Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

"Ama siz de kızılderilileri öldürdünüz."

"Ama siz de kızılderilileri öldürdünüz."

Fıkrayı bilirsiniz. Bir Amerikalının karşısında yalanı ortaya çıkan Rus, "Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz." der. Bir çeşit savunma mekanizması. Yansıtma veya  yön değiştirme.. İkisi de uyar.

Koskoca, anlı şanlı TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın , işçilerin eylem meydanına sıvı gübre  döktürmesi  herkesin garibine gidiyor. Bana göre normal. Ne yani, öküz(!) Anadolululara  kolonya mı dökecekti?

Muharrem Yılmaz’ın suçunu veya hatasını kabul ederek TÜSİAD başkanlığından istifa etmesi doğru bir davranış.  Ayrıca iyi de bir taktik. Oraya hiç girmeyelim. Eskiden olsa, eylemi, gübreyi  ruhumuz duymazdı. Şimdi, hemen duyulunca en doğru tedbir alındı.

Patron istifa etti.  Sıra, kraldan fazla kralcı  gazetecilerde.  Ama , cürüm inkar edilemeyecek derecede. Gün gibi ortada. Ne yapmalı ne etmeli?

Önce , bu istifayı örnek davranış olarak  övmeli; sonra, Kızılderililer planına geçmeli.

Fatih Altaylı, hem kişisel hem kurumsal sorumlu(!) bir yazar olarak dehşet bir yazıya imza attı. Niye dehşet olduğunu en son açıklayacağım.

Yazı, M. Yılmaz’ın Mekteb-i Sultani’den ağabeyi olduğu ifadesi ile başlıyor.  Sonra, muktedirin hışmına uğradığı günlerde bile istifayı düşünmediğini belirtiyor.  Birisi Freud’ü çağırsın diyeceğim ama gerek yok. O kadar basit bir oyun ki.  “İmdat Beyaz Türkler! İmam-hatipli diktatör, kolejli işadamlarına kıyıyor.” Sultani mezunu gazeteciler de işbaşına çağrılıyor böylece. Patronun gübre operasyonundan ise hiç  bahis yok.

Neyse, netice itibariyle Muharrem Yılmaz’ın istifası “Aferin”’i hak ettiği için bunlara diyecek bir şey yok.

Yazının ikinci kısmında, Jet Fadıl ortaya çıkıyor. Hani şu  yaptıkları tescilli olan işadamı. İşte bu kısım “Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz” kısmı. Zaten, birgün önceden, Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri, Fadıl Akgündüz'ü gündeme getirerek düğmeye bastı.

Bunu da normal karşılamak lazım.  Adam, elbette tarafını savunacak. Bunun için bir savunma mekanizmasına, elbette sığınacak.

Ama Altaylı, yazının sonunda, aklınca  öyle bir kurnazlık yapıyor ki bunu anlamaya psikoloji bilgim yetmiyor.

Jet Fadıl’ın  müşterilerine, “Esselamü Aleyküm” diye başlayan mektuplar gönderdiğini belirterek şöyle bağlıyor:

“Bu millet, en fazla, lafa, ”esselamü  aleyküm ” diye başlayanlar tarafından kandırılmıştır.”

Siz de kokuyu aldınız mı? Altaylı,  ishale yakalanmışçasına içini öyle bir boşaltmış ki kokusu, abisinin döktüğü gübrenin kokusunu bastırmış. Kısaca, bütün dindarlar, yalancı, hırsız, dolandırıcı demek istiyor.

Nasıl taktik ama? Muharrem Yılmaz ile başla; oradan Jet Fadıl'a geç; sonunda da Müslümanlara iftira ederek bitir. Sahi, konumuz neydi?

Yazılarının sonunda mutad olduğu üzere “Ne zaman adam oluruz?” diye sorduğu bir kısım var.

Ben söyleyeyim. Fatih Altaylı gibiler, def-i hacetlerini ortalığa yapmadıkları zaman.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi