Halil Mert

Halil Mert

Türk Milleti Global Güçtür

Türk Milleti Global Güçtür

Necip Fazıl’ın “Gençliğe Hitabe”sindeki tarih özeti Osmanlı’nın Anadolu Türkü’nün aynasıdır. Ama bu tarihi sürece paralel olarak diğer İslam Toplulukları da gerilemiş ve işgale uğramıştır. “Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hâkimiyet... İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet... Üçüncüsü bir asır... Allah’ın, Kur'ân'ında 'belhüm adal-hayvandan aşağı' dediği cüce taklitçilere ve Batı Dünyasına esaret... Ya dördüncüsü?.... Son yarım asır! .. İşgâl Ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke mahkûmiyet...”

Anadolu’da bunlar olurken eş zamanlı olarak tüm İslam Coğrafyası da taassuba düşmüş, gerilemiş ve esir olmuştur. Elinize geçerse okumanızı öneririm. Abdurreşid İbrahim’in “Âlem-i İslam ve Japonya’da İnkişaf-ı İslamiyet” kitabını ve Adil Hikmet Bey’in “Asya’da Beş Türk” kitabını. Asya’daki Müslümanlar’ın ve tabii ki Türkler’in acınası sosyal ve İslami hayatlarını üzülerek ve içiniz kıyılarak okuyacaksınız.

Son yüzyılda Milletimiz ve Medeniyet Coğrafyamız önce Irk, din ve mezhep ekseninde parçalandı, bitmedi.. Devamında düşünce ve bakış farklılıkları oluşturarak iç kavgalar ve algı bozuklukları oluşturarak birbirimizle konuşamaz hale getirdiler..

Malum Anadolu’da kurtuluş çıkartılan üç temel eksenle arandı. Önce OSMANLICILIK söylemi ile ve Vatandaşlık ortak paydası ile gayrimüslim tebaanın dağılmaması için çareler arandı. Ancak yapılan reformlar ve verilen haklar önce Balkanlar’ı ayaklandırdı sonra İslam Asya ve Afrika topraklarımızı. Gayrimüslim tebaa gidince, Müslümanları kurtaralım düşüncesi ile Hilafet makamından da alınan güçle İSLAMCILIK, ÜMMETÇİLİKdiyebileceğimiz bir düşünce ortaya atıldı. Bu da İslam Coğrafyası’nı tutamayınca Millete hedef verildi. Dünya Türkleri’ni bir araya getirmeyi hedefleyen TURANCILIK…

Esasında her üç çözümde ecdadın geleneksel duruşu içinde vardı. Vatandaşlık geçmişte de değerliydi. Özünde Hak ve Özgürlükler vardı çünkü. Düşünün İstanbul’un fethinden önce “Bizans’ta kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmek isteyen” Ortadoks Papazlar vardı. Devlet güçlüydü, Avrupa’ya hâkimdi. Her şeyine özeniliyordu. Bir zamanlar Fransa’da gençler arasında Türk Şalvarı giymek, Türk kaması taşımak modaydı. Elbette İslamcıydı Osmanlı. Halife olması yetmez mi? Avrupa’lı korsanlara karşı Afrika’ya, Asya’ya askerler gönderiyordu, yardımlar gönderiyordu. Elbette Turancıydı. Ecdad topraklarındaki emirlikler ve devletlerin hükümdarları iktidara gelince Osmanlı Hükümdarına bağlılıklarını beyan eden yazılarını gönderirlerdi. Tüm Türk Hükümdarlıklarında zaten “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” vardı. Bu mefkûrenin birinci aşaması önce Müslüman Türkleri ve Müslümanları bir araya getirmek değil miydi? Erbakan Hocam bile D-8 diyerek İslam Birliği diyerek vefat etmedi mi? İslam Dünyası’nın en büyük coğrafyasında Müslüman Türkler ve Araplar yaşamıyor mu? Fiziki ve sosyal yapısına baktığınızda da Osmanlı Müslüman bir Türk ve Arap Devleti değil miydi?

Şimdi diyeceksiniz ki bunca şeyi niye anlattın? Bu günü doğru anlayalım diye elbette. Ülkeme bakın, İslamcılar Gazze, Filistin, Mısır demeye yönlendiriliyor. Turancılar Doğu Türkistan. Böyle bir aptallığın ve cehaletin 300 yıldır zebunuyuz. Biri çıkıp demiyor “Gazze de bizim, Filistin de, Kerkük’te bizim Erbil de. Mısır da bizim, Doğu Türkistan da.” Tolunoğulları’nı duydunuz mu? Ya Memlukluları? Hani tarihte ismi ilk Türkiye olan devlet. Arap tarihçiler “Ed-Devletü't-Türkiyye” diyor ya. Yani Türkiye Devleti. Müslüman Türk en az bin yıldır Asya, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar’ın her yerinde değil mi? Peki, ya Altınordu’nun, Babür Hanlığı’nın tebaası Müslümanlar ve Türk Toplulukları! Onlar neredeler şimdi?

Geçenlerde HDP’ne oy vermiş Erzurum’lu Kürt Kökenli arkadaşla konuşuyoruz. Diyorum ki;“Müslümanlar Anadolu’ya ilk kez Pasinler Savaşı ile girdi. Öncesinde Rum’lar ve Ermeniler vardı.” Cevap; “Bizde Ermenilik var zaten.” Irkçılık için Ermeni de olmayı kabul eden bir akıl tutulması. Türkler kendi hükümdarlıkları ve adları ile Anadolu’ya geldiklerinde Anadolu’da Müslüman Ahali yoktu. Ortadoğu’da ise, İslam Hükümdarlıkların tebaası çoğunluk Araplar sonra köle ve asker olarak gelen Türkler, Moğol zulmünden daha önce kaçan Türk Boyları ve Kürtler vardı. Bunların arasında da ırkçılık diye bir bela yoktu.

Osmanlı Hasta olup, mağlup edilince bölge paramparça edildi. Şimdi öncelikle Kürtçülere sonra BAAS’çı Araplara içtenlikle soruyorum, Kürt Erbil’i, Arap Bağdat’ı, Şam’ı, Trablus’u bağımsız ve bayındır tutmak için en çok ve en büyük fedakârlığı acaba Konya’lı, Ankara’lı, Trabzon’lu Türkler mi yapmıştır, yoksa Şırnak’lı, Hakkari’li Kürtler mi? Ya da Medine’li, Kahire’li, Riyad’lı Araplar mı? Devamla; acaba Müslüman Türk Milleti, eti, kanı, canı, teri, cesedinin, gözyaşının kaldığı bu Medeniyet Topraklarından vaz geçer mi? Lakayt ve ilgisiz kalır mı?

Yıkılışımıza paralel olarak Asya’daki ecdat ve Turan topraklarımız ise Ruslar, Çinler ve İngilizler arasında paylaşıldı. Bu gün Pakistan ve Hindistan’da dahi 100 milyon Türk’ten söz ediliyor. Koca Babür Hanlığı kiminle ayakta kaldı asırlarca zannediyorsunuz?

Bu günkü algı bozukluğuna gelince, sosyal medya her anlamda o kadar alçakça kullanılıyor ki! Bakıyorsunuz yuvalar oralardan yıkılıyor. Bakıyorsunuz her türlü yalan oralardan yayılıyor.

Şimdi Ortadoğu kan ağlıyor. Lakayt kalamayız. Doğu Türkistan da kan ağlıyor. Oraya da lakayt kalamayız. Bir yazı, “Doğu Türkistan Çin için batıya açılan kapıymış. ABD ve Japonya Çin için yumuşak karın olan bu bölgeyi ve insanını istismar ediyormuş. Hatta Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir tıpkı Fethullah Hoca gibi ABD’nde yaşıyormuş. Burada oyuna gelinmemeliymiş. Son dönemde Paralelciler Türk Devletini ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ı sıkıştırmak için sosyal medya aracılığı ile ülkemizi sıkıntıya sokmaya çalışıyorlarmış.” Hepsi kabul. Ancak hangi bölgede aynısını ya da benzerini yapmıyorlar ki? Bakın Kobani’ye PKK terör örgütüne sınırımızda devlet kurdurmaya çalışmıyorlar mı? İngiliz Basını ile paralel basın birlikte hareket etmiyor mu? PKK, HDP ve Paralel Medya devletimizi uluslar arası zeminde terörist ilan etmek için ne gerekiyorsa yapmıyorlar mı?

MİT tırlarına ve Halk Bankası’na yapılan operasyonu hatırlayın. Şimdi IŞİD militanlarının Türkiye’den geçtiği iddiasını ortaya atıyorlar.

Efendim Kobani’yi basan bir IŞİD Militanının cebinden Türk AFAD’ın verdiği kimlik çıkmış. Bu neyi kanıtlar? Adam bir dönem Türkiye’ye sığınmış. PKK Militanı da var aynı şekilde girip bir süre AFAD kamplarında kalan. Peki, alçak adamlar, bölgedeki Türkmen ve Arap Köylerini göçe zorlayan PYD/PKK Militanlarında da Türkiye Kimliği var, İngiliz, Alman, Amerikan Kimliği var. Aktütün Karakolumuzu basan PKK’lı gurubun içinde İsrail’li subaylar, Almanlar, Amerika, İngiliz, Yunan vatandaşları dahi yok muydu? Bu birçok şeyi ispatlıyor ama değil mi?

ÖZETLE; MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ, BÖLGENİN LİDER, İTİCİ VE YÖNLENDİRİCİ GÜCÜDÜR. Bu gün ABD’nde bile Yahudi ve Ermeni’den çok Türk ve Akraba topluluklar vardır. Avrupa’da aynı şekilde. Çin’de sadece Müslüman Türkler değil, Müslüman Çinler de vardır. Tüm Dünya Türkleri ki şu an itibari ile belki buna Macar Milliyetçilerini de ekleyebiliriz ve Müslümanlar, Müslüman Milletimizin potansiyel etki alanındadır, ilgi alanındadır. Devletin mevcut yöneticilerinin bir duruşu vardır. Doğru ya da yanlış. Ancak Milletlerin de yazılmamış ideolojileri vardır. Yönetici ve sistem koyucular bu ideoloji ile çatışırlarsa bir süre sonra tasfiye edilirler. Cumhuriyetin kurucu iradesi somut örnektir buna.

Bakın İngilizler’in bir ideolojisi vardır. Bunun için bin yıllık anayasaları, güneş batmayan imparatorlukları, sembolikte olsa yöneten ve saygı gören bir hanedanları ve krallıkları vardır. Adları da malum “Birleşik Krallık!” Biz yeni yüzyıllara daha fazla parçalanmadan, acılar yaşamadan, eriyip yok olmadan ulaşmak istiyorsak, tarihten, iman, edep ve terbiyemizden de güç alan, kaynağını İslam’ın emir ve prensiplerinden alan bir Milli Duruş ve tavır almak, bunu geliştirmek zorundayız.

Merhum Türkeş’in bir sözü vardı. “Dalından kopan yaprağın akıbetini esen rüzgâr belirler.” Medeniyet Köklerimizden üretilmeyen çözümler bizi zayıflatmakta ve güçsüz bırakmaktadır. Bizim Irkçılık gibi bir cehaletle sorunumuz olmamalı. Mezhepçilik gibi bir kavgamız olmamalı. Düşmanlarımız o kadar azametliler ki! Buna göre tehlikeyi görüp birbirine sokulan hayvan sürüleri kadar da kafamız çalışmaz ve çözüm üretemezsek birer birer yem olacağımız ve yutulacağımız aşikâr değil mi?

Ey Türkler, Araplar, Acemler ve Kürtler. Hepiniz İslamsınız, dolayısı ile kardeşsiniz. Daha da önemlisi birer birer ya da topluca hedeftesiniz. Ya birlik olacaksınız. Ya da eriyip yok olacaksınız. Bu gün çevremiz şunu bilmeli. Gerek medeniyet değerleri, gerek tarihi tecrübe, gerek sayısal çokluk, gerek yaşadığı coğrafya itibari ile Müslüman Türk Öncüdür. Bunu görmeli herkes. Tabii sorumluluk olarak en çok Türk Milleti bilmeli.

Hâsılı, Milli hedeflerimizi, birlik ve beraberliğimizi, yok paralel, yok hükümet, yok şu cu, yok bu cu diyerek harcamayınız. Bunların hepsi gelir geçer. Ebedi olan Allah’ımızın emirleri ve Müslümanların yarınlarıdır. Herkes gerek fert, gerek Millet olarak üzerine düşeni yapmalıdır. Yarını hedefleyerek bu gün programlanmalıdır. Sözüm öncelikle her Osmanlı Vatandaşı’nadır. Unutmayalım ki Müslüman Türk Milleti Tarihin her devrinde global güçtü, bu gün de öyledir. Tabii kullanabilene, birlik olup akl-ı selim hareket edebilene…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Halil Mert Arşivi