Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Otuziki harf yetmez, otuzdört olsun!

Otuziki harf yetmez, otuzdört olsun!

O meş’um alfabe inkılâbının yıldönümünde miyiz ne?

Kanun 1 Kasım 1928’de kabul edildiğine göre, 85. Yıldönümüne haftalar kalmış!
Yıldönümüne haftalar kalmış ama, o muazzam inkılâptan, muhteşem devrimden ne kalmış;?
Enkaz kalmış!
“Tehlikeli sularda seyrediyorsun” mu diyorsunuz?
Malum geçit “deli”ye yoklatılır! Elbette söyleyeceklerimiz akıllı adam işi değil. Akıllı adam, harf inkılabını över över göklere çıkarır. Dalgasına bakar!
Bugüne kadar Türkiye’den böylesine akıllı adam çok geldi geçti. Şimdi dahi yoklasak, milyonlarca akıllı adam var ülkemizde.
Şunu bir deli söylüyor: Alfabe inkılâbı bir delilikti!
Neden peki?
Madde bir: 20. Yüzyılda hiç bir köklü millet alfabe değiştirmedi. (Âlemin akıllısı biz miyiz?) Alfabe meselesi, orta zamanların işidir. Her toplum medeniyet dairesine göre alfabesini seçti, onun üzerine edebiyat ve fikir bina etti. Kütüphaneler dolusu eser yazıldı. Düşünmek, konuşmak, yazmak gerektiğinde ortak hafıza belli: Kütüphane dolusu kitap!
Türkiye’deki şişinmeye bakmayın. Bu eşsiz harf inkılabı önce Sovyetler’de yapıldı. Önce Azeriler “latin grafikası”na geçirildi! Sahi o Sovyet ülkesinde harf inkılabının kahramanı kimdir? İnkılâp sonra diğer Türkilere teşmil edildi. 
Bu arada Türkiye de Latin harflerini “Türk alfabesi” olarak kabul etti! İşte o gün, bütün edebiyatı “Arap” alfabesi ile yazılmış bir dil, kitapsız, kütüphanesiz kaldı... Tarih: Sıfır!
Türkiye’de Latin alfabesine geçiş, bizzat inkılabı yapanlar tarafından, “kolay öğrenme”ye bağlandı. Kahramanımız, Sarayburnu’nda bir konuşma yaptı ve Latin alfabesi ile (tabii o “Türk alfabesi” diyordu) bir kaç yılda bütün milletin okur yazar olacağını beyan buyurdu...
85. yıldayız... hâlâ hepimiz okur yazar olamadık!
1938’de manzara daha feci idi! Yüzde yirmilerde bile değildik!
Biz Latin alfabesine geçince, önce Türklerle, sonra diğer müslüman kavimlerle iletişimimizde kopuklar oldu. 
20. yüzyılın başında bütün. Türk toplulukları “Arap” alfabesini kullanıyordu. O yüzden İstanbul’da, Bahçesaray’da, Kazan’da, Taşkent’te, Kahire’de, Tebriz’de basılan Türkçe kitaplar bütün Türkler tarafından okunabiliyordu. 
Türkiye Latin alfabesine geçince, etkisini siyasi sınırları ile tahdit etti. Diyeceksiniz ki, Sovyet kontrolündeki Türkler de Latin alfabesine geçti. Doğru, fakat Sovyetlerle iletişim öyle kolay şey mi idi? Hadi kolay olsun, fakat Sovyetler türkileri önce Latin alfabesine sonra kiril alfabesine geçirdiler. Böylece geçişkenlik tamamen ortadan kaldırıldı. 
İran, Irak, Afganistan, Uygur bölgelerinde eski harflerimiz kullanılmaya devam ediyordu. Halen Uygurlar bizim “eski yazı” dediğimiz alfabe ile okuyup yazıyorlar. (Aradan geçen bunca zamana rağmen eskitememişler alfabeyi!)
Gel zaman git zaman, Sovyet imparatorluğu dağıldı. Türkiye’nin önüne bir fırsat geldi: Kapatılmış iletişim kanallarını açmak. Bunun için ilk düşünülen afabe idi. Türkilerin Latin harflerine geçmesi için az gayret sarfedilmedi. Azerbaycan geçti, Türkmenistan geçti, Özbekistan geçiyor.. o kadar Kırgızlar, Kazaklar (ve Tatarlar) kirilde devam ediyor. 
Azerbaycan, Türkmenistan Özbekistan geçti ama, bizden farklı bazı harfleri ilave ederek...
Biz 29 harfte kaldık. Onlar en az 32!
İşin erbabı olanlar bu mevzu gündeme gelince bir çalışma yaptı. Marmara Üniversitesi’nde. Türk dünyası için 34 harfli bir alfabe teklif etti. İşte o, zaman bütün bastırılmış seslerimiz ifade edilebilecekti. Fakat Türkiye kendi 29’unda direndi. Direnince ne oldu? Herkes kendi alfabesini farklılaştırdı. 
Alfabe meselesinin sadece türkiler söz konusu olduğunda gündeme geleceğini sananlar yanıldı. Şimdi kürdilerden ötürü alfabe meselesi yaşıyoruz. Türkün, Kürd’ün, Arab’ın, Acem’in alfabesi bir idi. Türkiye meş’um inkılâbı yapmasa idi, böyle bir mesele zuhur etmeyecekti. 
Türkler latin alfabesine karşı çıktılar. Kürtler de. fakat, jön türkler gibi jön kürtler de Latinci olduğu için Kürtlerin harfleri meselesi gündeme geldi. Ve bazı yasaklı harfler serbest bırakıldı. 
Türkiye Kürtleri Latin alfabesine ayarlanırken, Irak, Suriye, İran Kürtleri hâlâ bizim eski yazı dediğimiz yazıyı kullanmaya devam ediyorlar!
Anlayacağınız, Latin alfabesi Türkleri olduğu gibi Kürtleri de ayırıyor. 
Çözüm mü? Ben söylemeyeyim. Ârif olan anlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi