Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Batı’nın Laik Yeniçerileri

Batı’nın Laik Yeniçerileri

Memlüklü ordusu’ ve ‘yeniçeri’ deyimi, kavramı bazı zamanlar olumsuz veya başıbozuk asker tayfası için kullanılmıştır. Mesela, ‘hoşafın yağı kesildi’ deyimi onların serkeşliklerinin nereye vardığını ifade için kullanılmıştır. Şimdi bölgedeki Kürtler Batı’nın ideolojik yeniçerileri olarak ulusalcılık dalgasına binmiş gidiyorlar. 

Kürtlerin IŞİD ile alakalı olarak iki maksatları veya takıntıları var. IŞİD üzerinden ideolojik düşman olarak gördükleri ve nefret ettikleri İslam’dan ve İslamcılardan intikam almak. IŞİD bahanesi altında veya üzerinden ideolojik dürtülerini tatmin ediyorlar: Hem ideolojik hem de siyasi olarak durumdan vazife çıkartıyorlar. 

IŞİD üzerinden hem ideolojik kazanım ve yayılma hem de siyasi yayılma imkanı elde ediyorlar. Kendilerini dünyaya böyle pazarlıyorlar. İdeolojik savaş ajanları olarak kapışılıyorlar. İslam ümmetinin bütün düşmanları onların dostluğunu kazanmaya can atıyor! Önce İsrail var idi. 

Yanına ABD eklendi ve şimdi de Rusya sıraya girdi. Bunlar Kürtlerin kerametinden mi yoksa yeni Skyes- Picot ve Sazanov sürecinde işlevselliklerinden mi? Daha önce bir benzeri süreci Molla Mustafa denemişti. Şimdi PYD-PKK ekseninde bir kez daha yaşıyoruz. Maalesef Kürtler ulusalcı anlayışa kapıldıklarından dolayı Şii İran toplumu ile birlikte ve ayı dalga boyunda bölgenin en seküler toplumu haline geldiler. Bu sekülerizm aşısını da Kürtlere, Talabani ile birlikte Apo hareketi veya PKK vurmuştur. PYD üzerinden Suriye’ye de yayılmıştır. Şimdi Salih Müslim gibiler laiklik adına bizi bile ahkam kesiyor, yordam gösteriyor ve siyasi ve ideolojik olarak vaftiz etmek istiyorlar. Boynuz kulağı geçmiş! Şunu söylemek zorundayız: Ulusalcılık dinsizlik köprüsüdür. Geçmişte de böyle olmuş günümüzde de böyle olmaktadır.

***

Mişel Eflak’tan evvel Arap ulusalcılığının teorisyeni Sati el Husri, ulusalcılığın veya milliyetçiliğin 19’uncu yüzyılda Avrupa’da kabardığını ve keskinleştiğini söyler. Ulusalcılık imparatorlukların tuz buz olmasıyla ve ulus devlet formülüyle birlikte büyüme trendine girmiştir. 19 yüzyılda ulusalcılık Avrupa’yı kasıp kavurmuştur. 20’nci yüzyılda ise Latin Amerika ve Afrika’da etkili olmuştur. 20’nci yüzyılın sonlarında ve 21’nci yüzyılda ise Şii uyanışına (Veli Nasr’ın ifadesiyle ve Humeyni sayesinde) paralel olarak ‘ulusalcı bir Kürt uyanışı’ yaşanmıştır. 

Bu ‘uyanış’ aslında yerleşik değerlere bir başkaldırıdır. Eksiği ve gediğiyle İmparatorluk bakiyesi olan tuğla tuğla Türkiye’yi de sökmek istiyorlar. Arnavut uyanışı veya Arap uyanışı gibi tahribattan başka hiçbir işe yaramamıştır. Boşnaklar dini en geniş sınırlarında yaşıyor ve anlıyordu. 

Bundan dolayı geniş meşrepli olarak nitelendiriliyorlardı. Ama referansları İslam’dı, dindışı veya ırkçı değillerdi. Arnavutlar ise tersi bir yola sapmışlar ve tutturmuşlardır. Bu akım İbrahim Temo, Ahmet Zogo gibilerini doğurmuş bu yönüyle Enver Hoca’nın selefi olmuşlardır. Ahmet Zogo Osmanlı’nın yıkılmasından sonra yeni bir İskender Bey olmuştur. Arnavutlar ulusalcılık üzerinden laikliğe kapılmışlar bu da İslam alemiyle köprüleri atmalarına neden olmuştur. Arnavutlarla Kürtler arasında çok yönlü bir benzerlik vardır. Sosyolojik olarak başkalarıyla fazla kaynaşmazlar. Bu ise ulusalcı yönlerini keskinleştirir.

***

  Osmanlı’nın son dönemi İbrahim Temo gibi Arnavut ulusalcıların zuhuruna sahne olmuştur. Kürtler içinde Apo da böyle sivrilmiştir. İbrahim Temo dağa çıkmış, Osmanlı’ya isyan etmiştir ve dolayısıyla Osmanlı Balkanları kaybetmiş ve Arnavutlar da ezilmiştir. Bugün Kürtler aynı yoldan gidiyorlar.  İslam’ın etkisi altından çıkmışlar başka fikirleri ve inançlara yelken açmışlardır. Sözgelimi aralarında Hıristiyanlar azınlık olsa bile etkili hale gelmiştir. Kürtlerin Yezidilerle veya Zerdüştlerle köprü kurması gibi onlar da Bektaşiliğe ehemmiyet vermişler ve İslam’dan uzaklaştıkça bu gayri müteşerri eğilim güçlenmiştir. Bir zamanlar Kral Faruk döneminde Mısır’da ve Cumhuriyet döneminde Arnavutluk’ta Bektaşilerin etkisi çaplarının ötesine geçmiştir. 

Bu ulusalcı süreçte Arnavut aydınlar arasında kripto Hıristiyanlar türemiştir. Romancı İsmail Kadare fikren ve zihnen iğdiş olan veya vaftiz olan aydınlar arasındadır. İbrahim Rugova gibiler kripto Hıristiyan haline gelmişlerdir. 

Bugün de birilerinin adı Selahaddin Demirtaş veya  Salih Müslim olsa da bu veya benzeri isimlerin altında başka bir inancın yatmadığını kim söyleyebilir veya garanti edebilir? Veya Müslüman olduklarında iddialı iseler bu bizim bilmediğimiz farklı bir İslam çeşidi olsa gerek! 

Laiklik bayraktarlığı altında kripto Zerdüşt veya Hıristiyan olmadıklarını kim temin edebilir? Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.  Bunların en çok İslam’a ve İslami değerlere düşman olduklarını görebiliyoruz. 

Ulusalcılığın söndürdüğü iman meşalesini ve pusulasını kaybeden sadece Kürt aydınlar olmayıp Kürtçü hocaların da tamamına yakını sekülerist ve ulusalcı olmuştur. İşleri güçleri imanlı kimselere sataşmak ve saldırmaktır. Sakal başörtüsü gibi İslam’ın şiar ve sembolü ne varsa saldırıyorlar. Bu açık bir zındıka hareketidir. 

HDP’li Diyarbakır eski Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş Zerdüştlüğe öykünmüştür ve partisi Zerdüştlüğün yanında cinsel, etnik ve dini azınlıkların buluşma, kavuşma noktası ve odağı haline gelmiştir. Dolayısıyla Batı’nın taze yeniçerileridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi