Halil Mert

Halil Mert

Lider, Liderlik ve Durum Değerlendirmesi

Lider, Liderlik ve Durum Değerlendirmesi

Kamu personeli için, vazife nedir? 

Kanun, yönetmelik, yönerge gibi yasal mevzuatta yapmamız (yapmamamız)  emredilen işlerin tamamına vazife diyoruz. Eğer amir iseniz kendi kurumsal vazifelerinizi astlarınızla yapmak, onların kendi görevlerini de yapmasını takip, kontrol ve teminden sorumlusunuz.

Bir konu daha var ki; vazife, durumdan çıkar. Bazen, öyle şeylerle karşılaşırsınız ki, emir beklemeksizin müdahale etmeniz gerekir.

Vazife ve görevleri en iyi şekilde yapmakla mesuldür kamu personeli.

Şanlı Ordumuzda bir komutan tanımı vardır. Komutan, birliğinin yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumludur. Kulluk da böyle değil midir? Yaptığınızdan da soracak Rabbim, yapmadığınızdan da…

Yine TSK’nde öğretilen birkaç düsturu hayatımıza da nakşetmişiz. Gencecik, 17-18 yaşında Harp Okulu talebesine, Harbiyeli’ye daha ilk gün şu söylenir. “Siz bu eve gelin geldiniz. Duvağınızla (üniformanızla) girdiniz. Kefeninizle çıkacaksınız.” Bu cümle, tıpkı “Her Türk asker doğar.” Cümlesi gibi, yıllardır bize sokulan faşist ordu vb. hakaretleri ile izah edilmemeli. Bu en az beşbin yıllık anane Milletimizde tıpkı “İ’lay-ı kelimetullah” gibi temel olmuş, “Devlet, ebed, müddet” ülküsü ile izah edilmelidir. Hatta “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!” hassasiyeti ile…

Bir de; “Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz!” dediler. Gencecik Harbiyeli iken.. Ayrıca dediler ki; “İtimat kontrole mani değildir.” Abdulhamid Han diyor ya; “Şüphe devleti ebedi, Milleti zinde tutar.”

Peki, Lider kim?

Lider, görevlerini en iyi şekilde ifa ettiği gibi, sorumluluk alanındaki insan, malzeme, araç, para, zaman, mekân gibi tüm faktörleri en verimli şekilde sevk idare eder. Hiçbirini israf ettirmez. Dünyada Millete ve kurumlarına, Mahkeme-i Kübra’da Allah’a hesap vereceğini bilir. Hz. Peygamberimiz (SAV), Hz. Ömer ve Hz. Ali bu manada timsaldirler. Hz. Ömer’in çöldeki kurt kıssası, devlet hizmetinde kullandığı mumla, şahsi işinde kullandığı mumu bile ayırması fevkalade örneklerdir.

Peki, yönetici ile liderin farkı nedir? Yönetici yukarıdaki işleri yapar. Lider, bu işleri yaparken ve hayatının zahiri her alanında; “Baka bakın, benim gibi yapın.” diyen adamdır. Hâsılı Liderlik, insanın karakterinde bile yer tutmuş, ya da tutması gereken bir hassasiyettir.

Dünyadaki Liderlik örneklerinden çok daha zordur Milletimizde Liderlik.. Biz, kafamızı kaldırdığımızda Lider kabul ettiğimiz insanı hep en önde görmek isteriz. Bu nedenle Dünya Harp Tarihi’nde Ordumuzun yaptığı savaşlara “Subay Savaşı” derler. Neden mi? Ordumuzun subay zayiatı dünyanın diğer ordularından çok fazladır. Eskiler, Milletimizi Deve kervanlarındaki develere benzetirlermiş. Kervanda develer en önde bir eşşek görmezlerse yürümezlermiş. Hatta Atalarsözüdür; “Deve büyüktür ama beşini bir eşek yeder. Eşek küçüktür ama dokuz deveyi yeder.”
 
Liderlik güçtür. Fedakârlık ister. Peki, tek başına fedakârlık yeter mi? Asla. Tarih fedakâr ama emir komuta zaafiyetine düşüp, takip, kontrol, koordinasyon ve nezaret görevini yapamadığından başarısız olan yöneticilerle doludur.

Liderlik, en yukarıdan, bir aile reisine, Mahalle Başkanına, İmar Müdürüne, Kaymakama, Karakol Komutanına kadar her seviyededir.

Arap Atasözü; “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.” der. 

Tüm bu sözlere baktığımızda devlet ricali, “Aldatıldım.” diyemez, İhanet yapacağını yapmış, müdahale edememişsin sonra da şikâyet ediyorsun. Daha da kötüsü, “Mağdurum” diyorsun. Demezler mi, “Ey devlet ricali, ihanet bunca kötülüğü yaparken sen ne yapıyordun? Senin askerin, polisin, istihbarat unsurların ne yapıyordu? Sıkça yaşanırsa bu tarz şeyler, o zaman devlet kurumlarının ve başındakilerin samimiyetleri sorgulanır, yetmez şahsiyeti sorgulanır, ailesi sorgulanır. Tam da bu noktada, dış güçler bunları kullanır, kendilerine müzahir iç dinamikleri harekete geçirir. Hâsılı tüm aksaklıklar, yönetim zafiyeti olarak dışa yansır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti…

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 Türk Devleti bile kendimizi anlatmaya yeter. Evet, devletimiz O büyük mazinin mirası ve birikimi üzerine kurulmuştur. 16 devlet değil, belki 116 devletin mirası var.
Geçmişimizle barışmalıyız. Geçmişin kardeş kavgalarını, mezhep, meşrep vb. çatışmalarını, devlet ve hükümdarlarımızın birbiri ile yaptığı savaşlardan ders almalıyız. Kendi değerler sistemimiz ile barışmalıyız. Bu değerleri birbiri ile çatıştırmamalıyız.

Emperyalizm fütursuzca saldırıyor. Bosna, Filistin, Arakan, Karabağ, D. Türkistan’da yaşananları hatırlayın. Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Sudan, Yemen.. İran potada, sonrasında Türkiye belki. Gezi Kalkışması, 15 Temmuz Süreci.. Düşünün!... 

Muhterem Cumhurbaşkanım…

En yakınınızdan başlayarak belki de yeniden yapılanma zamanı. Teşkilatlar, bürokrasi… Bürokrasi bir yana, AKPARTİ Teşkilatlarında bile ekip kuruluyor. Buna müsaade etmemelisiniz. İstanbul Örneğine bakınız. “Bakan müdahale etti.” deniyor. Buyrun! Emekler böyle zayii olamaz, olmamalı.. Teşkilatlara geçmişte Milletvekili gönderdiniz. Denetleme için. Gelenler Teşkilat başkan ve yöneticileri ile birlikte dinledi insanları.. Böyle doğru sonuçlar gelir mi size… 

Sayın Cumhurbaşkanım. Makam arabalarını kısıtlayın. Bu bile halk nezdinde çok mesafe kat ettirir. Atadığınız insanlar sizin yarınız kadar mütevazı, yarınız kadar çalışsa yeter. Çevrenizi kuşatanların varlığı artık herkesi rahatsız ediyor. Derebeyi gibi insanların size halktan doğru bilgilerin ulaştırmadığını düşünüyorlar. 

Aziz Milletim…

Son 300 yıldır sürekli çekiliyoruz. İlk kez emperyalizme karşı bizi uyandıran bir Liderimiz var. Etrafında Milletimizi, Medeniyet Coğrafyamızı ve hatta Ümmeti, Mazlum İnsanlığı bir araya getirmek için çok çalışmalıyız. İhanetin her türüne karşı uyanık, ferasetli ve dikkatli olmalıyız. 

Yerel Seçimlerde sayımlardan görünen kumpasçıların ihanete tam gaz devam ettikleri. Tedbir alması gereken adamlar dert yanıyor, şikâyet ediyor ve daha kötüsü mağdur pozlarında. Biz bu olumsuzlukları da görmeliyiz. Milletçe durumdan vazife çıkartıp, Cumhur İttifakı’nın siyasi zeminlerine, devletin idari kadrolarına sahip çıkmalıyız. Seçim sandığına giderken gösterdiğimiz duyarlılığı her zaman göstermeliyiz. Yeni dönemde, ne dini duygularımızın, ne Vatan Sevgimizin ne de Cumhurbaşkanımıza duyduğumuz muhabbetin istismar edilmesine müsaade etmemeliyiz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi