Servet Avcı

Servet Avcı

Kafes / Bir 12 Eylül Hikâyesi

Kafes / Bir 12 Eylül Hikâyesi

Film sektörü onlara karşı hep acımasız oldu... En kötü suratlar ve sıfatlarla resmedildiler... Verdikleri büyük mücadeleyi 'tarih' haklı çıkarmış ama 'talih' acımasız davranmıştı...

Evet, vatanları için vücudunu siper eden ülkücüler haklı çıkmıştı..."Komünizm dünyada yıkılacak" dediler, yıkıldı... "Esir Türk yurtları bağımsızlıklarına kavuşacak" dediler, büyük oranda gerçekleşti..."Üniter yapı tehlikede" dediler, yine haklı çıktılar...

Bütün bunlara rağmen, yakın geçmişi işleyen filmler ve dizilerde, ideolojik önyargılarla donanmış sektör yüzünden, hakları asla teslim edilmek şöyle dursun, Soğuk Savaş diliyle tekrar tekrar mahkûm edilmek istendiler...

Anti-Amerikancı, tam bağımsızlıkçı, yurtsever, sermayeye karşı halktan ve emekten yana idealist solcu gençler!.. Buna karşılık, cani ruhlu, zaman zaman rejimin kullandığı, iş birlikçi, rantçı, mafyacı ülkücüler!.. Yıllarca bıkmadan usanmadan işlenen haksız resim nakşedildi izleyicinin beynine... Oysa bu tutum doğru değildi ve 'sanat kaygısı'ndan ziyade 'ideolojik husûmet'ten besleniyordu...

***

Şimdi bu duvarları kıran bir film geliyor: Kafes... Lütfü Şehsuvaroğlu'nun aynı adlı romanından yola çıkıldı... Senaryo Bektaş Topaloğlu'na ait... Topaloğlu'nu, 28. İstanbul Film Festivali'nde en iyi senaryo ödülünü almış Uzak İhtimal'den, televizyon dizileri Kaderiminin Yazıldığı Gün'den, Reis'ten, Gönülçelen'den ve Sıla'dan da tanıyoruz... Yönetmenliğini Mahmut Kaptan'ın yapımcılığını Joy PrYasemin Nak'ın üstlendiği filmde başrolde İsmail Hacıoğlu, Nilay Duru, Şefik Onatoğlu, Fırat Şahingibi gibi çok bilinen isimler var...

"Bizim neden adam gibi filmimiz yok" diye yıllardır hayıflananların bu isyanını bastıracak, hakkı teslim eden çok iyi bir iş çıkmış Kafes'te... Dursun Önkuzu'nun şehit edilmesiyle başlayıp, Mamak işkencehanelerinden geçen ve Mustafa Pehlivanoğlu'nun idamı sonrasına kadar uzanan zaman kesiti, salt ideolojik mesaj verme amacıyla değil, insan hikâyeleriyle, aşkla, vatanseverlikle, kimi zaman ihanet, kimi zaman ölümüne dostluklarla örülmüş...

Film Ankara'da çekilirken iki kez seti ziyaret etmiştim... Film bittikten sonra stüdyoda izleme isteğimizi kırmadılar, tamamını izleme imkânımız oldu... Bizi şaşırtan ve filmi daha da ilginç kılan şuydu: Ne yapımcı milliyetçi hareketten geliyordu, ne oyuncular, ne yazı ekibi, ne de teknik ekip... İkinci üçüncü derece rollerde yer alan birkaç kişi dışında hayatı boyunca ülkücülerle teması olan kimse yoktu... Çoğu, içinde yer aldıkları Kafes filmiyle tanımaya başladılar ülkücüleri... Şimdiye kadar kendilerine anlatılan 'kurgu ülkücü' ile 'gerçek' arasındaki farkı gördüler...

***

Kafes'in 29 Eylül'de galası yapılacak... Davetliyiz ama gider miyiz bilmiyorum... Çünkü o filmi başkalarının yanında ikinci defa seyredecek kadar duygusal metanetim yok... İnsan mahcup oluyor!.. Zaten filmin müziklerini yapan Volkan Sönmez mahcup olmamız için elinden geleni esirgememiş, müthiş iş çıkarmış...

Ülkücüler bugüne kadar kendileri ve uğruna binlerce arkadaşlarını toprağa verdikleri dâvâlarını ne medyada, ne sanat dünyasında hakkıyla anlatabildiler... Hep ülkelerini önceledikleri hâlde, haksız ithamlara maruz kaldılar... Başka bayrakları kendi ülkelerinin bayraklarına tercih edenler baş tacı yapılırken, onlar öz yurtlarında garip kaldılar; siyasette, sanatta, ticarette, medyada...

Diliyoruz, ciddi maliyetle ortaya çıkan film milat olur ve bundan sonraki projelere de cesaret verir, önünü açar... Kafes, sadece ülkücülerin izleyeceği, siyasî mesajlarla dolu bir film değil, başka siyasî görüşte olanların da, hatta siyasetle ilgisi olmayanların da ilgi gösterebileceği, ideolojik saldırganlık taşımayan bir film... Ayrıca vizyona giriş tarihinin seçim öncesine denk gelmesi, ihtiyaç duyulan motivasyon anlamında oldukça işe yarayacak gibi duruyor... İnsanların aileleriyle gidebilecekleri, çocuklarına gururla izletebilecekleri ve gidenlerin milliyetçi hareket için yeniden şevk kazanacakları bir ortam söz konusu...

"Câni ruhlu, zaman zaman rejimin kullandığı, iş birlikçi, rantçı, mafyacı ülkücüler" şeklindeki Marksist kurgu ürünü ülkücülüğün yerine, Fırat yüzlü, hayatlarını Hakk'a adamış, vatansever ve aşkı da, vefayı da, sadakati de bilen ülkücülerin filmi olmuş Kafes... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Servet Avcı Arşivi