D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Bayram namazı kılınmayan yerler

Bayram namazı kılınmayan yerler

Beş vakit namaz farz, yılda iki defa kılınan bayram namazları vâcib... Yani öncelik dinen, vakit namazlarında. Buna rağmen, ülkemizde bayram namazları en kalabalık cemaatle kılınan namazlardır. Cumaya gitmeyenler dahi bayram namazlarını kaçırmamaya dikkat ederler. 

Hani Bektaşî babası “namaz kılar mısın erenler?” sorusunu, hızlı hızlı “Bayramdan bayrama! Bayramdan bayrama” diye cevaplamış ya...

Farz olan namazı terk etmek için kolay kolay mazeret bulunamaz. En korkulu anlarda bile namaz kılmanın yolu yöntemi vardır: Salat-ı havf, yani “korku namazı”. Tehlike halinde veya düşman korkusu varsa, cemaatle kılınan namaz nöbetleşe eda edilir. 

Sorunun asıl muhatabı bu ilimlerin erbabının “vakit namazını mazeretsiz terk etsek olur mu?” sorusuna cevabı, her halde “olmaz”dır. Buna karşılık aynı soru bayram namazları için sorulsa, cevabı aynı kesinlikte olmaz. Kısaca, farz olan vakit namazları terk etmek, bayram namazını terk etmekten kötüdür!

Hayatımızda başka vacibler de var mı? Mesela kurban kesmek... Halkımız kurban kesme konusunda da bir hayli hassastır. Ne yapar yapar kurban keser. Elbette bu sosyal olarak da önemli bir ibadettir. Fakat, bu ibadet konusunda Şafiler farklı düşünür. Onlara göre, kurban kesmek “sünnet-i müekkede”dir. Yani güçlendirilmiş sünnet... Bu yüzden onlar kurban kesme konusunda bizim kadar heyecanlı değildirler. 

Şimdi, coğrafyamızın bazı bölgelerinde savaşlar, çatışmalar sürüp gidiyor. Ciddi tehditler, tehlikeler var. Bu bölgelerde insanların bayram edecek mecali yok, değil ki kurban kessinler. Ve belki de bayram namazı kılacak halde değiller. 

Bakalım Suriye’ye, Irak’a, Gazze’ye... Camiler hedef alınmış, tahrib edilmiş. Açık havada büyük kalabalıkla namaz kılmak tehlikeli. Bu durumda bayram namazı kılınmayan yerlerin, şehirlerin varlığı bize şaşırtıcı gelmemeli. 

Ankara bahisleri ile meşgul olurken Ankara tarihinde bir defa bayram namazının kılınmadığı bilgisi ile karşılaşmak beni hayli şaşırttı. Ankara harb ve istila görmemişti. Buna rağmen bayram namazı kılınmaması şaşırtıcı değil mi?  

Mondros Mütarekesi’nden sonra Ankara’ya önce bir bölük veya alay çapında İngiliz askeri kuvveti geliyor. İstasyona yerleşiyorlar, Cebeci’de karargâh kuruyorlar. Daha sonra küçük bir Fransız birliği de geliyor. Onların komutanı inşaat halinde olan ilk Meclis binasını seçiyor. Askerler de onun karşısında bulunan Millet Bahçesi’ne yerleşiyor. 

Ankara’da İtilafcı bir vali var, İngiliz Muhibleri Cemiyeti’ni kurmaya çalışıyor. İngilizlerin desteği ile Hıristiyan azalardan mürekkep bir tehcir mahkemesi kuruluyor. Şehrin ileri gelen bazı şahsiyetleri, Hacı Bayram Şıhı Tayyip Baba’nın oğlu Mehmed Şemseddin Efendi, Kınacızade Şakir, Serattarzade Sadullah ve Fincancızade Mehmed beylerin tutuklanarak İstanbul’a götürülmeleri haberi şehri ayağa kaldırıyor. 

Bu arada; Konya Ereğli’sinde olan 20. Kolordu Kumandanlığına tayin edilen Ali Fuat Paşa, bir süre sonra kolordusunu Ankara’ya naklediyor. 

1919 yılının Kurban Bayramı’nda (1. Gün: 6 Eylül) Ermeni çetecilerin camilerin temeline yerleştirdikleri dinamitleri patlatarak bayram namazı sırasında katliam yapacakları haberi alınıyor. 

Bunun üzerine, silah deposu olarak kullanılan Hacıdoğan’daki ev basılıyor, silâhlar müsadere ediliyor, Ermeni elebaşılar tutuklanıyor. Ermeni çetecilerin şehrin Ermenilerine de baskı yaptığı, kendilerine katılmayan gençleri öldürdükleri söyleniyor. 

Bu günler Sivas Kongresi günleridir... 

İşte Ankara’da neredeyse yüz yıl önce böyle bir sebeple hiç bir camide bayram namazı eda edilemiyor….Bayramdan uzak, bayram namazı dahi kılamayacak durumda olan kardeşlerimizin bu hallerinin geçici olmasını temenni edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi