- Lütfü Bey; Rusya'nın Osetya ile Abhazya’nın bağımsızlıklarını tanıması, ABD’yle arasında yeni bir soğuk savaş başlattı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bütün bu olanları?

 - Rusya’nın Osetya ile Abhazya’nın bağımsızlığını tanımasına ABD hangi gerekçeyle karşı çıkıyor? ABD, “Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yanayız; o nedenle Osetya ile Abhazya’nın bağımsızlığına karşıyız” diyor. ABD mi ülkelerin toprak bütünlüğünden yana? Başta ABD olmak üzere Batılı emperyalistler Sırbistan’dan Kosova’yı nasıl koparttıklarını unutuyorlar galiba? ülkelerin toprak bütünlüğünden yanaysanız, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yana olduğunuz kadar Sırbistan’ın toprak bütünlüğünden de yana olacaksınız. İşinize geldiği zaman toprak bütünlüğünden yana, işinize gelmediği zaman toprak bütünlüğüne karşı olmayacaksınız. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yanaysanız, Türkiye’nin de toprak bütünlüğünden yana olacaksınız. Ve ABD olarak, AB olarak Türkiye’yi bölüp parçalayan haritalar yayınlamayacaksınız. Mesela NATO toplantısında ABD’li komutanlar bizim subaylarımızın önüne, Türkiye haritası diye, Türkiye’yi bölünüp parçalanmış gösteren bir harita koymadılar mı? Emperyalistler Türkiye’yi de Yugoslavya gibi bölüp parçalamayı amaçlamıyorlar mı? Konunun bir yanı bu. İkinci yanı da şu. Rusya’nın ABD’ye diklenmesi, direnmesi ve asıl önemlisi Rusya, çin, İran gibi ülkelerin katkılarıyla dünyanın çok kutuplu hale gelmesi iyidir. çok kutupluluk bizim için de, dünya için de, dünya barışı için de iyidir. Malumunuz, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dünya tek kutuplu hale gelmiştir. Tek kutuplu dünya dengesiz dünya demektir. Nitekim ABD bir süredir dengesizce hareket etmekte, istediği ülkeye tecavüz etmektedir. Oysa çok kutupluluk dengeli bir dünya demektir. Kutupların birbirini dengelemesi, birbirinden çekinmesi sonucunda dünyanın bugünkü kadar zarar görmemesi demektir. ABD’nin meydanı boş bulmuş bir haydut gibi dünyada rahatça at oynatamaması demektir. Keşke ABD’ye diklenen, direnen ülkelerin sayısı giderek artsa. İşte direniyor İran, dikleniyor Rusya; ABD’nin tepkisi ise fasarya!  

BüYüKANIT, KüçüK ANIT BİLE OLAMADI! 
- Dünden itibaren emekliye ayrılan Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında neler söylemek istersiniz?

 - Soyadı Büyükanıt olsa da kendisi küçük anıt bile olamadı! Arkasında olumlu bir iz bırakamadı. Yaşar Büyükanıt deyince akla ne gelecek? Şemdinli’de bir kitabevini bombalarlarken suçüstü yakalanan astsubaylar için “Tanırım, iyi çocuklardır” diyerek onlara sahip çıkması gelecek. Sivil mahkemenin 39 yıl hapis cezasına mahkum ettiği bu astsubayların daha sonra serbest bıraktırılması ve daha iyi yerlere atanması gelecek. Buna karşılık Şemdinli iddianamesinde Yaşar Büyükanıt’ın adını geçirdi diye savcı Ferhat Sarıkaya’nın mesleğinden atılması, hayatının karartılması gelecek. Yaşar Büyükanıt deyince akla Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemek için Genelkurmay’ın hükümete verdiği e-muhtıra gelecek. Yaşar Büyükanıt deyince akla gelecek olanlar sadece bunlardan ibaret mi? Mesela çok sayıda şehidi toprağa verdiğimiz bir gün, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt eşiyle birlikte karşılıklı göbek atarken görüntülenmişti. O zamanlar bu durum, “Bir yakınlarının nişan törenindeyken taraftarı oldukları Fenerbahçe’nin galibiyet haberi gelince Yaşar Büyükanıt Paşa ve eşi çok sevindi, karşılıklı oynama durumu bunun sonucunda gerçekleşti” şeklinde izah edilmişti. Ama neresinden baksanız Yaşar Büyükanıt ile eşinin bu görüntüleri milletimizi inciten görüntülerdi. Ya eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın gündeme getirdiği Yaşar Büyükanıt’ın eşinin aşırı harcamaları hakkındaki iddiaya ne demeli? Ya emekliliğinde binmek için kendisine şu fakir milletin parasıyla 1 trilyonluk araba aldırmasına ne demeli? Dediğim gibi bütün bunlar göz önüne alındığında kendisi bırakın Büyükanıt olmayı, küçük anıt olarak bile anılmayı hak etmedi! 

ZEMZEM RAKI KARIŞIK, TüRKİYE BARIŞIK!
- Hürriyet gazetesine konuşan AKP Tekirdağ milletvekili Profesör Necip Taylan, “Zemzem ile rakı yan yana içilecek” demiş. Bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Zaten holding medyasının da, onun sözcülüğünü yaptığı kesimlerin de görmek istediği manzara bu. Nitekim holding medyasının irisi Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni de böyle bir masada Başbakan Erdoğan’ın kadeh kaldırdığını görse çok mutlu olurdu. Baksanıza geçenlerde Başbakan Erdoğan’ın bir içkili lokantaya ailecek gidişini nasıl da ballandıra ballandıra anlatıyordu. Hiç şüphe yoktur ki bu kesimler AKP milletvekili Profesör Necip Taylan’ın “Zemzem ile rakı yan yana içilecek” şeklindeki yaklaşımından çok memnun olmuştur. Hatta onlara göre zemzeme biraz rakı, rakıya da biraz zemzem katılarak içilse daha iyi olur! Yine onlara göre, zemzem ile rakı karışık olursa, Türkiye birbiriyle barışık olur! Onlar böyle bir Müslüman tipi istiyorlar. Cuma namazına giden ama rakısını da, şarabını da içen bir Müslüman tipi istiyorlar! Hacca giden ama faiz de, haram da yiyen bir Müslüman tipi istiyorlar! Gündüz camiye, gece meyhaneye giden bir Müslüman tipi istiyorlar! Başı kapalı olsa da altı açık Müslüman kadın tipi istiyorlar! Saçları görünmese de en mahrem yerlerine kadar tüm vücut hatları görünen Müslüman kadın tipi istiyorlar! Kısacası İslâm’a uyan değil, İslâm’ı kendine uyduran bir Müslüman tipi istiyorlar! Televizyonlarıyla, gazeteleriyle, dergileriyle işte böyle bir Müslüman tipi oluşturmak istiyorlar. Kabul edilmeli ki bu konuda da oldukça başarılılar. Saçları görünmese de en mahrem yerlerine kadar tüm vücut hatları görünen hanımlara ülkemizde adım başı rastlanmıyor mu? Başları kapalı olsa da daracık giysileriyle, derin yırtmaçlı etekleriyle her şeyleri açıkta olan hanımlara ülkemizde adım başı rastlanmıyor mu? Cuma namazına giden ama rakısını da, şarabını da içen tiplere ülkemizde adım başı rastlanmıyor mu? Gündüz camiye, gece meyhaneye giden tiplere ülkemizde adım başı rastlanmıyor mu? Demek ki şimdi sıra geldi zemzem ile rakıyı aynı sofrada yan yana içmeye. Anlaşılan bir adım sonra da sıra gelecek zemzeme biraz rakı, rakıya biraz zemzem katarak içmeye!