Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Biraz da halkın avukatı olsanız

Biraz da halkın avukatı olsanız

Sayın Baykal, pek güzel, pek ‘celil’, pek yerinde konuşuyorsunuz da, şu cübbenizi biraz da partinize ismini veren halk için giyseniz, gerçekten halkın partisi olmayı deneseniz.

Ergenekon örgütünün avukatı olduğunuzu söylediniz.

Şimdi de, kamunun 2.5 milyar dolarını iç etmek isteyen işadamın avukatlığına soyunuyorsunuz.

Ergenekoncular ne yapmışlardı Sayın Baykal?

Danıştay’a baskın düzenleyip görevi başında bir hakimi öldürmüşlerdi.

Darbe planları yapmışlardı.

Siyasi suikastler düzenlemişlerdi.

Orduyu darbeye kışkırtacak provokasyonlara kalkışmışlardı.

Mühimmat depolamışlardı.

Mesela, MKE yapımı bombaları bir evde istiflemişlerdi.

O bombaları ne yapacaklardı?

İşte, bildiğiniz gibi, bir kısmını sağda solda patlattılar...

Bir kısmını da ‘dost’ Cumhuriyet gazetesinin bahçesine bıraktılar.

Sizin de üyeleri arasında bulunduğunuz parlamentoya ve ‘seçilmiş’ hükümete karşı psikolojik savaşın tüm unsurlarını devreye soktular:

Mitingler, nümayişler, akıl almaz ‘linç gösterileri’ düzenlediler; ‘Ordu göreve’ yazılı pankartları açtılar... Adamlarınız da yürüdüler o pankartların altında...

Buyurmuşsunuz ki, ‘Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcı meslekten atıldı. İddianamenin hiçbir hukukî tutar tarafı olmadığı açık. İnsanlar tutuklandı gösterişli bir şekilde. Bir siyasi linç amacıyla yapılan düzenleme olduğu açıktı. Orada oydu. Burada (Ergenekon davasında) bu savcı ne olacak? Ergenekon davası ne olacak? Bunu bilmiyoruz.’

Biliyorsunuz Sayın Baykal...

Pek güzel biliyorsunuz.

Şemdinli olayında, provokatörler, bombalarıyla ‘suçüstü’ yakalanmışlardı.

Bağlantılar, bazı ‘iyi muvazzaf subaylar’la, bazı ‘iyi çocukları’ işaret ediyordu.

Bir iddianame hazırlandı.

Bu iddianameyi hazırlayan savcı, devlet adına terör yapan suçluları hakim karşısına çıkarmayı planlıyordu.

Suç belliydi.

Suçlu belliydi.

Suç aletleri tabir-i amiyane ile, ‘kabak gibi’ ortadaydı.

Gelgelelim Sayın Baykal, sizin ‘siyasi linç’ vehmettiğiniz olayda, suçlular değil, suçluları hakim karşısına çıkarmak isteyen savcı cezalandırıldı.

Sadece cezalandırılmakla kalmadı, avukatlık hakkı da elinden alındı.

Niçin bu savcının avukatlığını da üstlenmeyi düşünmediniz?

12 Eylül darbecileri hakkında iddianame hazırlayan savcı da aynı akıbete uğramıştı.

Bu savcının ismi Sacit Kayasu idi.

Niçin Ergenekoncuları savunurkenki celadetinizi Kayasu’dan da esirgediniz?

Kayasu, size de gadreden ve avukatlık yaparak hayatınızı kazanmak zorunda bırakan ‘cunta bakıyesi’ne ‘dokunmak’ istiyordu.

Dokundurtmadılar.

Önce kamu görevinden men ettiler, sonra avukatlık hakkını elinden aldılar.

Ergenekon’un avukatlığından, Aydın Doğan’ın avukatlığına hızlı bir geçiş yaptığınızı görüyoruz.

Bravo.

Darbeleri, andıçları, ‘e-muhtıra’ları, ‘y-muhtıra’ları zaten savunuyordunuz.

Biraz da halkı savunsanız... Halkın yanında yer alsanız. Fakir fukaranın sorunlarını dert edinseniz...

Kimbilir, bakarsınız partinize ‘iktidar yolu’ açılır.

Fena mı olur yani?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi