D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Seçim sathı maili: Vekillik meselesi

Seçim sathı maili: Vekillik meselesi

Seçim sathımailine girdik. Eskiler seçim dönemini “eğik yüzey”e daha doğrusu “kaygan yüzeye” benzetmişler. Seçim yaklaşıyor, siyaset hızlanıyor. Tam bir liste verilemiyor ama bürokrasiden ve üniversitelerden bir hayli istifa olduğu anlaşılıyor. 

Türkiye’de liderler vekil adaylarının tesbitinde birinci derecede etkili oluyor. Bunun en aşırı örnekleri 1930’lu,1940’lı yıllarda görüldü. Tek parti döneminde Ebedî Şef neredeyse tek seçici idi. Tabiî parti başkanı olarak İsmet Paşa ve partinin genel sekreteri de kısmen söz sahibi sayılabilir. Milletvekilleri albümü karıştırılırsa şu görülür: Bu dönemde birçok önemli şahsiyet meb’us yapılmıştır. İçinde ilim ve edebiyat sahasının önemlilerinin de bulunduğu zengin bir kadro... Bu kadar önemli şahsiyeti barındıran TBMM’nin 1944 yılına kadar oybirliği ile karar aldığını söylersek, niyetin bu şahsiyetlerin ilminden, aklından, fikrinden faydalanmak olmadığı kolaylıkla anlaşılır.

“Tek seçici”nin ne anlama geldiğini, mizahî şiirleri ile tanınan, ama 1927-1947 arası önce Gümüşhane sonra Trabzon milletvekili olarak Meclis’e girmeyi başaran ve bu yüzden Ankara’da vefat eden Halil Nihad Boztepe ile ilgili şu fıkra açıklar sanırım:

Halil Nihad’ı Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarken görmüşler. “Seçim bölgemi ziyarete gelmiştim” demiş! 

O yıllarda Atatürk İstanbul’a geldiğinde Dolmabahçe Sarayı’nda kalırdı!

O dönemin milletvekilleri arasında seçim bölgelerine hiç gitmeyenler olduğunu söylesek, inanılmaz gelebilir. Tahsin Banguoğlu sırf bu sebeple Bingöl milletvekili yapıldıktan sonra, seçim bölgesini ziyaret ettiğini anlatırdı. Ahmet Hamdi Tanpınar, Maraş’la bir alâkası olmamasına ve şehri hiç görmemesine rağmen Maraş milletvekili yapılmıştı. O da Banguoğlu gibi seçim bölgesini ziyaret etmiş ve Maraş’la ilgili nefis üç yazı kaleme almıştır. 

O devirler geride kaldı elbette! Çok partili hayatta, halkın nabzını tutarak, desteğini alarak milletvekili olanlar da var, liderlerin tasvibini kazanarak listeye girenler de. Son yıllarda lider tasvibi ağır basıyor desek, hata etmiş olmayız. Şimdi milletvekilliği için Ankara sokaklarını arşınlayanlar en çok listenin belirlenmesinde esas söz sahibi olan liderlere ulaşmaya, onların olurunu olmaya çalışıyor. 

Liderlerin seçiminde akademisyenlerin ağırlığı son yıllarda tedricen artıyor. Meclis’te çok sayıda profesör var! Sanırsınız ki üniversite senatosu! Bunların hukukçuları, sosyal bilimcileri olduğu gibi, farklı alanlardan gelenler de mevcut elbette. Liderlerin bu temayülleri anlı şanlı üniversite hocalarını siyaset meydanına atıyor. Bu meydana düşüp de “sengi kaza”dan kurtulanı da az maalesef! Değerli hocalarımız unvanları ile siyasete girmek yerine, gençleri ilimlerinden istifade etirmeyi seçseler elbette daha iyi olur. 

İki ilimizin milletvekillerini o illerin ahalisi pek tanımaz: İstanbul ve Ankara. Bilhassa Ankara... “İnşallah gelecekler böyle olmaz” temennisiyle, gitmek üzere olanlar için konuşalım: 32 Ankara milletvekilinin yarıdan fazlasının ismini bilmediğimi Meclis albümüne bakınca anladım. Bildiklerimizin çoğu Ankaralı değildir. Başkent, bütün Türkiye’yi temsil ettiği için vekilleri de ona göredir! Ankaralı’nın milletvekili ile işi olmaz. Vekiller de ilin ve şehrin dertleriyle ilgilenmek ihtiyacı duymazlar. 

Bugüne kadar iktidara mensup bir Ankara milletvekilinin belediyenin saçmasapan icraatlarına itiraz ettiğini duymadım. “Bu holivud dekoru kapılar ne oluyor, bu görüntü kirliliğine yol açan meydan saatleri neyin nesi veya Ankara’ya büyük paralarla dünyanın en büyük eğlence parkının yapılmasının anlamı nedir?” diyenini bilen gören varsa, bize haber versin! Hadi menfilik olmasın, müsbetini söyleyelim: “Başkent Ankara’ya şanına layık bir kütüphane kuralım” diyeni de olmadı.

Hasbelkadar Ankara ile ilgili bir kitap yazdık. Ankara milletvekillerinden bir tanesi bile merak etmedi. Bir ara sırf Ankara milletvekillerini davet edip bir tanıtma toplantısı yapalım dedik, fakat hazretlerin alâkasızlığı bilindiğinden, vazgeçtik!

Umarız ki, listeler belli olduğunda koro halinde “Eski hamam eski tas” demeyiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi