Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Seçmen sandığa gitmiş, “ya nasip” demiş

Seçmen sandığa gitmiş, “ya nasip” demiş

Sayılı gün çabuk bitti; sandık geldi, dayandı. Nefesler tutuldu, herkes pür dikkat sandıktan çıkacak mesaja kulak kesildi.

Bu seçimin en çok konuşulan konusuşüphesiz,HDP’nin barajı geçip geçemeyeceği oldu. Seçim sonrası meclisteoluşacak aritmetik ve daha da önemlisi ülkenin geleceği maalesef HDP’nin alacağı oyla doğru orantılı. Bu yüzden olsa gerek,“AK Parti gitsin de, ne olursa olsun”modundaki tüm parti ve güruhlar umutlarını HDP’ye bağlamış durumda.

Kimler yok ki bu ittifakta? Daha düne kadar “terörle masaya oturulmaz” diye gürleyenlerden, “Dershaneler kapanırsa çocuklar dağa çıkar, Güneydoğu’da terör,ülkede kaosegemen olur”cularakadar birbirine benzemez nice kalabalıklar.Sınır tanımayan doktorlar ve sınır tanımayan gazeteciler gibi değişik isimlendirmelerden yola çıkarak bunlara da “sınır tanımayan AK Parti karşıtları” desek, sanırım yanlış bir benzetme yapmış olmayız.Ya da şöyle diyelim: Düşmanlığın, kin ve nefretin insanı nerelere götürebileceğinin kısa ve ibretli öyküsü. Bu seçim süreciyle bu ülkedeki herkes, “asla bir araya gelmez” denilen nice grupların memleketi felakete sürükleme pahasına bir araya gelebileceğini görmüş oldu. Bundan sonra düşmanla ve hatta şeytanla işbirliği yapmaları dahi kimseyi şaşırtmalı. Hoş, zaten bu yaptıkları da başka bir şey değil ya, neyse.

Ben tüm manipülasyonve parlatma çabalarına rağmen HDP’nin barajı aşamayacağı kanaatindeyim. Seçimin en büyük kaybedeni de şüphesiz yine CHP olacak. Öyle ki, iktidar olacağı konusunda adeta özgüven patlaması yaşayanKılıçdaroğlu, HDP’ye kaptırdığı oylar yüzünden -eğer sözünde durursa- koltuğunu bile kaybedebilir.

En az bunlar kadar net görünen bir diğer sonuç da AK Parti’nin düşüşe geçtiği. En yandaşından en düşmanına, milletvekilinden bakanına kadar hemen herkes AK Parti’nin oy kaybedeceğinde hemfikir gibi. O yüzden hemen her platformda bu sorunun cevabı aranıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da sık sık eski heyecanın olmadığından yakınıyor. Ve belki de sırf bu yüzden kampanyanın ilk günlerinde sıklıkla dile getirdiği 400 milletvekili ısrarından vazgeçtiği konuşuluyor. Bu, o kadar ayyuka çıktı ki, ilk kez bu seçimlerde literatüre“AK Parti kararsızları” diye yeni bir tabir girdi. Parti yetkililerinin adlı adınca isimlendirmekten kaçınarak kimi zaman “kararsızlar”, kimi zaman da “rehavet” olarak adlandırdığı bu durum, aslında AK Parti seçmeninin partisine verdiği güçlü bir uyarı mesajı. Bazıları bu mesajı doğru okuyup hükümete hangi konularda tedbir alması gerektiği konusunda çeşitli öneriler sıraladı ancak bazıları bu ilgisizliği, seçmenin “nasıl olsa bizim parti (AK Parti) kazanır” rahatlığında olduğuna bağlayaraktopu taca attı.

AK Parti’nin,her şeyden önce bu “rehavet” söylemini bir kenara bırakıp seçmenin vereceği mesajı doğru algılaması gerekiyor. Seçim sonuçlarına yansımasa bile AK Parti, anketleri ve hiçbir seçim sürecinde çekmediği sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bu seçim sürecini iyi analiz etmeli.

AK Parti kurmaylarının en çok üzerinde durması gereken konulardan biri deanketlerde seçmene yöneltilen"AK Parti'ye vermeseydiniz, kime oy verirdiniz?" sorusu. Bu soruya AK Partili seçmenin yüzde 35’lik kısmının verdiği “Saadet” cevabı üzerinde hem AK Parti, hem de Saadet Partisi uzun uzun düşünmeli. AK Parti bu sonuca bakarak “alternatifim yok” anlayışından vazgeçerek kendisine çeki-düzen vermeli. Saadet Partisi de seçmenin bu teveccühüne layık olabilmek için bünyesinde, eylem ve söylemlerinde gerekli değişiklikleri acilen yapmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi