D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Dış siyaset aslında iç siyaset mi?

Dış siyaset aslında iç siyaset mi?

Elbette Irak bizi ilgilendiriyordu. Irak’a karşı yapılan her harekât, Türkiye’nin gözünü, kulağını, hissiyatını kendiliğinden devreye sokar. Doksanlardaki Birinci Irak harekâtında, biz müdahaleden uzak durduk. Hatta bu uğurda bir Genelkurmay başkanımızı fevt ettik. 

Savaşsız kaybedilen bir Genelkurmay başkanı... Adı bir türlü aklıma gelmiyor! Fakat onun karşısındaki siyasi iradeyi, Turgut Özal’ı ve onun o zamanki çabalarını unutmak mümkün değil. 

Zayi edilen Genelkurmay Başkanı ile aynı safta olanları da hatırlamaya gerek yok!

Türkiye’nin içe dönük, irtica ile mücadele takıntılı militarizmi, ilk Irak harekâtında ciddi bir testten geçti. Akabinde güçlü bir terör dalgası ile karşı karşıya kaldık. Buna verilen cevap da aynı tondan oldu. Arada bir çok masum insan da göz göre göre telef edildi. 

Biz Irak’tan ırak kalınca, Irak uzağımıza gitmedi ki... Belki de yakınlığı daha arttı. Erbil’de özerk Kürt yönetimi var. Bağdat’a mı yakın, Ankara’ya mı? Kerkük’te, Musul’da Türkmenler... Ve hâlâ kabileleri ile anılan Araplar... Şu sıralar hiç bir hesap Bağdat’a gitmiyor ki, Bağdat yanlış olanı doğrultsun. Aksine Bağdat’taki hesap yanlış. İşte Bağdat’ın hesabını test edecek bir irade lâzım. 

Bağdat’taki yanlışa Şam da katıldı. Türkiye Arap baharı dalgasında Şam’ı belli bir hürriyet zeminine çekmek, ülkede temsil seviyesini yükseltmek istedi. Bunun için ciddi çabalar sarfedildiğini unutmak haksızlık olur. Fakat Şam’ın babadan kalma yönetimi Muhaberat metodlarıyla işi yokuşa değil, düze sürdü. (Unutmayalım, deveyi düz öldürür!)

Şam ve Irak’taki gayri memnun, temsil dışı kesimlerin kendine “İslâm Devleti” diyen yapıyı beslediğini âlemde bilmeyen var mı? 

Âlemde yoksa da Türkiye’de olduğundan şüphe yok!

Suriye meselesi batının Türkiye’den kaçırma hesapları yüzünden dallanıp budaklandı. Türkiye’nin nüfuzu yerine başka nüfuzların devreye gireceğini bile bile yaptılar bunu. 

Suriye’de Rusya, İran, Çin varlığından kimsenin şüphesi var mı? Hatta bazıları alenen askerlerini işin içine soktular. Şimdi iş dolaştıkça dolaşıyor. Siyasi Kürtçülük, Türkiye’de kıvıramadığını Suriye’nin kuzeyinde elde etmeye çalıştı. Esed’in gölgesinde “özerklik” hevesine kapıldı. 

Suriye derlenip toparlanacaksa, merkezi otorite tesis edilecekse kim nasıl özerk olabilir? Hangi akılla, ekonomi ile ve siyasetle? 

Suriye’nin özerklik heveslileri, Esed’den çok Barzani’yi rahatsız etmedi mi? Eğer bu bir Kürt davası ise, Barzani’nin rahatsızlığı neyin nesi? 

İbretlik günlerdeyiz. Irak diye bir devlet olduğunu sanıyorduk, hatta ordusu bile olduğu söyleniyordu...Meğer yokmuş! Kamyonetlere monte edilmiş makineli tüfekli savaşçılar, Irak’ın yarısına hakim oldu!

Esed’in gölgesinde Hür Suriye ordusuna rest çeken Kobani muhtariyetçileri IŞİD karşısında hükümsüzmüş... Türkiye’nin merkezini tehdit etmeyi iş edinen terör uzantısı siyasi oluşumlar, “Kobani’yi kurtarın, yoksa süreç biter” demeye getiriyorlar. 

“Rojova” önce bu etnikçi terör unsurlarından kurtarılmalı. İnsanlar etnik ayrımcılığa düşmeden bin yıllık hayatlarına devam edebilmeli. IŞİD sonrası, Esed sonrası Suriye’de Türkiye’nin sözü olmayacaksa, kimin sözü olacak?

“Anadan muhalefet” partisinin başkanı açıklama yapmış: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başka ülkelerin topraklarına girmesini istemiyoruz!”

Peki ne istiyorsunuz? İngiliz silahlı kuvvetlerini mi, ABD Silahlı kuvvetlerini mi, Fransız vs. silahlı kuvvetlerini mi? 

Türkiye siyasetinde çapsızlık bir numaralı mesele!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi