Akif Emre

Akif Emre

Pakistan'a Hindo-demokrasi

Pakistan'a Hindo-demokrasi

Pakistan'da Benezir Butto'nun katli ve peşinden yaşanan karışıklıklar, can veren insanlara bakıp acı duymamak mümkün değil. Kartopu gibi büyüme istidadı gösteren kaosa ilişkin yapılan yorumlara bakarak kendi ülkem adına benzer bir acı/n/ma duygusuna kapıldım. Meğer medeniyet kültür perspektifinden çözümlemeler yapabilen aydınlarımız varmış. Bir 'cinayetin anatomisi'nde bile kültür ve medeniyet ekseni nasıl da belirleyici olabilirmiş örnekleriyle gördük. Artık kendi sorunlarımıza dair kafa patlatırken bu ülkenin de bir tarihi, medeniyet birikimi, kültürü gibi kalıcı aidiyet özelliklerinin olduğunu dikkate alma umudu belirdi en azından.

Benezir Butto'nun katledilmesine dair iki farklı ama birbirine paralel yorum öne çıktı. Hemen her kesiminden kalem, Benezir'in “demokrasi uğruna ölümü göze alarak sürgünden ülkesine dönmüş” olduğu tespitinde hem fikir görünüyordu. Bir demokrasi kahramanının, kadın olarak babasının asıldığı şehirde katledilmesi trajediyi daha da güçlü hale getiriyor. Dini fanatizmin dorukta olduğu, siyaseti dinin belirlediği bir ülkede kadın olmak ve demokrasi adına savaş vermek. Dolu dolu konuşmak için ikircikli aydın tabaka için bulunmaz fırsat. üstelik işin içinde Amerikan desteği ile etkinleşen İslamcı terör- Taliban gibi soslar da eklenince harika bir toplumsal çözümleme çıkabilirdi orta yere.

Benezir Butto'nun bir siyasetçi olarak cesareti ve karizması, üzerinde tartışılmayacak bir gerçek. Genç yaşta siyasete atılması, üstelik babasının idamı onda bir kan davasına dönüşen mücadele duygusunun yansımaları hayatını belirledi. Ancak bu mücadelenin ne kadar demokrasi uğruna olduğunu konusu hayli şüpheliydi. Toprak ağalığının, aşiretlerin siyasetteki etkisini göz ardı edenler demokrasi ile bu geleneksel güçler arası çatışmayı biri birinin yerine ikame edebilirler. Nitekim Benezir'in yerine 19 yaşındaki olgunun Pakistan Halk Partisi'nin lideri olarak seçilmesi/atanması siyasetin demokratik karakteri hakkında fikir edinmek için fazla söze hacet kalmıyor.

Pakistan'a dönüş serüvenini, bile bile demokrasi adına ölüme gitmek olarak yorumlayanlar Amerikan basınında yazılanları nedense görmezden geldiler. Maksat “dinciliğin” baskın olduğu topluma bir gol atmak olunca… Washington Post demokrasi mücadelesinin arka yüzünü yazdı. Apaçık biçimde bir zamanlar ABD'nin Irak temsilcisi olan Halilzat aracılığı ile “darbeci” Müşerref'le anlaşmaya ikna edilerek demokrasi oyununu sahnelediği ortaya çıktı. Yani üstü örtük bir anlaşma değil, düpedüz pazarlıklar sonunda askeri diktatörle iktidarı paylaşmaya razı, bunun karşılığında yolsuzluk suçlamalarının kaldırılması.

Sanılanın aksine Butto, sürgünde değil, hakkında açılan yolsuzluk davaları nedeniyle yurt dışına çıkmıştı. Milyar dolarla ifade edilen bir servetin kaynağı söz konusu. Kuzeni ve kardeşini öldürtme gibi şaibeleri de eklerseniz cesur ve demokrat kadın fiğürünün ne kadar gerçek bir resim olduğu ortaya çıkar.

Medyada bir başka sosyolojik derinlik arz eden çözümleme de din-siyaset ilişkisine dair yapılan çözümlemelerdi.

Başta amiral gemisinden olmak üzere bazı yazarlar Hindistan-Pakistan arasında karşılaştırma yaparak literatüre girecek sonuçlara vardılar. Hindistan'dan ayrılan Pakistan benzer siyasal süreçlerden geçtikleri halde neden Pakistan darbelerden kurtulmuyor da Hindistan bunca kalabalık ve değişik nüfusuyla demokraside başarılı olabiliyordu? Bir kez bile askeri darbe yaşamayan Hinduların ülkesi ile darbelerden başını alamayan Müslümanların ülkesi arasındaki kültür farklılığına dikkat çekmek gerekirmiş.

Açıkcası Müslüman kültürü demokrasiyi mümkün kılan Hindu kültürü karşısında geri ve sınıfta kalmış bir kültürdü. Dinin siyaset aracı olduğu bir ülkede zaten başka bir sonuç çıkmazmış.

öyle ya dünyaya batılı bir bakışla egzotik doğunun barış ve hoşgörü dini olarak takdim ettiği Hinduizmin karşısında terörizmi besleyen, hoşgörüden nasibini almamış bir dinin müntesiplerinden ancak böylesi bir siyasi tablo çıkabilirdi. Hindi alt kıtasına göre her anlamda kendini batılı sayma lüksünü kendine yakıştıran “batının doğusu”ndaki yerli batıcıların rahatça kalem oynatacakları bir alan vardı önlerinde. Pakistan üzerinden kendi içimizdeki doğuya iyi bir ders vermek için şahane bir fırsattı.

Ne var ki, aleme örnek gösterilen 'laik ve modern'lik tecrübemiz neden bizde işlemiyordu da her on yılda bir darbeyle tanışmak durumuna düçar oluyorduk?




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi