Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Olmasaydı olmaz(mıy)dık!

Olmasaydı olmaz(mıy)dık!

Günlerdir dershane ile yatıp dershane ile kalkıyoruz. Öncelikle dershanelerin kapatılmasına ya da en azından bu şekilde kapatılmasına karşı olduğumu belirtmeliyim. Ancak gelinen noktada “Karşıyım!” demenin de “Dersaneler olmasaydı biz de olmazdık!” ya da “Kim bilir hangi dağda olurduk!” demenin de pratik bir karşılığı kalmadığı görülüyor. Dersaneler konusunda en azından mevcut durumun devamı konusunda “dönülmez akşamın ufku”nda olduğumuz ayan beyan ortaya çıktı. Bu ufkun ortaya çıkmasının en büyük sebebi de bence dershanelerin en büyük savunucusu durumunda bulunan cemaat oldu.

Bugüne kadar hükümetle alakalı içine attığı ne varsa bir çırpıda hepsini kusan cemaat, bu tavrıyla  tam anlamıyla kaş yapayım derken göz çıkardı. Oysa daha düne kadar büyük çoğunluk bu konuda cemaatle aynı kanaati paylaşıyordu. Hükümete ya da partiye en yakın isimler bile “Başbakanın bu konuda neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamıyoruz.”, “Dershanelerin kapatılması çok yanlış olur.” Türünden cümleler kuruyorlardı. Ancak cemaatin bütün kanallarıyla yaptığı bel altı muhalefet, sürecin, dersanelerin ve daha da önemlisi cemaatin aleyhine dönmesine yol açtı. Gerçekten de cemaat, öylesine “düşmanca” bir muhalefet sergiledi ki kendilerine sempatiyle bakanların nazarında bile itibar kaybına uğradı. Bu orantısız tepki, cemaatin 28 Şubat’taki tavırlarını da yeniden akıllara getirdi. İkna odalarına sabredebilen ve hatta okul önlerinde ağlaşan kızlara “başınızı açabilirsiniz!” fetvası veren; koca bir neslin yok edilmesi pahasına İmam Hatiplerin budanmasına ses çıkarmayan; tarihin en büyük cinayetlerinden birine “Hayırlı olsun!” manşetini atabilen ve bugün üstüne gitmiyorsunuz diye hükümeti suçladığı 28 Şubat darbecilerine tüm okulları devredebileceğini söyleyen cemaat, nedense yıllardır destek verdiği kardeşleri için aynı “civanmert” tavrı gösteremedi.

Cemaat-hükümet ilişkileri birkaç yıl öncesine kadar öylesine sıkı fıkıydı ki hükümet karşıtı yakın bir dostum yaşananları hala ısrarla hükümetin cemaate bir kıyağı olarak değerlendirmeye devam ediyor. Hayretle “Nasıl yani?” diye sorduğumda ise “Hükümet dersanelerin okula dönüşeceğini söylüyor. Cemaat de bol miktarda okulu olduğuna ve bu konuda tecrübeli olduğuna göre, süreç, cemaatin lehinedir.” diye cevap veriyor. Cemaatin aşırı tepkisinin sebebi sorulduğunda da “danışıklı dövüş” cevabı veriyor.

Dershanelerin kapatılmasını PKK mı istedi?

Oysa birçok kimse hükümetin “cemaate zarar vermek” amacıyla dersaneleri kapatmaya çalıştığını düşünüyor. İktidara geldiği ilk günden itibaren neoliberal politikalar izleyerek devletin sahip olduğu her şeyi özelleştiren hükümetin, iş eğitime geldiğinde özelleri bile devletleştirmeye çalışması anlaşılır gibi değil. Eğer mesele birçoklarının iddia ettiği ve inandığı gibi “cemaatin kökünü kazımak” ise bu, daha büyük bir garabettir. Çünkü ne siz “kapattım!” demekle dershaneleri ya da dershaneye olan ihtiyacı ortadan kaldırabilirsiniz ne de bu yolla cemaatin kökünü kazıyabilirsiniz. Haftasonu “Muhakkak destekler” niyetiyle bu kanaatimi paylaştığım cemaat mensubu dershaneci dostum, tam tersi şeyler söyleyince irkildim. Demek cemaat de başbakanın kendilerini yok etmeye çalıştığına inanıyor. Dostum işi daha da ileri götürerek dershanelerin kapatılmasının Oslo’da gerçekleştirilen o meşhur görüşmelerde PKK tarafının ilk şartı olarak masaya getirildiğini söyledi. Açık açık söylemese de cemaat medyasının dershanelerin kapanması sürecini en çok Doğu-Güneydoğu’daki okuma salonları ve “Dershaneler olmazsa bu çocuklar dağa çıkar!” bağlamında ele alması, cemaatin de bu görüşü paylaştığını doğruluyor. Cemaat her ne kadar böyle inansa da bu görüş, en az dershanelerin kapatılmasını hükümetin cemaate bir kıyağı olarak değerlendiren görüş kadar komplocu ve uç bir örnektir. Bu, cemaat-hükümet kavgasının dershanelerle sınırlanamayacak kadar “derin” olduğunu göstermesi bakımından da ilginç ve korkunç bir örnektir.

Sonuç olarak Avrupa’daki örneklerini de bilen birisi olarak dershaneler kapatılsa da “dershane” fikrinin kapatılamayacağına inanıyorum. Hele hele bizim gibi bir ülkede…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi