M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Dinin Tamamı Allah’ın Oluncaya Kadar…

Dinin Tamamı Allah’ın Oluncaya Kadar…

Batı dünyasında İslam, “savaş dini” olarak bilinir.
Ya da böyle gösterilmek istenir.
Hatta aynı çevrelerce, İslam’ın yayılışının kılıç zoruyla olduğu iddia edilir.
Oysa, İslam inancında savaş; dini yaymak için değil, dine ve dindarlara yapılan baskıları kaldırmak için yapılır.
Bu baskı, sadece İslam ve Müslümanlar için uygulanıyor olsa da böyledir, başkaları için olsa da böyledir.
Yani, herhangi başka bir inanca veya inanç müntesiplerine uygulanan baskının da karşısındadır İslam.
Çünkü, Kur’an- Kerim din konusunda bakı yapılamayacağının teminatını vermiştir:
“Dinde zorlama yoktur.”(Bakara/256)
***
İslam dininde savaş yapmanın amacı; sadece dini yaymak olsaydı, tarih boyunca bunca fethedilen beldelerde yaşayanlar, Müslüman yapılmak için zorlanırlardı.
Zorlamadan da öte, Müslüman olmak istemeyenlerle buna direnenler öldürülürlerdi.
Bunun böyle olmadığı, tarîhen sabittir.
İnsanların inanç ve ibadetlerinde özgür bırakılmaları, İslam’ın savunduğu en temel haklardandır.
Böyle bir din, nasıl olur da din konusunda insanlara baskı uygular ve onları zorla Müslüman yapmaya kalkar?!
Eğer, böyle bir uygulama yapılır ve insanlar zorla İslam dinini kabule zorlanacak olurlarsa bu, münafıkların sayısını artırmaktan başka bir sonuç doğurmaz.
Münafıkların sayısının arttığı bir İslam toplumu da, içinden çürümeye, eriyip yok olmaya mahkûmdur.
***  
“İslam savaş dinidir” yargısını ileri sürenlerin delil olarak getirdiği başka bir ayet şöyledir:
“Fitne ortadan kalkıncaya ve dinin tamamı Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.”(Enfal/39).
Ayetteki “fitne” kelimesini, bir kısım müfessirler “şirk” olarak tefsir etmişlerdir.
Yani, bu müfessirlere göre, şirk ortadan kalkıncaya kadar savaşılmalıdır.
Böyle anlaşıldığı zaman, yukarıda açıklamaya çalıştığımız durum ortaya çıkacaktır ki, bu anlayış Bakara/256.ayetindeki anlamla uyuşmaz.
Kuşkusuz, Kur’an-ı Kerim’de “fitne” kelimesinin çok farklı anlamlarda kullanıldığını biliyoruz.
Bunlardan biri de, “baskı uygulayarak inançtan alıkoymak” tır.
Bu ayette, Müşriklerin inanç konusunda uyguladıkları baskılar ortadan kalkıncaya kadar Müslümanların onlarla savaşmaları emredilmektedir.
“Dinin tamamı Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın” ayeti de bu anlayışı pekiştirir.
Din, Allah’ın dinidir, bunda şüphe yok!
Ancak, bizim yaşadığımız din, Allah’ın dininin tamamı mıdır?
İşte, can alıcı nokta burasıdır.
***
“Dinin tamamının Allah’a ait olması” demek; Allah’ın dinine bağlı olan Müslümanların hiçbir baskıyla karşılaşmadan dinlerinin gereklerini eksiksiz yerine getirme imkanına kavuşmaları demektir.
Ancak, bu durumda dinin tamamı, Allah’ın dini konumunda olur.
Hayata tatbik edilmeyen, kamuda geçerli olmayan, sosyal ve ekonomik hayatta yerini almayan, kısaca dünyada yaşanmayan bir din; gariptir, etkisizdir, güçsüzdür, zayıftır, yetkisiz ve yetersiz konumdadır.
Halbuki, İslam dini bütün kurumlarıyla yeterli ve her çağda geçerli mükemmel bir hayat nizamı olarak önümüzde durmaktadır.
Müslümanlar, dinlerini tümüyle yaşayarak, bu dini “tamamı Allah’ın dini” konumuna getirmekle mükelleftirler.
 
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi