Belçika karşısında saha mazeret olamaz. Cillop gibi yemyeşil, pırıl pırıl bir saha. Rüzgar, müzgar da hikaye... Bu kez karşımızda Ermenistan gibi zayıf bir rakip de yok. Gençleşmiş bir Belçika bulacağız...

Fatih Terim hiçbir dönemde sakat futbolculara sığınarak mazeret beyan etmemiştir. Bu kez Aurelio’nun sakatlığını çok önemsiyor. Oynama ihtimali yüzde 10 diyor. Demek ki Aurelio’suz bir kadroyla sahada olacağız. Onsuz orta saha ne yapar bilemeyiz...

Ama ben bu kez Terim’in yerinde olsam Emre Belözoğlu’nun yanına Mehmet Topuz’u monte ederim. Mevlüt zaten performansı beklenildiği gibi olmadığının yanı sıra o da sakatmış. Alternatifi var Fatih’in elinde... Almanya Ligi’nde golcü unvanını halen koruyan Halil Altıntop veya Gökhan Ünal, Semih ile birlikte bu görevi paşalar gibi üstlenir, gol atan bile olurlar.

Böylesi maçları kendi seyircin önünde oynamak hem kolay, hem de zordur. Terim hoca stattaki kitlenin maç bitimine kadar çok sabırlı olmasını bekliyor. Sabredecektir mutlaka, iyi de destek vereceğine inanıyorum. Yeter ki biz Ermenistan karşısındaki futbolumuzu bu maçta tekrarlamayalım. Orada iyi oynamadık, kazandık. Ama her zaman iyi oynamadan kazanamazsınız. Bu maçta özellikle Emre Belözoğlu orta sahanın patronu olmak zorunda. Kaleci Volkan’ı çok önemsiyorum... Onun bireysel hatası yalnız onun ödemesi gereken fatura değil.

Kısacası Milli Takımımız, kendi futbolunu kabul ettirebilmesi için kazanma adına önde basarak, hücum ağırlıklı ve çoğalan takım olursa; biz bu maçı Semih, Halil veya Gökhan’ın atacağı gollerle; Tuncay’ı da araya sıkıştırarak kazanırız diyorum.