Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Türk Sinemasının 100. Yılı mı?

Türk Sinemasının 100. Yılı mı?

Türk sinemasının 100. yılı dolayısıyla Kültür Bakanlığı tarafından yapılan “En İyi 100 Türk Filmi” oylamasının sonuçları açıklandı. Metin Erksan’ın “Susuz Yaz’ filmi birinciliği aldı.

Bu sene 14 Kasım’da Türk sinemasının 100. doğum yılı kutlanacak. Başta rahmetli Metin Erksan olmak üzere bir kısım sinema târihçilerinin bu duruma haklı itirâzlarından bahsetmek istiyorum bugün.

Fuat Uzkınay’ın 14 Kasım 1914’de çektiği, ancak günümüze ulaşamayan “Ayastefanos’taki (Yeşilköy) Rus Abidesi’nin Yıkılışı” adındaki 150 metrelik film, Türk sinemasının doğum günü olarak kabul görmüştür. "Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı" filmiyle ilgili ilk ve tek belge, ilk kez Nurullah

TİLGEN tarafından Yıldız Dergisi'nin 30. sayısında "Türk Sineması Tarihi, Dünden Bugüne 1914-1953" adlı çalışmasında yayınlanmıştır. Daha sonra araştırmacı-yazar Nijad ÖZÖN, bu belgeyi biraz genişleterek Türk Sineması Tarihi (1962) kitabıyla Fuat UZKINAY (1970) adlı çalışmasında kullanmıştır.

1970’lere kadar ilk Türk filmi hakkındaki bilgi böyle iken, 1976 yılında, yönetmenliğinin yanında, târihçi ve yazar yönüyle de farkını ortaya koyan Metin Erksan, Manastırlı Manaki kardeşlerden bahseder. Yanaki ve Milton Manaki kardeşlerin, Sultan Reşad’ın 1911’de Manastır ziyâretini filme aldıklarını söyler. Otorite kabul edilen ve Türk Sinema Târihi kitabı yazmış olan sinema tarihçisi buna şiddetle itirâz eder. “Ben de biliyorum ama, Rum oldukları için yazmadım. Çünkü konu Türk sineması.” der.

Oysa Metin Erksan’a göre bu kişi, bal gibi yalan söylemektedir. Eğer bilse Türkiye ve dünyadaki sinema olayları kronolojisinde bahsetmesi gerekmektedir. Bu meselede yalan söylemesi bir yana bir de ırkçılığa sığınmaktadır. Manastır, o yıllarda Osmanlı toprağıdır ve Manaki kardeşler Osmanlı uyruğundadır. Gerçi, “Bugün Türkiye'de adınıza aydın, entelektüel denilebilmesi için eğer Türkseniz tarihinizle hastalıklı bir ilişkiniz olacak. Bir reddiyeci tavır içinde olacaksınız.” diyen Erksan için bu, pek şaşılacak bir durum değildir. Cevap bile vermez bu sinema tarihçisine.

(Bu tip tartışmalarda, cehâletin ve siyâsî yaklaşımın ucunun nerelere varacağı ile ilgili olarak günümüzden bir misal vermek istiyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Kahire doğumlu olması gündeme gelince, bir yazarın şöyle bir ifâdesine rastladım. “Atatürk, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim gibi değerlerimiz de Türkiye’nin bugünkü sınırları dışında doğmadılar mı? Bu değerlerimiz Türk değil mi?" Bu yazarın, Türkiye’nin bugünki sınırları dışında dediği Selânik, Üsküp ve Bağdat, Atatürk, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in doğduğu yıllarda Osmanlı toprağıydı. Yazarın bunu bildiğine eminim. Bilmediğine ihtimâl vermek istemiyorum. İhsanoğlu ise 1943 doğumlu. Haklı çıkma uğruna, böyle lüzûmsuz ve saçma bir mukâyeseye bilmemki ne demeli?)

Konumuza devâm edelim.

Metin Erksan’ın isim vermediği sinema târihçisi muhtemelen Nijad Özön. Erksan’ın, Türk sinema târihi açısından son derce mühim olan bu açıklaması, sinema çevrelerinde karşılık bulmaz. Bunda, ilgisizliğin ve cehlin tesiri muhakkak ki var. Ancak, ben, bir sebep daha olduğunu düşünüyorum. Otoriteye karşı çıkamama...

Erksan’ın Manaki kardeşlerden bahsetmesinden yaklaşık 20 yıl sonra Yunan yönetmen Theo Angelopoulos, “Ulis’in Bakışı” adında bir film çeker. Filmde, sürgündeki bir Yunan film yapımcısı, Manakis kardeşler tarafından çekilen bir filmin kayıtlı olduğu üç bobin filmi arayıp bulmak üzere savaş içinde acı çeken insanların arasından geçeceği, tüm Balkanları boydan boya aşması gereken bir yolculuğa çıkar. Angelopoulos, bu filmde, efsânevî Manaki kardeşlerin izini sürmektedir.

Gelelim 2014’e... Bu sene Nisan ayında 33. İstanbul Film Festivali’nde, Manaki kardeşlerin “Büyükanne Despina”adlı filmi gösterildi. Gösterimin ardından, Makedonya Sinematek Film Arşivi Direktörü Igor Stardelov, filmlerin, analog ve dijital restorasyon süreçlerini seyircilerle paylaştı.

Manaki Kardeşlerin filmleriyle ilgili ilginç detayları aktaran Stardelov, ayrıca, Manakiler’in Osmanlı vatandaşı olduğunu ve standart olarak kabul edilen 35mm ile filmlerini çektikleri için bu filmlerin Türk sinemasının başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Hem Manaki kardeşlerin ve Metin Erksan’ın hakkını teslim etmek adına hem de sinema sanatına ve bilgiye saygı adına, Kültür Bakanlığı’nın Türk sinemasının başlangıç tarihini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.

Önümüzdeki yazıda, oylamada birinci olan “Susuz Yaz ile devâm edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi