Futbolun hakanı, gelmiş geçmiş en ünlü golcülerden Hakan Şükür spor kariyerini tamamladıktan sonra alay-ı vâlâ ile siyasete “buyur” edildi...

“Yanlış burada başladı” diyebiliriz. 

Hakan Şükür futbolcu olarak ne olursa olsun, siyaset sahasında behresi olmayacak bir isim. Üstüne üstlük, sırtında hamulesi var. Bir mensubiyeti yani. 

Mensubiyeti mi önemli, siyaset mi?

Bunun o zaman sorulması gerekli görülmemiş. Fakat, olayların akışı, “sorulsa iyi olurdu” dedirtiyor. 

Neyse malûm kriz patlak verdi ve hazreti Hakan tantana ile istifa etti. Bazı cilâlı laflar ihtiva eden bir açıklama refakatinde. 

“Hepsi senin mi?” sorusu ortalıkta dolaşmaya başlayınca “valla ben yazdım” dedi!

Neyi? İstifa gerekçelerini!

Kaç yıllık milletvekilliğinde Meclis’teki tek aksiyonu budur desek yeri var. 

Partiden 17 aralıktan sonra da istifalar oldu. Onlar da muhtemelen önemli isimlerdi. Fakat, kamuoyuna mal olmadıkları için unutulup gittiler. 

Hakanlar unutulmaz!

Yapı, şöhret sever!

İktidar sever!

Mevki sever, makam sever!

Şöhretlilerle, iktidarlılarla, mevki ve makam sahipleri ile özel ilgilenilir. Onları ikna edici gösteriler yapılır. Görüntü her şeydir!

En meşhuru “Türkçe Olimpiyatları”dır!

Türkçe ile olimpiyat bir araya gelince nasıl bir hilkat garibesi ortaya çıkar varın düşünün. 

Neyse zaten spordan ödünç alınmış olimpiyat kelimesini Türkçeyle birlikte kullanınca, kültürün ön planda olmadığı düşüncesine varılabilir. 

Türkçe olimpiyatları, gerçek anlamda bir cilalı yarışma... Talebeler seçiliyor, antrenörler seçiliyor ve bir aktivite hayata geçiriliyor. Finali ise, yine biraz önce söylediklerimizle yapılıyor. 

Bu sene Türkçe olimpiyatları yapılmasa bile siyaset olimpiyatları yapılma ihtimali kuvvetli. 

Bunu nereden çıkarıyoruz? Hazret-i Hakan’ın yüksek bilgi ve kültürü ile görünür olmaya başlamasında. 

Gezi’ye gitmek istemiş!

Kabataş tacizinin hakikatini merak etmiş. Dolmabahçe camiinde olup bitenlerin hakikatinin peşine düşmüş. 

Bunlar durup dururken olur mu? 

Ben tesadüfe tesadüf demem, tesadüfen rast gelmezsem!

Bana kalırsa, Hakan Şükür, antrenmana başladı. Yakında sahaya çıkarsa şaşmayın. 

“Yahu bu yaşta futbol oynasa ne yazar” diyebilirsiniz. 

Elbette futbol sadece futbol değildir. Siyasette de top yuvarlaktır. Eğer yapı, bir siyasi kurum tasarlıyorsa, ben derim ki genel başkan Hakan Şükür olur!

“Olmaz kardeşim, bu da laf mı?” diyebilirsiniz.

Partinin başkanı siyasetçi olmak zorunda değil. Hatta en uygunu, futbolda en iyi çalım atan bir oyuncudur. 

Siyasete çalım, şimdi onun zamanı!