Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

Fazla mı uçuyoruz ne?

Fazla mı uçuyoruz ne?

Duayen gazeteci Fehmi Koru’nun önceki günkü yazısında bıraktığı yerden başlamak istiyorum bugün: “Daha önce rehineleri kurtarma girişimlerinin -eğer varsa- başarılı olmayıp bu defa hayırlı gelişmenin yaşanmasının en önemli sebebi, rehine alanların ellerindeki rehinelerle elde etmeyi umdukları sonuca ulaşamamaları gibi geliyor bana...

Bu senaryo, kurtarma girişiminin değerini ve tam zamanında devreye giren kurtarıcıların başarısını küçümsememizi gerektirmiyor.”

101 gündür IŞİD’in elinde rehin bulunan konsolosluk çalışanlarının özgürlüğe ve ailelerine kavuşmasının ne kadar sevindirici olduğu her türlü izahtan vareste. Bu yüzden ben diğerleri gibi IŞİD’le neyin pazarlığının yapıldığının peşinde değilim. Koru’nun dediği gibi ben de senaryoların, kurtarma girişiminin değerini ve tam zamanında devreye giren kurtarıcıların başarısını küçümsemek niyetinde değilim. Ancak buna rağmen yine de onun gibi “resmi anlatıya inanma yanlısı” ol(a)madığımı da bilmenizi isterim.  

Son on yılda özellikle dış politika bağlamında Türkiye’nin ne kadar yol aldığını uzun yıllar yurtdışında kalmış bir gurbetçi ve bir gazeteci olarak en yakından müşahede edenlerden biriyim. Yıllarca üçüncü ve hatta beşinci sınıf vatandaşlığın bile çok görüldüğü gurbetçilerin son yıllarda başı dik, “benim arkamda kocaman bir ülke, güçlü bir devlet var” edasıyla nasıl da göğsünü gere gere Avrupa sokaklarında dolaştığını çok iyi bilirim.

Tüm bunların bilincinde olarak uluslararası politikada realiteden kopup bir çeşit narsizme yanaşmaktan, “içgörü”müzü kaybedip gerçeklerden uzaklaşmaktan endişe ediyorum. Açıkçası son yıllarda özellikle dış politika bağlamında ve dünyada durduğumuz yer konusunda ayaklarımızın yere basmadığını düşünüyorum. Gezi olayları örneğin, dış bağlantılarıyla düşündüğümüzde daha kat edecek ne kadar çok yolumuzun olduğunu göstermesi bakımından önemli bir olaydır.

Elbette bu dönemde yıllardır yapmamız gerekirken yap(a)madığımız ve ihmal ettiğimiz sayısız işler yaptık. Afrika’da çok önemli çalışmalar yaptık, milyonlarca gönül kazandık. Balkanlar’da umut olduk. Asya’da ezilen, sömürülen binlerce Müslümana el uzattık. İslam dünyasında yüzlerce yıldır görmediğimiz itibarı gördük, yeniden parmakla gösterilmeye başlandık.

Peki ya Avrupa? Ya Amerika? Oralarda İslamofobi son hızıyla yayılmaya devam ediyor; İslam karşıtlığı, İslam düşmanlığı her geçen gün prim yapıyor. Müslümanlar ve İslam, her geçen gün daha bir eşitleniyor terörizmle. Her geçen gün daha da kuşatılıyoruz. Türk medyasına henüz yansımadı sanırım, Alman medyasında şok bir haber yer aldı dün. Alman bir askeri uzmana göre Türkiye, atom bombası yapmaya çalışıyormuş. Müslüman bir ülkeye yönelik “nükleer silah üretiyor” senaryosunun geri kalan korkunç kısmını tahmin etmek zor olmasa gerek sanırım.

Hatırlar mısınız, bir zamanlar ABD ve İsrail’in Büyük Ortadoğu Projesi adını verdiği bir BOP projesi vardı. Hani Ortadoğu’da tarihin tersyüz edileceği, sınırların yeniden çizileceği ve yeni yeni devletçiklerin ortaya çıkacağı şu meşhur proje? AK Parti iktidara geldi, dış politikada büyük başarılar kazandı ve Ortadoğu’da önemli bir aktör haline geldi diye ABD ve İsrail korkup o projeyi rafa mı kaldırdılar dersiniz? Neden BOP’la ilgili tek bir satır görmüyor, tek bir cümle işitmiyoruz acaba, neden? Biz “Van minut sarhoşluğu”ndan dolayı göremiyoruz, görmek istemiyoruz  belki ama BOP projesi adım adım ilerliyor.

49 rehinenin kurtarılması olayı, nedense bana bebek katili Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesini hatırlattı. Günlerce kendimizden geçerek büyük devlet pozlarına bürünmüş, yere göğe sığamamıştık. Neden sonra geriye dönüp baktığımızda “operasyon”u görmüş ve kandırıldığımızı anlamıştık. Üstelik bu sefer eldeki deliller daha da fazla. Daha dün Türkiye’nin rehineler dolayısıyla IŞİD’e karşı oluş(turul)an koalisyonda yer almayacağı dillendirilirken hemen ertesi gün 101 gündür kurtaramadığımız rehineleri “aniden” kurtarmamız sizce de fazlasıyla şüpheli değil mi? Ama nedense herkes ağız birliği etmiş başarının büyüklüğünden dem vuruyor.

Şu an ben bu satırları yazmaya çalışırken haber sitelerine düşen iki açıklama da anlamlı doğrusu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bir açıklama yapmış ve "Türkiye de IŞİD'e karşı kurulan koalisyona katıldı ve ön saflarda yer alacak.”  demiş. New York’da temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan da hemen hemen aynı dakikalarda bir açıklama yapmış “IŞİD operasyonuna sıcak bakıyoruz, askeri destek de verebiliriz” demiş.  

Ee, en yetkililer konuştuğuna göre bana da susmak düşer artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi