Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

İsimlere ne oluyor?

İsimlere ne oluyor?

Bir isminiz vardır ve her yerde aynıdır. 

Siz öyle sanın!

Peki şu isimler neyin nesi? Reza Zerrab, Mansour Arbabsiar, Valid Muallem, Beshir Agazadeh, Mansour Yosif...

Kim bunlar? Yerli mi, yabancı mı? Müslüman mı kâfir mi?

Türkiye’de dikkatli, uyanık bir basın olsa, bu isimlerin yazılışında sıkıntı olmaz. Okunuşunda da!

“Reza” bizim bildiğimiz Rıza! Hani eski İran şahı vardı ya. Neden “İran şahı Reza” demiyoruz?

Zerrab da yabancımız değil “sarraf”! Hay dilinizi her türlü haşerat soksun!

O isim “Rıza Sarraf” olunca, birden sıradanlaşacak. Sıradanlaşınca da işin hiç bir esrarı kalmayacak!

Yukarıda sıraladığımız ve son günlerin aktüalitesine karışan isimlerin doğru söylenişi var, bilmek için fazla gayret gerektirmiyor. 

Mansour, bildiğiniz Mansur! Belki de kapı komşunuzun adı. 

“Arbabsiar” bir hayli yabancıya benziyor. Ne ola ki? Çok basit: Erbabşiar! “Erbab”ı da, “şiar”ı da biliyoruz! Peki bu ismi neden bilmiyoruz?

Ya Valed Muallem’e ne demeli? Bu zat Suriye’nin epeydir dışişleri bakanı. Son zamanlara kadar Velid Muallim diye yazılırdı. Neden Valed oldu? Hatta ikinci ismi neden “muallem”e dönüştü? 

Arapçada muallem ile muallimin manası farklı. Biz “muallim”i biliriz, eskiden uydurma “öğretmen” yoktu, “muallim” vardı. İlim öğreten manasına... Ya “muallem” ne demek? “Talimli, talim görmüş, öğretilmiş” demek. Gerçi, bu dışişleri bakanı bu açıklamaya daha uygun. “Muallim”den çok “muallem” olmak ona yakışır!

Yosif’i tahmin etmişsinizdir: Yusuf!

Görüldüğü gibi yaygın bir coğrafyada müşterek isimler haddinden fazla. Belki telaffuzda farklılık var, fakat onun Türkiye’de Latin harfleriyle yazılışında fark olmamalı. Mouhammad “Muhammed”dir yahu! Houseyin ise “Hüseyin”. Maghreb, mağrib, Saudi Suudi...

Peki bu neyin nesi? Hangi akıl isimleri böyle yazıyor?

Bu dış dünyayı İngilizce takip edenlerin aymazlığının sonucu. Adamlar, İngilizce yazılışları esas alıyorlar. Bildikleri isimleri bile, yabancı dildeki imlâ ile bize aktarıyorlar. 

Sadece şahıs isimleri değil, yer adlarında da aynı problem var. Kudüs’ü Jeruselam diye yazan yok mu?

Ortak dini isimlerin yazılışında kimi Hıristiyanları, kimi Yahudileri esas alıyor. Müslümanın adlandırmasını neredeyse bilen yok!

Geçen sene bir “Beersheba”dır gitti. 

Neresi burası yahu?

Neden İngilizce adlandırmasını esas alıyoruz? 

Bu 20.yüzyılın başında Osmanlı’nın kurduğu bir şehir. Bizim söyleyişimizle “Birüssebi”. Bu ismi kullanana neredeyse rastlamadım. Beerşeba yazanı da gördüm. O da İsrail’deki söyleyiş. 

Türkiye’ye dışarıyı İngilizce üzerinden İbranice üzerinden aktaranlar, Türkiye’yi nasıl aktarıyor acaba?

İsimlerimiz nasıl bir dönüşüm geçiriyor, olaylar nasıl tahrifata uğruyor? İmajımız nasıl teşekkül ediyor? Bu işten kimler nemalanıyor?

Mevzu ismin şöyle veya böyle yazılmasının ötesinde!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi