Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Erdogan Persona Non Grata İn Tehran

Erdogan Persona Non Grata İn Tehran

Son sıralarda İranlı yetkililer ile Suriye rejiminin başı karalama yarışında. Kimi karaladıkları malum. İranlı yetkililer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında ‘Recep Paşa’  kondurmasında bulunurken Beşşar Esat biraz daha gerçekçi bir benzetme ile birlikte ‘Recep Sultan’dan bahsetmektedir.  Kendileri uluhiyet makamına heveslendiklerinden saltanata iltifat etmemektedirler. Uluhiyet makamından kuşbakışı saltanat makamını, Erdoğan’dan esirgiyorlar! Buna kurt taksimatı denilir. Ya da Kur’an’daki ifadesiyle kısmeten dıyza İranlı Şiiler kendi imamları için Allah’ın katında yer ararken Suriye’de ise Şebbiha efendileri Esat için uluhiyet makamına heveslenirken Erdoğan’a fani makamları bile layık görmüyorlar.  Humeyni halkının fedakarlıkları üzerine kendisine birinci sınıf bir saltanat kurdu.  Laik Şah gitti yeni dini kisveli şah geldi.  Sadece sınıfları farklı. Birisi siyaseten şah idi diğeri ise ilmiye sınıfını da alet ederek kendisine mutlakiyetçi  bir dini rejim kurdu.  Alimlerin her açıdan Peygamberlerin varisi olduğu tezini işledi.  Bu benzetme üzerinden İran halkını iğfal ederek kendisine Alamut şeyhleri gibi la yüs’el bir rejim kurdu. Gökte gök sofrasında yer de yer sofrasında hazır ve nazır! Halbuki çuvalladığı, yanıldığı halefine bile malum oldu. Bu yüzden halefi Munzatari’yi görevinden almak zorunda kaldı. Zira Muntazari kendisinin pek de dengeli bir adam olmadığını keşfetmişti.  Yerde saltanat sofrasına kurulurken tabileri onun gökte melekut sofrasında oturduğunu zannediyorlardı.  Velayet-i fakih rejimi altında molla başı oldu size mollaşah!  Velayeti fakihi molla şah makamı için basamak yaptı.  Hasan Hanefi gibi daha ileri giderek ‘tanrıyı tahtından ettik yerine de biz geçtik’ diyebilirdi ( Hateru’n nezati’t tarihiye ala sevabiti’l İslam, Muhammed İmare, Mektebetü Vehbe, s: 19, Kahire). Arzuların sınırı yok.  

Çemkirmeyi adet edinen mollalarından birisi yine Türkiye’ye çemkirdi.  Molla Hüsran makamındaki Parlamentoda faaliyet gösteren Milli Güvenlik ve Dış politika Komisyonu Başkan Vekili Mansur Hakikatpur (tezviratpur vezninde) Erdoğan’ın nisanda yapacağı İran ziyaretine kafayı taktı ve Tahran’da istenmeyen adam olduğunu ilan etti. İran’ın açıklarını yüzüne vurduğu için istenmeyen adam haline geldi.  Bölgeyi işgal edin biz de sizin arkanızdayız mı deseydi?  Ali Abdullah Salih, Beşşar Esat veya Haydar Abbadi gibi mi hareket etseydi?  Kasım Süleymani’yi ülkemize başkomutan mı atasaydık?  Yine de size güvenmezler yerinize başkalarını ikame ederlerdi.  Hakikatpur adlı bu İranlı yetkili bu şartlarda Erdoğan’ın İran’ı ziyaretine izin verilemeyeceğini söylüyor.  Erdoğan yerine bende-i hümayunları olan Şirinlik Nureddin ile Baş Haydar’ı  ağırlayabilirler.  Orada siz size konuşma imkanı bulursunuz. Hakikatpur, Erdoğan’ndan sözlerini geri almasını ve ziyarete uygun yeni bir dil kullanmasını istiyor. İran’ın kutsi eşiğini başka türlü geçmek veya vize almak mümkün değil. Bundan ötesi tapınma makamı herhalde!  

İranlıların şöyle bir huyu var.  Muhammed Selim Avva’nın ifade ettiği gibi güçlendikçe takiyye prensibini bir kenara koyarak ağızlarındaki baklayı çıkartıyorlar. Bu da ayarlarını bozuyor. Sözgelimi bunu yapanlardan birisi Ali Yunusi oldu. Vakıa da onu doğruluyor.  Artık imparatorluk eşiğini geçtiklerini söylemiştir. Arap Doğusu ( El Maşrik el Arabi) İran çizmeleri altında inim inim inliyor.  Kuzeyde Putin yeni SSCB’yi ihya ediyor güneyde Batılıların yardımıyla İran İslam öncesi imparatorluk dönemine geri dönüyor. Peki! Türkiye’nin nesi eksik? Sünni dünyayı size mi bıraksın?  Siz imparatorluk hayalleri kuracaksınız bunu Türkiye’ye yasaklayacaksınız?  Sasaniler, Safeviler varsa Osmanlı da olacaktır. Bunu üreten karşıtı olacaktır.   Fakat paşa gönülleriyle ‘biz olalım, siz olmayın’ diyorlar. Güven patlaması nedeniyle ağızlarında bakla ıslanmıyor.   Osmanlılık, bizim için bir vazife olduğu kadar onun ötesinde bir onurdur.  Hakikatpur, Erdoğan’ın Osmanlı sultanlarına özendiğini,  yerlerine sulandığını ve göz diktiğini ileri sürüyor. Safevi hayalini sen kur ama bizim de Osmanlı hayalini kurmamıza müsade et!  Tarihte ve günümüzde bu kadar seviyesizliğe rastladınız mı? Recep Paşa diyerekten Erdoğan’a zımni olarak hakaret eden Hakikatpur bir de onu 130 bin kişilik Suriye halkının katlinden sorumlu tutuyor.  Kalanları da Esat’la biz öldürdük demek istiyor herhalde.  Ya da ötekileri insandan saymıyor!  Hakikatpur, Erdoğan’ın Tahran’a adım atabilmesi için yaptıklarına dair bölge ülkelerinden özür dilemesi gerektiğini savunuyor. Halkları da eski rejimlerden özür dilemeli ve müdahalesinden ötürü de İran’ı tebrik etmeli!

Hakikatpur yine mutat tezviratıyla birlikte Erdoğan dahil bölge liderlerinin Humeyni’den etkilendiklerini söylemektedir.  Esat, Maliki gibi katilleri kastediyor olmalı! Nasıl olsalar Haydar Hocanın mezhebindeler, atış serbest!  Haydar Hoca da kainatın kurtuluş reçetesinin ellerinde olduğunu ve Yunanistan’da SYRIZA partisinin bile kendilerini taklit ederek yükselişe geçtiğini ve iktidara geldiğini söylemektedir.  Hukikatpur ,Erdoğan’ın Tahran’da istenmeyen adam olduğunu söylemiştir (http://www.alquds.co.uk/?p=319714 ). Buna mukabil bizim de bölgede istenmeyen adamlar konusuna mütevazi bir listemiz olacak. Netanyahu ile birlikte Ali Hamaney ve onun bütün adamlarını, bölgesel kuyruklarını sayabiliriz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi