Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Hilâfetçilikten Devrimciliğe Evrilen “CHP Makyavelizmin Partisidir”

Hilâfetçilikten Devrimciliğe Evrilen “CHP Makyavelizmin Partisidir”

D. Mehmet Doğan, “Türkendülüsiye” kitabında (Yazar Yayınları) “Chp’nin geçmişinde hilâfet savunuculuğu vardır” diyor:

 

“Halk Fırkası’nın kurulmazdan evvel yayınlanan bir beyanname ile Mustafa Kemal Paşa kuruluşun 9 umde (ilke) sini açıklıyor. 9 umdeden ikincisinde ‘Dayanağı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan Hilâfet makamı İslâm dünyasının bir yüksek makamıdır / istinatgâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan makam-ı hilafet beynelislâm bir makarr-ı mualladır’ deniliyor. (…)  9 umde zamanın resmî düşünürü Ziya Gökalp tarafından yorumlanmış ve bu yorumlar resmî mahiyetteki Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır.

İşte ‘Hilâfet umdesi’nin yorumu: ‘İslâm dininde bütün namazlar cemaatle eda olunur. Cemaatin bir başı vardır ki, cemaatı terkip eden bütün fertler ona bağlanırlar. Bu suretle imam cemaatin timsali olmuştur.

Cemaatin fertleri arasındaki tesanüt, imamın şahsında tecelli eder. Her imamın kendi cemaatını namaz esnasında birleştirerek birçok ruhlardan tek bir ruh meydana getirmesinde küçük bir dayanışma oluşur. İslâmiyette bundan başka bir de büyük dayanışma vardır ki bütün ümmeti tek bir ruh hâline getirir. Bunun şekli de, bütün imamların mânevî bir surette bir imam-ı ekbere iktida(tâbi olma, uyma) eylemesidir. İşte bu imamlara ‘Halife’ denir. (…) Yeryüzünde bir Hilâfet makamı bulunmazsa, İslâm âlemi kendisini imamesiz kalmış bir tesbih gibi dağılmış, perişan görür” (a.g.e., sf. 76-77).

CHP’NİN HİLÂFET UMDESİ

Halk Fırkası’nın laikçi-pozitivist yönde değiştirilmeden önce açıkladığı kuruluş beyannamesinin “Hilâfet umdesi” bu minval üzere detaylı bir şekilde uzayıp gidiyor.

Chp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin birleştirilmesiyle oluşturulan Hilafetçi Halk Fırkası’ndan olma ve ikinci merhalede değişerek milleti aldatan bir partidir. Müslüman milletin cihadını istismar ederek Halk Fırkası’nın kuruluş maksadının İslâm değerler ve hilâfet makamı olduğunu beyan etmiş, fakat sonra tam zıt istikâmette değişerek laikçi pozitivist bir partiye dönüşmüştür.

Öyle ki Chp’yi kuranlar milletin İstiklâl Savaşı’ndaki mücadelesinin üzerine oturmuş, hilâfet müessesesi mâna ve maksadıyla Millet Meclis’inde korunan İslâmî bir Türkiye Cumhuriyet vaad eden Halk Fırkası beyannamesine ihânet etmiştir. Millet, Millî Mücadele’yi Chp’nin laikçi pozitivist programına göre değil, İslâmî gayeye göre yaptığını, mücadelesini haksız olarak tek başına sahiplenen Chp’yi hiçbir zaman iktidar etmeyerek göstermiştir.

Kemalistlerin, Millî Mücadele’nin sonuna doğru takiyyelerini sürdürerek yahut sûret-i haktan görünmeye devam ederek beyan ettikleri hilâfetçi ve İslâmî Cumhuriyetçi programa sahip Chp’nin, ilk adıyla Halk Fırkası’nın, Makyavel’i bile kıskandıracak bir kıvraklıkla (!) pozitivist laikçi bir partiye evrilişini şu satırlardan okumak gerek: “Damarları kesilse kan yerine Atatürkçülük akacağını ifade eden bir ihtiyar tarihçi (Cemal Kutay) bir günlük gazetede yayınlanan konuşmada ‘Makyavel mezarından kalksa Mustafa Kemal’i alnından öperdi’ diyor. (…) Chp Makyavelizmin partisidir. Her şey olabilir (a.g.e.,sf.70-77).

CHP: “DEVLET PARTİSİ-PARTİ DEVLETİDİR”

Chp’nin “Devlet Partisi-Parti Devleti ”, yâni jandarma ve vali partisi olarak tecessüm ettiğini ve İslâm karşıtlığı üzerine kurulduğunu adı geçen kitap sarsıcı bilgiler vererek anlatıyor:

“Chp, ‘Türkiye’yi kurtaran parti’ olarak resmî tarih kitaplarıyla anlatıldı. Asker ve sivil bürokrasi Chp zihniyetinin kalesi olmaya ediyordu. Chp’nin 1935 Kurultayı, Türkiye Cumhuriyetinin bir Parti Devleti olduğu görüşünün pekiştirilmesi sonucunu vermiştir. Cumhurbaşkanı (M. Kemal) ‘Değişmez Genel Başkan’ olurken, Genel Sekreter İç İşleri Bakanı, valiler il başkanı olarak kabul edilmiştir. (…) Bu gün dahi ‘Devleti Kuran Parti’ deyimine sarılan Chp’li yöneticilerin bulunması netice olarak bu vazgeçmeyişin ifadesinden veya yansımalarından başka bir şey değildir” (a.g.e.,sf.68-69-74).

“Araştırılması gereken, Millî Mücadele’den sonra Halk Fırkası/Partisi zihniyetinin dışa karşı bir savunma tavrı sonucu mu ortaya çıktığı, yoksa içe karşı bir ceberrutlukla mı kendini belirlediğidir. Halk Fırkası bütün ‘milliyetçilik’ iddialarına rağmen, Batı’ya karşı boyun eğici, bütün halkçılık iddialarına rağmen de halka karşı her zaman ceberrut bir tutum takınmıştır (a.g.e.,sf.69).

CHP İKTİDARINDA İSLÂMÎ ÖĞRETİM KALDIRILDI, HIRİSTİYANLARIN EĞİTİMLERİNE İZİN VERİLDİ

Chp iktidarlarında “En çok din yok edilmeye, etkisiz kılınmaya çalışılmıştır” (a.g.e.,sf. 71). Türkiye’de din karşıtlığı Chp iktidarlarında resmî politika hâline getirilmiş, İslâm karşıtı propaganda Cumhuriyet döneminde en üst seviyede seyretmiştir. Bir taraftan dinî öğretim ortadan kaldırılır ve resmî okullarda dinî bilgilerin öğretilmesi yasaklanırken, misyoner okulları hıristiyanlık çerçeveli eğitimlerini sürdürmüşlerdir.

“Chp geleneği her zaman oligarşik bir azınlığa dayanmıştır. Başlangıçta asker ve sivil yönetici kadro oluşturmuşlardır. Asker-sivil bürokrasinin tek başına yönetici elit olmak gücünü kaybetmesinden sonra, Türkiye’nin büyük çoğunluğunun hassasiyetlerini temsil etmek yerine, başka azlıklara dayanmaya yönelmiş, radikal öğrenci ve işçi hareketleri ile bütünleşmeyi denemiştir. Chp bunların hâkimiyeti altında halka rağmen bir yönetim tarzı tutturmuştur (a.g.e.,sf.75).

“Chp’nin 40. yılı dolayısıyla 1963’de yayımlanan ‘Millet Hizmetinde 40 Yıl Chp’ kitapçığında partinin ‘Başbuğ Atatürk’ tarafından kurulduğu iftiharla ilan ediliyor. Öyle anlaşılıyor ki, Chp’liler ‘başbuğ’ kelimesine kırkıncı yıldan bir hayli sonra düşman olmuşlardır!” (a.g.e.,sf.76).

CHP’NİN “DİNE KARŞI LÂ-DİNÎ VE LÂ-AHLÂKÎ KLÜPLER AÇMASI

“Kazım Karabekir, Halk Fırkası İzmir İdare Heyeti’nin 4.6. 1340 (1924) tarihli bir yazışmasını naklediyor. Bu metinde ‘Lâ-dinî’ ve ‘lâ-ahlâkî’ mahfel (kulüp) yapılacağı ifade edilmektedir. Karabekir bu uygulamayı şöyle yorumluyor: Yeni Anayasaya göre, devletin dini ‘İslâm’ olarak tescil edildiği halde Halk Partisi’nin Anayasaya aykırı olarak dine karşı kulüpler açması, kanuna ve mantığa uyar bir şey olmadığı, bu kulüplere lâ-dinî ve Lâ-ahlâkî denilmesi kamuoyunu ve halkı hiçe saymaktı” (a.g.e.,sf. 47).

Demek ki iktidar yüzü göremeyen Chp ettiğini buluyor, millete karşı zulme dönüştürdüğü Makyavelist tavrının cezasını çekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi