Faruk Köse

Faruk Köse

Dinde Deformistler

Dinde Deformistler

Garip ve trajik bir çelişkidir; toplum olarak, dinimizi lâyıkıyla bilmiyor da olsak, dindar bir toplumuz. İşte o yüzden, “toplumsal etki” oluşturmak isteyenler, bunun için en önemli vasıta olarak “din”i kullanırlar; din üzerinden oynarlar oyunlarını.
En başta da “Demokratik-Laik-Kemalist Devlet” yapar bunu; din olarak İslam’a hayat hakkı tanımadığı halde, toplumu kontrol etmek için İslam’ı kullanır. Ancak bunu İslam’ı tahrif/deforme ederek yapar. Çünkü, “insanlara yön veren birinci kuvvet dindir/inançtır”, bunu bilir. Bu yüzden çocukların dini eğitimlerinden başlar, okullara koyduğu “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” dersleriyle “Laik devlete sadık müslüman tipi” yetiştirmeye çalışır.

“Laik-Kemalist Devlet”in yanında, bunu meslek edinmiş, bu iş üzerinden nam salıp dünyalığını artırmış pek çok kişi var. Bunlar “Din alimi” olarak biliniyor. Ancak, “şimdiye kadar öğrenilegelen İslam yanlıştır” idiasında bulunuyorlar.

Bunlar, önce ortaya böyle bir iddia atıp, ardından, yanlışlığı kendilerinin düzelteceklerini, hatta düzelttiklerini söylüyorlar. Ümmet-i Muhammed’i toptan suçlayıp, inançta ve amelde sapıttıklarını, eski sapık ve putperest toplumlara dönüştüklerini iddia ediyorlar. Kendilerini ise, toplumu putlarından arındıracak kişiler olarak lanse edip, İslam üzerinden nam salarak kasalarını/keselerini dolduruyorlar. Bunu yaparken de “İslam’ı deforme etme” gibi çirkin ve cüretkâr bir yola sapıyorlar.

Laik-Kemalist Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda İslam’da reform yapmak isteyenler vardı. Toplum bunları kabullenmeyince “tahrifatın biçimi”ni değiştirip, “deformistler”i ürettiler. Reformistlerin tecrübelerinden yararlanan deformistler, “daha temkinli ve kurnaz” davranıp, toplumu ürkütmeyecek bir dil kullanıyorlar. “İslam’ın doğru anlaşılmadığı”nı iddia edip, inanan insan ile “1400 yıllık İslami birikimler”in arasını açıyorlar. İslam 1400 yıldır doğru anlaşılamamış da, bunlar açıklayacaklar! Bu kapsamda, “İslam’da şu mesele yanlış anlaşılmıştır, doğrusu böyledir” diyerek, güya İslam’daki bazı yanlışlıkları düzeltmeye kalkışıyorlar. Böylece, bir kere insanları bu yola koştuklarında, onlara istedikleri gibi bir “deforme edilmiş İslam modellemesi”ni yutturabiliyorlar. Kur’an, hadis ve diğer dini kitaplarda anlatılan gerçek İslam’ı öyle çarpıtarak anlatıyorlar ki, insanları İslam hakkında şüpheye düşürebiliyorlar.

Reformasyon, var olanı başka bir şekilde yeniden inşa etmektir. Reformasyonda, mevcut olanın eksik, aksak, bozuk, yetersiz, yanlış, hatalı olduğu anlayışından hareketle, onun yerine yenisi getirilir, yeniden inşa sözkonusudur.

Ancak deformasyon böyle değildir. Deformistler, aslında bir nevi reformasyon yaparlar, lâkin bunu var olanı bir kenara itip yerine yenisini üretmekle değil, var olanı sahipleniyormuş gibi gözüküp, aslını-esasını başka bir biçime dönüştürürerek yaparlar. Bunun için de iki yol kullanırlar: Biri, zihinleri bulandırarak olanın farklı biçimde algılanmasını sağlamak, doğruları yanlış göstermek; diğeri ise, yanlışları doğru olarak göstermek şeklindedir.

Böylece, zihinlerdeki “İslam algısı”nı bozup, “deformasyon yoluyla dinde reform yapma”ya kalkışıyorlar. Bu kapsamda, Ümmet-i Muhammed’in eski putperest toplumlara dönüştüğünü, Peygamberimiz ile diğer insanlar arasında bir fark olmayıp O’nun da bizim gibi sıradan bir insan olduğunu, Peygamberimizin normal bir ruh yapısına sahip olmadığını, Allah’ın, -hâşâ- iki yüzlü bir Roma Putu gibi olduğunu, İslam’ın şartlarından Hacc’ın en mantıksız eylem olduğunu, Kur’an’ın bütün insanların müslüman olmalarını hedeflemediğini, Allah’ın müşrikleri de affedeceğini, Kur’an’ın Yahudi ve Hıristiyanlara Hz. Muhammed’e iman etmeyi şart koşmadığını, Allah’ın âhirette kâfirlere adaletle davranmayacağını, İslam fıkhının İslam’la alakası olmadığını, Hadislerin Kur’an’a rağmen uydurulmuş yalanlar olduğunu ve daha pek çok safsatayı İslam adına insanlara enjekte edebiliyorlar.

Şimdi, böyle bir fikriyata sahip olup da toplumun önüne geçip İslam öğretmeye kalkışan, etrafında topluluklar oluşturan kişilerin gerçek yüzlerini tanımak, toplumun en tabiî hakkı değil mi? Bunların kimler olduklarını, neler yaptıklarını, amaçlarının ne olduğunu, insanları nasıl yönlendirdiklerini, dini nasıl deforme ettiklerini bilmek gerekmez mi?

İşte buna dair detayı öğrenmek isteyenlere, çok güzel bir üslupla yazılmış bir kitap öneriyorum. Ali Eren Hoca’nın “Dinde Deformistler” adlı kitabını mutlaka okumalısınız. İslam’ı deforme etmeye kalkışanların bunu nasıl yaptıklarını delilleriyle ortaya koyan bu kitap, içinden geçtiğimiz sıcak gündemin daha iyi tanınmasına da önemli ölçüde yardımcı olacaktır.

Kitabı okurken, deformistlerin esas hedeflerinin “İslam’ı bozmak, değiştirmek” olduğunu göreceksiniz. Son yıllarda hızını artıran deformasyona dair “iç acıtıcı” misallerle karşılaşacak, aklınızdan-hayalinizden geçmeyen, “kabul edilemez gerçekler”i göreceksiniz. Bildiğiniz, tanıdığınız kimselerin neler söyleyip neler yazdıklarını okudukça, hayrete düşüp dehşete kapılacaksınız.

Ahiret endişesi duyanların, “dinde deformistler”i mutlaka tanıması lazımdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi