D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Öze Dönmek İyidir!

Öze Dönmek İyidir!

Tabiî “öz” hakkında kafa     karışıklığı yoksa... Türkiye’nin son seçimlerde de en çok oyu olan partisinden, 2002’den beri girdiği bütün seçimleri kazanan, son seçimi kaybetmemekle beraber tek başına iktidar olamayan partiden söz ediyoruz. 28 Şubat sonrası kapatılan Fazilet Partisi’nin dönüştürülmüş hali, bu partinin esası. Tam mânasıyla Refah-Selâmet zemininde değil, kendine yeni bir çerçeve çizmiş, Turgut Özal’ın ANAP tecrübesinden yararlanmış, geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemiş bir siyasî akım bu. 

Fazilet’in yenilikçileri ilk seçimde iktidarı alabilecek bir parti oluşturduklarını düşünüyorlar mıydı? Bunu bilmiyoruz, fakat ilk seçimde hem de yüzde otuzlarda oy alarak güçlü bir çoğunluk elde edeceklerini tahmin etmiyorlardı her halde. Bu başlangıç Türkiye’nin yeni bir yönetim anlayışı ile tanışması demekti. 

O günden bugüne 13 sene geçti. 13 senede köprülerin altından sular çok ve hızlı aktı. Buna rağmen AK Parti seçmen desteğini belli bir seviyenin üstünde tuttu, içeride ciddi ihtilaflar çıkmadı. İktidar yıpranması her şeye rağmen çok etkileyici sonuçlar doğurmadı. Demokrat Parti için sınanması mümkün olmadı, ama ne Adalet Partisi, ne ANAP bu kadar uzun süre seçmen desteğine sahip olamamıştı. 

AK Parti’nin yüzde yedi civarında oy kaybettiğini daha önceki seçime bakarak söyleyebiliriz. Eğer yeni bir partinin barajı aşması durumu ile karşı karşıya kalınmasa idi, muhalefet partilerinde ciddi bir oy artışı olmadığı için, muhtemelen yeni bir seçim zaferi kutlanacaktı. Belki de böyle olmaması iyi oldu. Seçimlerde oy kaybı konu üzerinde düşünme mecburiyeti doğurdu. Yani, “muhasebe” bir iç hesaplaşma... 

Parti’nin konuyla ilgili araştırmalar, anketler yaptırdığı biliniyor. Tabiî ki birçok etken var ve bunların hepsinin sonuçta belli ölçüde payı olduğu tahmin edilebilir. Burada iktidar yozlaşması, liyakatin arka plana itilmesi, eğitim ve kültür siyasetlerinin yetersizliği (veya yokluğu), gençliğe yönelik yaklaşımların sadece seçme ve seçilme yaşı ile sınırlı kalması, çözüm sürecindeki gevşekliğin doğurduğu şehirlerde silahlı örgüt yapılanması, dış siyasetteki başarılı çıkışın sürdürülememesi, yolsuzlukla mücadelede yetersiz kalınması... vs. vs. 

“Öze dönüş”, fabrika ayarlarına dönüş müdür? Öze dönüşün yeni bir kavram olan ve hiçbir genel Türkçe sözlükte henüz yer almayan “fabrika ayarlarına dönüş”le aynı olmadığına söyleyebiliriz. Fabrika ayarları sabittir, imalat sırasında cihaza yüklenen ayarlardır. Bunun sosyal alanda karşılığı olamaz. Buna rağmen, başlangıçtaki o ideal ve idealist günlere dönmek, o zamanın düşüncesi ve heyecanlarını tekrar hâkim kılmak sözkonusu olabilir. Burada belli ölçüde fabrika ayarına dönüş veya formatlama işlemine benzerlik bulunabilir Çünkü özden uzaklaşmak, yanlış uygulamalardan kaynaklandığı gibi, virüslerin meydana getirdiği tahribattan da neşet edebilir. 

AK Parti, uzun sayılabilebecek iktidar döneminde belli ölçüde yıprandı. Biz bu konudaki eleştirilerimizi gerektiğinde kamuoyu ile paylaşanlardanız. Bu yıpranmanın ciddi bir özeleştiri gerektirdiği ortada... Fakat şu sıralar bunu yapacak zaman da yok, çünkü seçim kapıda. Fakat sonuçta etkili olan hatalar, sistemi rayından çıkaran uygulamalar ve nihayet güçlü olmanın verdiği kibir ile bu seçim kampanyasında yüzleşilebilir. Öyle sanyoruz ki, parti yönetimi seçim sonrasında öze dönüşü daha fazla tartışacak ve sancılı da olsa uygulamaya çalışacak. 

Öze dönüş hemen:

Nihayet ulaşılabilir, konuşulabilir, muhatab olunabilir... bir Kültür Bakanımız oldu! Öyle bakanlarla, devletlilerle yüz göz olmak gibi bir alışkanlığımız yok, elhamdülillah. Fakat 1970’lerden beri kendi alanımızla ilgili yöneticilere, bakanlara ulaşma konusunda bir sıkıntımız olmazdı. İlk defa AK Parti döneminde böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. Bir zamanlar ekmeğimizi ve dertlerimizi paylaştığımız dostlarımız koltukla tanıştıktan sonra yanlarına varılmaz hale geldi. Seçim dönemi bakanı olmasına rağmen Yalçın Topçu, oturduğu koltuğun hakkını veriyor. Kendisine ulaşılabiliyor, konuşulabiliyor. Kabineye piyangodan girmiş fakat devlet düşmanlığı mantığını sürdüren bakanlara karşı tavrını açıkça ortaya koyuyor. Bu net tavrıyla kamuoyunun ilgi ve desteğini kazandığını görebiliyoruz. 

Yalçın Topçu, AK Parti’den aday olabilirdi, öyle sanıyoruz ki, bunu ahlâkî bulmadığı için teşebbüs etmedi. AK Parti’nin ikinci Türkeş transferinin öze dönüşle bağdaşmayan siyasî bir tavır olduğunu söylemek durumundayız. Keşke tercih şimdiki kültür bakanından yana olsa idi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi