Halil Mert

Halil Mert

DÜŞMANIN EN KALLEŞ SİLAHI: T-E-R-Ö-R

DÜŞMANIN EN KALLEŞ SİLAHI: T-E-R-Ö-R

Başkentimizde, ülkemizin merkezinde yüze yakın insanımız paramparça katledildi. Katiller maktulün cenazesine herkesten önce giderlermiş. Ülkemizde ve Medeniyet Coğrafyamızda terörü doğuran, besleyen ve büyüten dış güçler herkesten önce baş sağlığı dilediler.

Suriye, PKK, PYD ve Ortadoğu’da İngiltere, ABD, Rusya, Almanya ve Fransa anlaştılar. Biliniz. Rus uçakları sınırlarımızı taciz ederken NATO patriyotlarını çekiyor. Düşünsenize.

Rusya ve İran destekli Suriye rejimi ile, ABD ve Batı destekli PYD ve İngiliz destekli IŞİD hep beraber ÖSO ve Türkmenlere saldırdılar Halep’te..

Ülkemin Başkentinde ise bizim insanlarımızı katlettiler. Acımadan kıydılar canlarımıza.

PKK ve HDP’yi aklamak için planlanan mitingde, onları mazlumlaştırmak için başka taşeron örgütlerini IŞİD’i kullanıyorlar. Toplumda netleşen PKK terörünün bıraktığı kötü intibahı silmek, PKK’nın emrinde hareket eden HDP’nin seçim öncesi itibarını iade etmek.. Operasyonlarının Medya desteği zaten var. Plan harika..

Şimdi de bunların en adi ve alçakça kullandıkları maşaları olan terör örgütlerini ve terörü tanıyalım. Başbakanımız isimlerini söyledi zaten. Bu büyüklükte bir organizasyonu hangi terör örgütleri becerebilir diye..

PKK, PYD.. İngiltere, İsrail, ABD ve son süreçte Almanya ve İran destekli.

IŞİD. Birinci sınıf bir İngiltere Operasyonu.

DHKPC, MLKP, TİKKO. Alman istihbaratının emri ve kontrolündeler. Düşünün bu örgütlerin kaçakları nerede yaşar? Almanya ve mihveri olan Avusturya ve Belçika’da değil mi?

Peki, terör nedir? Terör bir yıldırma hareketidir. Terör psikolojik savaşın etkileme sanatıdır. Terör, toplumlara yön vermede önemli bir silahtır.

Psikolojik savaş tekniği olarak terörizm, toplumları etki altına alarak istediği doğrultuda yönlendirmeyi amaçlar. Yaptığı eylemler ile topluma korku, telaş ve güvensizlik yaymayı amaçlamaktadır. Yarattığı bu ortamda terör toplumu belli bir yöne sürüklemektedir. Eylemleri ile terörizm, toplumların içerisinde bulunan farklılıkları negatif anlamda geliştirirken, ayrılıkları ve tahammülsüzlükleri körüklemiştir. TERÖRİZM İLE PSİKOLOJİK SAVAŞ BİRBİRİNİ TAMAMLAR NİTELİKTE İKİ UNSURDUR. Terörizm topluma korku getirirken, psikolojik harp teknikleri bu korkuları sürekli hale getirmektedir. Terör, korkunun dışında, şiddet ve nefret duygularını da kitlelere yaymaktadır. Aynı anda iki etki oluşturan terörizm, toplumları birbirinden koparan en etkili kavram olmuştur. Uluslar arası emperyal sistemin devamını sağlamak için gerekli olan korkuyu terör yaratmaktadır. Ayrıca dünyada oluşturulan kan emici sistem içerisinde kaos ortamından beslenen unsurlar da terörün şiddetini desteklemektedirler. Soros’un turuncu devrimlerine de dikkatinizi çekiyorum.

Terör eski fakat kendisini en iyi şekilde güncelleyebilen bir kavramdır. Toplum kontrolünde en etkili olan unsurdur. Aynı anda insanların hem duygularına hem de zihinlerine etki ederek onları kontrol altına almayı başarır. Algı operasyonu için en etkili yöntemdir terör. Bu noktadan sonra terörizm misyonunu psikolojik savaşa teslim etmektedir. Eylemlerin etki ve sonuçlarını yönlendirebilmek için medya ve siyaseti devreye sokarlar. Tam da bu aşamada dünyaya, medyaya ve siyasi demeçlere bakın. Kimin ne yapmak istediğini ve terörle nasıl bir ilişkisi olduğunu daha doğru görürsünüz.

Değişen dünya dengeleri ve uluslararası ilişkilerdeki farklılaşmalar sonucunda, sıcak savaşlar, yerini soğuk savaş metotlarına bırakmıştır. Soğuk savaşın gereği olarak ortaya çıkan psikolojik savaş türü ve bu savaşın vazgeçilmez unsuru DÜŞÜK YOĞUNLUKTAKİ ÇATIŞMALAR (LOW INDENSİTY CONFLİCT), terör kavramını da beraberinde getirmiştir. Terör Örgütleri aracılığı ile ülkeler düşman devletle dolaylı olarak savaşırlar aslında.

Terörizmin temel amacı, bir davaya veya siyasal anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir. Bu “dikkat çekme”  şiddet eylemleri neticesinde toplumda oluşturulan korku ve dehşet havası ile sağlanmaktadır. Siyasal ve ekonomik isteklerini meşru olmayan yollarla elde etmektir. Terör, iktidarı yıldırmak ve halkı korkutmayı amaçlar. Terörün amaç ve stratejisi zamanla teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik ve sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır. Sağladığı bu büyük miktardaki finans kaynakları ile dar bölge sınırlarını aşarak sınırlar ve kıtalararası boyut kazanmıştır.

Bazı oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, emperyalist dünya sömürdüğü ve ya zayıflatmak istediği hedef/hasım ülkeleri BÖL, PARÇALA, YÖNET veya KENDİ ÇIKARLARINA ZARAR VEREMEYECEK AZAMİ LİMİTLER ARASINDA TUT ilkesinden hareket ederek, farklı dini-ırkı-etnik unsurları, sosyo-ekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamış ve var olar terör örgütlerine bu şekilde katkıda bulunarak amaçları doğrultusunda taşeronluk görevi yüklemişlerdir.

Terörizmin ortaya çıkmasında birçok sebep sayılabilir. Bunların başlıcaları ise şunlardır: Ekonomik güçlük ve eşitsizlikler, Eğitim eksikliği veya noksanlığı, Çevrenin kötü tesiri, Hükümetteki zaaf, iktidar yetersizliği, Aile ve okuldaki otorite eksikliği, Dış tesirler. Dış tesirler günümüzde Ortadoğu’da terörün ana sebebidir. 1200 yıldır kavgasız yaşamış Medeniyet Coğrafyamız Birinci Dünya Savaşı’nın çıkışı, oluş ve sonucu süreçlerinde allak bullak edilmiştir. Yağmalanmaya ve parçalanmaya devam etmektedir. Bunun içinde topraklarımızda bizi birbirimize vurduruyorlar.

Terörizm ihtiyaç duyduğu maddi kaynaklara daha çok yasadışı faaliyetleri ve dış yardımlar ile ulaşır. Bu gelir kaynakları şu şekilde özetlenebilir: Dış yardımlar ki bunları sadece para desteği olarak görmeyin. Silah desteği, eğitim desteği, mekan ve alan tahsisi, siyasal destek, medya desteği, danışmanlık desteği, personel ve militan desteği, istihbarat desteği, teknoloji desteği.. Uyuşturucu ticareti, İnsan ve diğer kaçakçılık türleri, Haraçlar, Büyük çaplı soygunlar, Zorunlu ve gönüllü bağışlar..

 

Günümüzde terörün en başta geleni ise Devlet destekli terör olup bunlar da; Doğrudan Destek, Dolaylı Destek, Düşmana Destek, Pasif Destek, Ev Sahibi Ülke Desteği.

Şimdi, Lozan’la bize dayatılanların arkasında İngiltere olduğunu biliyoruz artık. Madde planında özgür, mana planında esir olan Anadolu’da elbette sisteme itirazlar çıkacaktı. Bu zaten maksatlı böyle planlandı ve dayatıldı. Musul, Kerkük Bölgelerinde İngilizler ahaliyi (tamamı Müslüman, Türk, Kürt, Arap, Şii, Sünni) referandum oylama ehliyetleri yok, aşağı, cahil toplumlar diye Lozan’daki imzasını yerine getirmezken, Anadolu’da radikal laik Türkiye Cumhuriyeti’nin baskıları, yeni bir Türk yaratmak için İstiklal Mahkemeleri aracılığı ve faili meçhul cinayetlerle yaptıkları farklı aksi sedalara sebep olmuştur.

Şeyh Sait Olayları ve Dersim bunun sonucudur. Akabinde 12 Eylül 1980 darbesine gelinen süreçler. Birinci Dünya Savaşı’nın HASTA ADAM’ı paylaşma kavgası devam etmiştir. Bunun içinde terör çok etkin bir şekilde ülkemizde oluşturulmuş, desteklenmiş ve yönetilmiştir.

Türkiye son atakları ile hedef ülke yerine düşman ülke olmuştur. Öncesinde terör ile TÜSİAD vb. işbirlikçi kuruluşlarla ekonomisi ve sosyal hayatı kontrol altında tutulurken, KENDİ ÇIKARLARINA ZARAR VEREMEYECEK AZAMİ LİMİTLER ARASINDA TUT ilkesi ile sürekli parya iken, şimdi yerli silah sanayi, kalkınma, yerli üretime dönüş, bölgesinde etkinleşen dış politika atakları ile artık yağmalanamayacağından evet, güdülmesi imkânsız hale geldiğinden hedef ülke yerine düşman ülkedir. Kim için? Bize Sevr’i dayatanlar için.

Peki, Türkiye kendi ülkesinde teröre çanak tutan ülkelere karşı nasıl bir yöntem izlemelidir? Bu ülkeler kimlerdir?

Birincisi; İngiltere olup küresel sermaye buradadır. Geçmişin düşmanımız Haçlı Hanedan, aile ve derebeyliklerinin tamamına yakını ile kraliyet ailesi akrabadır. Dünyada ABD kast edilip “Coni go home!” tabirlerine bakmayın. ABD’li Coni, maşa ve jandarmadır. İslam Ülkelerindeki Siyonizme küfürler ilginç değil mi? Oysa siyonizmi yapılandıran da İsrail’i kuranda İngiltere’dir. İngiltere’nin sömürdüğü ülkelerin tamamı İslam Ülkeleridir. Dikkat edin, İslamcı addedilen terör guruplarının hiç İngiltere’de eylem yaptığını duyuyor musunuz? İngiliz vatandaşı bu ülkelerden İngiltere’de yaşayan Müslümanlar vardır. Türkiye bunlardan terör gurupları pekâlâ oluşturabilecek potansiyele sahiptir. Nasıl İngiltere, ABD radikal İslamcı, diyalogçu İslamcı guruplar oluşturup İslam Âleminin itikadını bile bozuyorsa Türkiye de benzerlerini yapabilir. Fransa aynı durumdadır. Hatta Fransa’da yaşayan o kadar çok Kuzey Afrika’lı Barbaros Hayreddin’lerin evlatları var ki! Şeyh Sunusi’lerin Evlatları..

İçimize Alisiz Alevilik, TİKKO, DHKPC vb. terör örgütlerini sokan Almanya.. Üç milyona yakın sadece Türk Vatandaşı var. Balkan ve diğer İslam Ülkelerinden Müslümanlarla en az beş milyon insan. Türkiye’de Almanya gibi, gazeteci, turist vb. kılıklı bir sürü adamı da ayrıca Almanya’ya ve ya diğer düşmanlık yapan ülkelere sokamaz mı?

Rusya. Ülkesinde 50-60 milyon Türk yaşıyor. Çoğu da Müslüman. Bir de Akraba topluluklarımız var. Çar Putin’in bile Çuvaş Türk’ü olduğu söyleniyor. Peki, bu insanlara Türkiye ulaşamaz mı?

İran… Şii’likle bir şekilde 35 milyon Azeri’yi tuttu. Azeri, Ermeni Savaşı’nda Ermenistan’a sağladığı destek unutuldu mu zannediyorsunuz? Ayrıca, Sünni Türkmenler ve Kürtler de cabası. Kendi açıkta ama ülkemizle hep uğraştı. Ya aynısını Türkiye İran’a yaparsa..

ABD. Ülkesinde İslamofobi hızla artarken ya birileri de ABD’ndeki Müslümanları örgütlerse?

 

Gelelim Evanjelizmi de arkasına alıp hızla dünyayı yönetmeye doğru giden Siyonizm’e.. Siz değil misiniz Hz. Musa’ya inen Eski Ahid (Tevrat)’i bozan? Siz değil misiniz Hz. İsa ve havarilerine işkence edip Roma’ya satan? Eski Papa sizin farkınızdaydı biliyorsunuz? Peki, Türkiye teslisi reddedip, tevhidi kabul eden Yahudi Düşmanı Ortodoks ya da Katolik bir Hıristiyan mezhebi oluşturamaz mı? Düşünün bakalım? Hıristiyanlığı kanımca aslına en uygun yaşayanlar Hatay ve Mardin’de yaşıyorlar. Türkiye’nin etkisi altında olan birçok Hıristiyan gurup var. Bunları sizin bağrımıza soktuğunuz terörize edilmiş ya da diyalogçu İslamcılara karşılık olarak kullanamaz mı?

MİT ve Diyanet bu konularda birlikte çalışamaz mı? Tıpkı Batılı İstihbarat servisleri ile Vatikan’ın birlikte çalıştığı gibi.

 

Evet, Sevgili Türkiye Halkı, “Düşmanın silahı ile silahlanın.” diyor Gülümüz SAV. Düşman terörü ülkemizde doğuruyor, sokuyor, yaşatıyor, destekliyor, eğitiyor, silah veriyor. En önemli harp prensiplerinden biridir “EN İYİ SAVUNMA TAARRUZDUR.” Türkiye büyük devletlerin yaptığı gibi, ateşi, kanı, silahı ve gözyaşını ülke sınırlarının dışına çıkartmalıdır. Ülkemiz ve medeniyet coğrafyamız emperyalistlerin ve onların köpeği, maşası olmuş terör örgütlerinin kavga ve iğfal sahası olmaktan kurtarılmalıdır. Bunun için önce Milli Birlik ve Mutabakat şarttır.

Düşünün 40-50 yıl önce ülkemiz bu kadar güçlü ve etkin miydi? Hayır! Ama Milli Bilinç düzeyimiz, Vatana, Millete ve Devletimize bağlılığımız, dinimize hürmetimiz çok daha fazlaydı. Şimdi çok şey biliyoruz ama yaşamıyoruz ki? Evet, Ey Anadolum. Dirilme vakti, birlik vakti.. Eğer bunu yapamazsan ülken de, geleceğin de, İmanın da, namusun da paramparamça edilecek. Düşmanlarının gözü sadece toprağında mı zannediyorsun? O seni yok etme derdinde..

Gün, Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’si, Sünni’si ile solcusu, sağcısı ile bir olma günüdür. Siyasiler artık Milli olmayan tüm unsurlara karşı ortak tavır almalıdır. Millilik, solculuk, sağcılık, tarikat ehli vb. olmakla olmaz. Millilik, bu toprağa, bağrı yanık Kahraman Milletimize ve insanımıza, yurdumuza ve devletimize bağlılıkla olur. Devlet başka, sistem başka. Sisteme kızıp, devlete düşman olunmaz. Artık sevme günüdür, kenetlenme ve tek yürek olma günüdür.

Terör bitmeyecek. Emniyet bundan sonra sansasyonel yeni eylemlere ve işlenebilecek siyasi cinayetlere hazır olmalıdır. Miadı dolan siyasileri hedefe koyup yeni algı operasyonları yapılabilir. Dikkat, dikkat, dikkat.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi