Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Yılbaşı Kutlama Pespâyeliğini M. Kemal Resmîleştirdi

Yılbaşı Kutlama Pespâyeliğini M. Kemal Resmîleştirdi

Osmanlı döneminde yılbaşı kutlamaları gayr-ı müslimlerce yapılırdı. 1829’da İngiliz elçisinin Haliç’teki bir gemide verdiği baloda kutlanan yılbaşına Mustafa Reşit Paşa gibi Avrupa yanlısı Osmanlı devlet adamları da çağrılır. 1856’da Sultan Abdülmecid, Fransız elçisinin düzenlediği baloya Islahat Fermanları’nın oluşturduğu diplomatik bir mülahaza ile gitmek mecburiyetinde kalır.                                                                                                                

“YAHUDİHÂNELER” DE YILBAŞI KUTLAMALARI                                                                                                                                                                                                                 Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi”nde anlatılan azınlıkların yılbaşı kutlamaları, Batılılaşma yanlısı olanların yılbaşına nasıl meylettiğine dair ipuçları veriyor: 

“19. asırda oda oda kiraya verilme saikiyle en fazla da Musevî azınlık tarafından yaptırılan ve bu özelliğinden dolayı da Müslüman Türklerce ‘Yahudihâne’ olarak adlandırılan apartmanlar Noel kutlamaları’nın yapıldığı mekânlardı. Buralardaki kiracı Hıristiyan ekalliyet, Noel'e karşı olan Yahudi ev sahiplerinin evinde Noel kutlarlar, İstiklal Caddesi'nde ‘Noel alayları’ düzenlerlerdi. Bunlardan bazılarının fazlaca çan çalmaları ve sair taşkınlık yapmaları nedeniyle zaman zaman Müslüman halk ya da kamu otoritesinin müdahalesiyle karşılaştıkları da olurdu.”

Cumhuriyet Türkiye’sinde asrî eğlence, kadınlı erkekli balo, danslı ve içkili yerlere gitmek gibi pespâyelikler yılbaşı kutlamalarının resmîleştirilmesiyle yaygınlaşmıştır. Kemalist Cumhuriyet'in ilân ettirilişinden sonra 1 Ocak 1926 gününün ilk kez yılbaşı olarak kabul edildiğini zoraki ders “Atatürk ve İnkılâp Tarihi”  kitaplarından herkes okumuştur.                                                                                                               
Din ü millete hasım olan Atatürkçü Cumhuriyet’in ilk yılbaşı kutlaması 31 Aralık 1925’tir. Bu kutlamada Batılılaşan devrimci Cumhuriyetin ilk yılbaşı şerefine İstanbul Elektrik İdaresi’nce saat 00.00’da şehrin bütün ışıkları bir dakika söndürülür. Bu âdet, tahrif edilmiş Hıristiyanlıkla paganizmin modern kapitalizmle sentezinden doğan eğlence ürünüdür.                                                                       

                                                                                                                    Kur’an okunarak açılan ilk Meclis ve Hükümetin Başkanı olarak içki yasağının kararlaştırıldığı bir dönemin ardından 1922’de M. Kemal, Rusya gibi bazı devletlerin en üst temsilcileriyle birlikte Ankara’nın Keçiören semtinde içkili ve eğlenceli yılbaşı kutlaması düzenlediği malûm. 1929’da Ankara Hariciye Köşkü’nde dekolte giyinmiş kadınlarla papyonlu erkeklerin şampanya içip dans ettiği ve devlet erkânı ile askerî bürokrasinin katıldığı yılbaşı balosu tertip ettirmesi, bütün Valilik ve Kaymakamlıkların yanında Cumhuriyet sisteminin muhtevasını oluşturan CHP teşkilatları ve bu çizgideki Şehir Kulüpleri’yle Halk Evleri’nde de yılbaşının kutlanacağının habercisiydi.

KEMALİZM’İN ANKARA’SINDA YILBAŞI İÇKİLERİ GIRLA GİDİYOR                                                                                                                                    

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Ankara” romanında anlatılan yılbaşı manzaralarından, Kemalist Cumhuriyet idarecileri ve aydınlarının yılbaşı kutlamalarını Avrupa’ya benzemenin bir yolu olarak resmileştirdikleri görülüyor: “Bu kış (1929) Noel ve yılbaşı balolarına Ankara'da her seneden daha zevkli bir hazırlanış vardı. Çünkü bu eğlenceler, henüz açılmış olan Ankara Palas'ın, büyük hall (hol) ve salonlarında yapılacaktı. Buranın bin kişiden fazla davetli alabileceği söyleniyordu. Onun için birçok ailelerin daha iki ay evvelinden İstanbul terzilerine taşındığı görülmeye başladı.”                                                         

                                                                                                                    1927’nin 1 Ocak günü hafta sonuna denk gelince yılbaşı eğlenceleri Kemalist Cumhuriyet yandaşlarınca büyük rağbet görür ve yılbaşı kutlamaları resmî gelenek hâline getirilir. İnkılapçı Cumhuriyet seçkinlerine hizmet eden Türk Tayyare Cemiyeti 1931 de ilk defa yılbaşı piyangosu düzenler. “Tayyare piyangosu” çekilişi yılbaşı kutlamalarıyla aynileşir.

Ertesi yıl İstanbul’un yılbaşı kutlamalarında piyango çekilişine katılanlar sayısı artmış, eğlence yerleri dolup taşmıştı. Yıldız Sarayı da âdeta kumarhaneye dönmüş, Kemalist devletin müsaadesiyle ecnebi işletmeci Senyör Maryosera rulet masaları kurmuştu. Kaynaklar, İstanbul’daki bu yılbaşı gecesinde hiçbir kanunî kısıtlama olmadan bu kadar kumar oynanmadığını belirtiyor. 

Azınlıkların oturduğu Beyoğlu, Cumhuriyet’in sağladığı din ü millet kimliğinden kopuşun imkânlarıyla (!) Batılılaşmaya meyilli yerli insanların da yılbaşı eğlencelerine katıldığı yerdir. Kemalist devlet katında kutlamalar başladığında, Beyoğlu’ndaki yılbaşı kutlamaları daha da artar ve Atatürkçü Cumhuriyet’in desteğiyle Türkiye’ye yayılır. Dergiler yılbaşı sayıları çıkarmaya, gazinolar balolar düzenlemeye, Tayyare Piyangosu İdaresi çekilişlere katılma sayısını artırmaya çalışır.

M. Kemal ve İnönü imzasıyla 1 Ocak 1936 tarihinin resmî tatil ilân edilmesiyle yılbaşı kutlamaları telkin ve propagandalarla tamamen yaygınlaşır. İlk yılbaşı tatilinin ertesinde devrin gazetelerinde övücü yazılar çıkar:                                                                                                                                             

“Bu yıl yılbaşı gecesi gayet neşeli geçti. Beyoğlu gazinoları bir gecede, bir sene içinde görmedikleri kadar bol müşteri buldu ve yılın ziyanını örtecek kadar satış yaptı. Dün sabah 10’dan akşama kadar, sokaklarda sayım gününü hatırlatan tenhalık seziliyordu. Tatili fırsat sayarak sabaha kadar içenler, ayılıp da sokağa çıkamamıştı.”
                                                                                                                    1938 yılbaşında M. Kemal yeni yıl tebriklerine cevap yayınlamaya başlar.  Yılbaşına yakın günlerde Kemalist rejim yanlısı gazetelerde bol bol “Nimet Abla’nın Nimet Gişesi” reklâmı yapılır: “Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiş ve müşterilerimizin birçokları nimet sahibi olmuşlardır…”                                                                                                                                    

Atatürkçü rejimin dayatmasıyla seksen yıldır lümpen ve maneviyatsız kitle yılbaşı kutlamalarının bağımlısı olmaya devam ediyor. Balolar, partiler, programlar, geziler yılbaşıyla daha özel hâle getirilmeye çalışılıyor.  Batılılaşmayı resmîleştiren, milletin din ve geleneklerinde düşmanca reformlar yapan Atatürkçü Cumhuriyet’in sunduğu bir yılbaşı manzarası görmek istiyorsanız devrin yazarlarından Ahmet Rasim’in şu satırlarını lâhavle çekerek okuyunuz:

“Evvelleri biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı. Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi davet eder, sabahlara kadar eğlenirdik. O ne sefahat gecesi idi!.. Aşağıda, yukarıda ne kadar her gazino, her kahve, her koltuk (Küçük meyhane), bir kumarhane. Her sokakta çalgı, saz eğlentisi, çengi, köçek… Her evin odasında bir ziyafet sofrası. Üstünde hindiler, yemişler, rakılar, biralar, etrafında türlü, türlü erkekler… Eğlence evlerinin birinden çık ötekine gir… Kumarhanenin birinde yutul, ötekinde kazan!.. Sarhoşluğa ait hangi ve kaç türlü vasıta varsa hepsi ayakta; bildiğimiz karnavallar, yahut eski Roma’nın satürnalleri (Saturnus şenlikleri) buralarda akşamleyin dirilir sabahleyin can çekişirdi. (…) Kâh kapılardan coşan karı kümeleri yol keserler, tepsiler içinde susuz, mezesiz rakılar dağıtırlar…”

M. KEMAL’İN DESTEĞİYLE BEYAZ RUSLAR YILBAŞINI CÂZİP HÂLE GETİRİYORLAR                                                                                                                        

Batılılaşmaya meyilli yerlilerin yılbaşı kutlamalarına ilgisi işgal günlerinde İstanbul’daki Beyaz Ruslarla başlar. Cumhuriyet döneminde M. Kemal’in de ilgi duyduğu ve arka çıktığı Bolşevik devriminden kaçan Beyaz Ruslar içkili eğlence yerleri işletiyorlar, dolayısıyla yılbaşı kutlamalarını “daha cazip” hâle getiriyorlardı. Refik Halit Karay’ı dinleyelim:

 “Mütareke yılbaşılarına kadar bizler, saat 12’yi çalarken ışıkların söndürülmesi düzenbazlığını bilmezdik; limandaki vapurların da bu merasime düdük çalarak katılmalarını işgal senelerinde öğrenmiştik. Esasını ararsanız, müslüman halkı Beyoğlu tarafına alıştıran da haraşolar (Beyaz Ruslar) oldu. Arkasından gelen Garblılaşma hareketi, kaç-göçün kalkması, balolara rağbet, bize yılbaşı geceleri sabahlama âdetini de kabul ettirdi. Ama dikkat ediniz: Bu âdetin sadece eğlence tarafını almışızdır. Zira bizdekinin hıristiyanlardaki gibi dinle alakası yoktur, hayır ve hasenat işlemekle de, hele bir hafta evvel gelen Noelle de! Tuhafı şudur ki, tek geleneğimize dayanmayan bu yeni âdete, yani yılbaşı sabahlamasına, bütün âdet ve bayramlarımızdan fazla gayretle, dört elle sarılmış haldeyiz! (…) Bakalım şehirden köye de gidecek mi?”

Zihniyetini paylaşmadığım tarihçi İlber Ortaylı da gayr-ı ahlâkî Batılı eğlencenin yılbaşı kutlamalarıyla hız kazandığını söylüyor: “Türk hayatında balo, kadınlı erkek­li yemek, danslı müzikli yerle­re gitmek gibi bir yenilik, yılbaşı geceleri saye­sinde hızlandı."

                                                                                                                    29 Ekim Cumhuriyet balolarının aynısı yılbaşında da yapılmaya başlandı. Kemalist oligarklarla yandaşlarının 1935'ten başlayıp 1960'a kadar süren “Park Otel Günleri” nde içkili danslı yılbaşı gecelerini onlardan zulüm gören milletimiz unutmamıştır.                                                                    

Günümüzde yılbaşı kutlamalarını en çok telkin ve propaganda eden yine Atatürkçü sistemin zihniyetine sahip gazete ve televizyonlardır. Sadece Hürriyet’in 23 Aralık 2011 tarihli “Yılbaşı” ekindeki aklâksızca yapılan reklâmlar bile yılbaşı kutlamalarının cemiyeti çürüten bir facia olduğunu gösteriyor. Gazete Eki’nin manşeti şöyle: “Aşk melekleri sizi yeni yıl alışverişine çağırıyor!” Sayfalar dolusu yılbaşı yazılarından şu birkaç başlık dahi facianın büyüdüğünü gösteriyor:

“Herkesi çatlatacak partiler yapın”, “Evden çıkmak için 12 sebep!”, “Düşük fiyatlar daima garanti al­tında! Son söz düşük fiyatların!”, “Tek Varilden Şişeli!”, “Kokteyl Tarifleri Hediyeli!”, “Buzun Estetik Hali! Şam­panyanın Simgesi!”, “Bu İçkiler Reçeteli!”, “İçinizi Isıtan Klasik Orta Kalite Şarap Yeterli!”, “Sıcak Şarap Sadece Kır­mızıdan Mı Olur?”, “İçkiniz Kaç Ka­lori?”, “Yeni Yılı İtalyan Güzellerle Karşılayın!”, “Avm’lerde Kır­mızı-Beyaz Günler! Noel Anne İle Noel Baba Burada!”, “Çocuklara Özel Yılbaşı Partisi!”

 Beyaz Zekeriya ve Y. Nuri gibi Kemalist Cumhuriyetin ilahiyatçıları “Yılbaşı kutlanır…” diyerek yozlaşmaya “fetva” vermeye devam ederse yukarıdaki âdi yılbaşı manzaraları devam edeceğe benziyor.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi