Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Sıcağı sıcağına

Sıcağı sıcağına

Muhteşemdiniz.. Bayram namazını, Sultanahmet’te ve Mimar Sinan Camii’nde büyük bir cemaatle kıldık. Bazı bölgelerde de selatin camilerde cemaat meydanlara taştı. Süleymaniye’de de büyük bir cemaat vardı, mesela Bağcılar’da da.. Kurban bayramında İstanbul nerede ise boşaldı ve Kurban kesimi vardı. Buna rağmen Sultanahmet’de büyük bir cemaat vardı..

Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde de büyük bir cemaatle eda edildi Bayram namazı..
2014 Ramazanı muhteşem olacak göreceksiniz.. Yeni yeni öğreniyoruz bu işleri.. Kurban bayramında deri kavgasından başımızı alamazdık ki.

Tekrar söyleyeyim semt camileri, mescidleri vakit namazları içindir. Bugün Bayram namazında ulaştığımız mahşeri topluluk seviyesi, bizim normal Cuma namazları için bile yetersiz.. Normal olarak Cuma namazları semt camilerinde kılınmaz. İmam da dahil kalkar gelir, şehrin en büyük camiinde birlikte kılarız.. Bayram namazları ise camide değil, meydanlarda kılınır.

Cuma namazlarına kadın-erkek, namaz kılacak herkes gelir. Bayram namazlarına ise namaz kılamayacak olanların da gelmeleri beklenir..
Bir de eleştiri. Cuma namazında da, Bayram namazında da hutbe namazın bir parçasıdır. Dolayısı ile hutbe terk edilmez.. Cuma namazında namazdan önce hutbe okunduğu için, geç kalınsa da terk edilmiyor, ama Bayram namazında bazı kardeşlerimiz namazdan hemen sonra kalkıyor.. Hayır, hutbe ve duayı bekleyeceksiniz.. Kalkanları uyaracaksınız..
Sonra da kalkıp gitmek yok.. Orada dolaşıp bayramlaşacak, hediyeleşecek, birbirinize dua edeceksiniz..

İnşallah bir sonraki Bayram namazında cami avlusuna dernekler çadırlar kurarlar, orada ikramlar yapılır, sohbetler edilir, bayramlaşmalar yapılır.. Kızılay da gelmeli, Yeşilay da. Belediyeler de çadırlar kurmalı. Hatta şirketler de..
Vakit namazlarında ön safta olmak güzel, ama Bayram namazında safların arası da geniş olsun, siz de öne geçmek için yarışmayın, alana yayılın.. Kenarda durun ki, beklerken ya da ayrılırken insanlar sizi görsün, siz de kalkıp kucaklaşabilesiniz, sohbet edebilesiniz, arkadaşınıza yanınızdan yer açabilesiniz..
Tek kurban kesecekseniz, mümkünse siz kesin. Kesime çocuklar da dahil, aile bireyleri şahidlik etsin. Birden fazla kesecekseniz vekaletle kestirebilirsiniz.. Kurban sonrasında Hz. İbrahim’i, Hz. İsmail’i ve Haacer annemizi hatırlayın..
Kan akıtmadan kurban olmaz. Bunu da bir kenara not edin..
Bu arada ne olur, cami avlusunda sigara içmeyin bir de. Hiç içmeyin de, daha camiden çıkarken avluda sigara da ne oluyor ya hu!

Kurban kesimi için, özellikle büyük şehirlerde acele etmeyin. Bir defa ilk gün için kurban kesimi öğleden sonra başlamalı.. Yani bayram namazını rahatça eda edip, bayramlaştıktan sonra, aceleye getirmeden.. 2. günde de kesebilirsiniz.. İlk gün telaşı ile kesim yerlerinde izdiham yaşanıyor, trafik kilitleniyor.. Bayram arefesinde kurbanlığınızı seçebilirsiniz, ama kesimi bir kısmınız 2. güne bırakırsa, tekrar söylüyorum, büyük şehirlerde yaşayanlar için bunda kolaylık ve maslahat vardır..
STK’lar bayram günü gelmeden, 1 ay önceden kendi aralarında bir araya gelip, bayram için hazırlık yapmalı.. Diyanet, Müftülük, din görevlileri ile temasa geçmeli. Müftülük ya da din hizmetleri sadece Diyanet memurlarına bırakılamayacak kadar büyük ve önemli işlerdir.. Birlikte el ve gönül birliği ile bu işleri yapmamız gerek.. Düne kadar, Diyanet sanki dini cemaatten kıskanan bir anlayış içinde idi. 28 Şubat kafası artık dünde kaldı.. Artık katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir anlayışla görülecek bu işler. Bu işin sahibi halkın kendisi olacak.. Ümmet olarak ferden ferde görevimizin sorumluluğuna sahip çıkacağız.. “Raina demeyeceğiz, unzurna diyeceğiz.”

Keşke alimlerimiz, kanaat önderlerimiz, yöneticilerimiz, daha akşamdan gelip çadırlar kursalar, sabaha kadar süren zikirler yapılsa, ilahiler okunsa, sohbetler yapılsa idi.. Meydanın girişinde ve namazdan sonra sergiler açılsa idi.. O güne özel gazeteler çıkartılsa idi.. Hutbe değişik dillere tercüme edilse idi.. Başka dilleri konuşan insanlar, başka ülkelerden gelen insanlar belli bölgelerde toplansalardı öbek öbek. Hatta turistler için ayrı taraçalar oluşturulsa idi.. Olacak inşallah. Burada Müftüler ve Diyanet çalışanlarının kurdukları sendikalar, İmam Hatipler, Kur’an kursları, cami derneklerine büyük görevler düşüyor. Müftülerin bu kardeşlerimizi bir ay önceden toplayıp istişareler yapması gerekiyor.. Yani yapacak çok işimiz var daha! Bu işlere ayak uyduramayan Müftüler, imamlar, vakıf ve dernek yöneticileri de yerini yapacak olanlara bırakmalı bu arada!

Gelecek bayramları beklemeden camilerimizi ihya etmek için seferber olalım.. Her camide vakit aralarında 5 (Vakit namazı)x4 (Caminin dört köşesi)= 20 sohbet ve ders halkası oluşturulmalı. Cami dernekleri birçok komite ve komisyonlar kurarak, farzı kifaye sorumlulukları cemaat arasında taksim etmeli. Mesela çevrenizdeki Suriyeli Müslüman kardeşlerinizi davet edin, camilerde size ve çocuklarınıza Arapça öğretsin, siz de onların barınmasına yardım edin.

Bu arada bu sivil çabalara katkı ve desteklerinden dolayı, Diyanet İşleri Başkanı ve onun şahsında Diyanet camiasına, din görevlileri sendikaları yönetici ve üyelerine, bu çabalara destek veren STK’larımıza ve basınımıza teşekkür ederim.. Onları, Rabia kuşağının önünü açan kardeşlerimizi, Rabia işareti ile ve Allah’ın selamı ile selamlıyorum..

Haydi namaz, Kur’an, mihrap gönüllüleri!. Bakın! Allah (cc) sadece yaptıklarınızla değil, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızla da hesaba çekecek sizi.. Korkularınızla değil, umutlarınızla hareket edeceksiniz. Havf ile reca arasında bir yerde duracağız ama umudumuz korkumuzdan büyük olacak ve korkularımız, tedbir için bir vesile olacak sadece. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi