İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

1 Kasım ‘Üçüncü Altın Çağ’ın başlangıcıdır..

1 Kasım ‘Üçüncü Altın Çağ’ın başlangıcıdır..

1 Kasım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletin ülke meselesine el koymasıdır.

Vatan-millet için bir kader çizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi, yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı, ülkemizin yetiştirdiği o güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah önüne geçen ferasetinin ve vizyonunun son kararıdır.

Coğrafyamızda özgürlük mücadelelerinin ardı ardına darbe yediği,ülkelerin birer birer devrildiği, haritaların değiştiği, toplumların lime lime çözüldüğü büyük fırtınada son kalenin korunması, tahkim edilmesi, milyonlarca elin bağımsızlık ve onur bayrağını ayakta tutmasıdır.

Milletimizin idraki, bu toprakların derin siyasi birikimi,Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ilk kez tanık olduğumuz siyasi liderlik ve devlet aklı, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü tamamlayacaktır. 1 Kasım sonuçları, öyle dar siyasi analizleresığdırılamayacak, büyük sıçramanın başlangıcı olarak tarihe geçecektir.

Utancınızla, ihanetinizle kaldınız ortada
Bugüne gelene kadar, çok ağır sınavlardan geçti Türkiye. Bu büyük yürüyüşü durdurmak için çok büyük ihanet örnekleriyle mücadele etti. Gezi olayları ile terör üzerinden bir dış müdahale yaşandı. Maksat Türkiye'yi durdurmak, diz çöktürmekti. Bu müdahalede rol oynayanlar, tarihin ihanet sayfasına kaydedilecektir.

Bu başarılı olamayınca Paralel örgüt devreye sokuldu. Maksat yine Türkiye'yi durdurmaktı. Devlet içine sızmış, muhafazakar bir kadrotam bir yabancı istihbarat operasyonu için kullanıldı. 17 AralıkTürkiye'ye yönelik bir dış müdahaleydi. Büyük yürüyüşü durdurmak, yürüyüşün öncülerini tasfiye edip ortadan kaldırmaktı. Utançlarıyla, ihanetleriyle kaldılar ortada.

Son kurşunu kafalarına sıktılar
Son koz olarak terörü yeniden devreye soktular. 7 Haziran'da edinilen demokratik kazanımın şımarıklığına kapılan HDP, kendince bağımsızlık mücadelesine girerken, PKK Doğu illerimizde işgal girişimine başlarken, aynı güç merkezleri bunların üzerinden Türkiye'yi diz çöktürmeye, teslim almaya çalıştı. Ama bu operasyon sadece dışarıdakilerin, HDP'nin ve PKK'nın savaşı değildi. En büyük ihanet “iç işgalciler”inkiydi.

Bazı medya ve sermaye çevreleri PKK'nın kurşunlarına sığınıp Türkiye'de darbe yapmaya kalkıştı. Bukonsorsiyumun intihar eylemcisi ise Doğan grubu oldu. Son kurşunu PKK silahları ile sıktılar. Onlar ülkenin siyasi öncülerini hedef almış olsalar da aslında son kurşunu kendi kafalarına sıktılar. Amaç yine Türkiye'yi durdurmak, susturmak, teslim almak, “tarih yapıcıları”nı tasfiye etmekti.

Silahları ellerinden alınacak
1 Kasım sonuçlarını görür görmez çark ettiler. Yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. “Teslim olduk, itaat ettik“ dediler. Aslında bu konjonktüreldi, taktik manevraydı. Hiç kimse inanmadı, inanmayacak da. Daha dün, bu milletin öncülerine, ülkenin bütünlüğüne PKK ile ortaklık kurup saldırılar yapanlar bu ihanetin bir günde unutulacağını sandılar.

Merhamet ve hoşgörü çağrıları yapmaya başladılar. Millete ve ülkeye saygısını ve bağlılığını kaybetmişlerin bu manevrasına bu saatten sonra inanacak kimse olmamalı. Af dilekleri arasında yeni müttefikler aradıklarından kimsenin kuşkusu yok çünkü.

Bütün hesapları alt üst oldu. Kanatları kırıldı, kurşunları tükendi. Onlara “silahlarınızı bırakıp teslim olun” demiştik. Aslında silahlarını bırakmayı beklemeye bile gerek yok. Ülkeye ve millete kurşun sıkanların bütün silahları ellerinden alınmalı, teslim olmaları beklenmeden teslim alınmalıdır.

Üçüncü Altın Çağ başlıyor
Bu zafer sadece Türkiye'yi değil bütün coğrafyayı rahatlattı. Sadece Doğu'yu değil Batı'yı da sarstı. Türkiye'yi küresel ölçekte iddialı ülke haline getiren o derin siyasi aklın tükenişe geçtiğini zannettikleri bir dönemde hepsini şoke eden yeni bir sıçrama yakalandı.

Bu, yeni bir 'Altın Çağ'ın başlangıcıdır. Bizler Haçlı Savaşlarıile tükenmek üzereyken çok büyük bir sıçrama yakaladık. Moğolistilasıyla bittik derken çok daha büyük bir yükseliş dönemine geçtik.Üçüncü Şok dediğimiz 1. Dünya Savaşı ile paramparça olduk. Yüz yıl boyunca sabrettik, ayakta kalmaya çalıştık. İşte Üçüncü Altın Çağ şimdi başlıyor.

“Acımasız direniş” ve kültürel iktidar
Rehavete kapılmayın. Şımarmayın, kibre yenik düşmeyin.Küçük kırgınlıkları, kişisel hesapları bir yana bırakın. Eskisinden çok daha fazla dayanışmaya, birlikteliğe ihtiyaç var. Bu büyük ruhu ayakta tutmak ve zafere ulaştırmak için çok daha büyük bir mücadele dönemi başlıyor. “Acımasız direniş” dediğimiz şey bu milletinbüyük tarih yürüyüşüdür. Artık tek dava budur. Yerli olan ülke, coğrafya mücadelesi budur.

Bırakın kırıntıları, döküntüleri, onları muhatap bile almayın.Onları konuşup, tartışıp vakit kaybetmeyin. Onlara yönelik komplekslerinizden sıyrılın. Kötülükleriyle kalsınlar ortada.Onlara hak ettiklerinin ötesinde değer biçmeyin. Ülkeye kurşun sıkanlarla ve bu büyük yürüyüşü durdurup ülkeyi dize getirmek isteyenlerle asla ortak olmayacağız, barışmayacağız.

Bu iki kesim dışında hep birlikte yeni bir mücadele başlatacağız.

Siyasi güç daha fazla sınırları aşacak. Ekonomik büyüme çok daha şaşırtıcı olacak. Toplumsal değişim ve eğilim daha güçlü tarih yapıcı rol alacak. Bu dönemde en güçlü yatırım “kültürel iktidar” için olacak. Bu dönem, “entelektüel teröristler”in kurşunlarının bittiği dönem olacaktır.

Artık HDP muhatap alınmayacak
Artık iç işgal girişimine dönüşen teröre karşı amansız bir mücadele yürütülecek. HDP hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. HDP'li vekillerin ve avukatların İmralı şovuna son verilecek. İmralı da muhatap alınmayacak. HDP ve PKK'nın Türkiye'ye açılanuluslararası savaşın ön cephesi olduğu gerçeği ile hareket edilecek. Belki yeni siyasi partiler, yeni temsil mekanizmalarıoluşacak.

Paralel ihanet örgütü ile mücadele, aralıksız devam edecek. Türkiye'ye savaş açanlar destek aldıkları ülkeler tarafından bile yalnız bırakılacak. Paralel örgüt bulunduğu ülkeler tarafından da tehdit görülecek. Artık onlar sadece Türkiye için iç tehdit değil,bulundukları ülkeler için de iç tehdit olacak.

Eskinin iktidar tayin edici oligarklarının silahları ellerinden alınacak. Bu silahlar ebediyyen susturulacak. Onların medyadaki suikastçileri için de tarihin bittiğini söyleyelim.

Fitneye karşı tetikte olun
Yeni bir dönem başladı ve bu, bir tarih dönüşümüdür. Bu büyük dönüşümü anlamayanlar yollarda kaybolup gidecek. Anlayanlar içinse şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük sorumluluk, fedakarlık ve mücadele dönemi başlıyor.

Bu yolda en büyük mücadele fitneye karşı verilecek. Hadi,yüreklerinizi temizleyin ve coşkuya katılın. Üçüncü Altın Çağ'ın temellerini atanlardan olun...asım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletin ülke meselesine el koymasıdır.

Vatan-millet için bir kader çizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi, yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı, ülkemizin yetiştirdiği o güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah önüne geçen ferasetinin ve vizyonunun son kararıdır.

Coğrafyamızda özgürlük mücadelelerinin ardı ardına darbe yediği,ülkelerin birer birer devrildiği, haritaların değiştiği, toplumların lime lime çözüldüğü büyük fırtınada son kalenin korunması, tahkim edilmesi, milyonlarca elin bağımsızlık ve onur bayrağını ayakta tutmasıdır.

Milletimizin idraki, bu toprakların derin siyasi birikimi,Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ilk kez tanık olduğumuz siyasi liderlik ve devlet aklı, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü tamamlayacaktır. 1 Kasım sonuçları, öyle dar siyasi analizleresığdırılamayacak, büyük sıçramanın başlangıcı olarak tarihe geçecektir.

Utancınızla, ihanetinizle kaldınız ortada
Bugüne gelene kadar, çok ağır sınavlardan geçti Türkiye. Bu büyük yürüyüşü durdurmak için çok büyük ihanet örnekleriyle mücadele etti. Gezi olayları ile terör üzerinden bir dış müdahale yaşandı. Maksat Türkiye'yi durdurmak, diz çöktürmekti. Bu müdahalede rol oynayanlar, tarihin ihanet sayfasına kaydedilecektir.

Bu başarılı olamayınca Paralel örgüt devreye sokuldu. Maksat yine Türkiye'yi durdurmaktı. Devlet içine sızmış, muhafazakar bir kadrotam bir yabancı istihbarat operasyonu için kullanıldı. 17 AralıkTürkiye'ye yönelik bir dış müdahaleydi. Büyük yürüyüşü durdurmak, yürüyüşün öncülerini tasfiye edip ortadan kaldırmaktı. Utançlarıyla, ihanetleriyle kaldılar ortada.

Son kurşunu kafalarına sıktılar
Son koz olarak terörü yeniden devreye soktular. 7 Haziran'da edinilen demokratik kazanımın şımarıklığına kapılan HDP, kendince bağımsızlık mücadelesine girerken, PKK Doğu illerimizde işgal girişimine başlarken, aynı güç merkezleri bunların üzerinden Türkiye'yi diz çöktürmeye, teslim almaya çalıştı. Ama bu operasyon sadece dışarıdakilerin, HDP'nin ve PKK'nın savaşı değildi. En büyük ihanet “iç işgalciler”inkiydi.

Bazı medya ve sermaye çevreleri PKK'nın kurşunlarına sığınıp Türkiye'de darbe yapmaya kalkıştı. Bukonsorsiyumun intihar eylemcisi ise Doğan grubu oldu. Son kurşunu PKK silahları ile sıktılar. Onlar ülkenin siyasi öncülerini hedef almış olsalar da aslında son kurşunu kendi kafalarına sıktılar. Amaç yine Türkiye'yi durdurmak, susturmak, teslim almak, “tarih yapıcıları”nı tasfiye etmekti.

Silahları ellerinden alınacak
1 Kasım sonuçlarını görür görmez çark ettiler. Yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. “Teslim olduk, itaat ettik“ dediler. Aslında bu konjonktüreldi, taktik manevraydı. Hiç kimse inanmadı, inanmayacak da. Daha dün, bu milletin öncülerine, ülkenin bütünlüğüne PKK ile ortaklık kurup saldırılar yapanlar bu ihanetin bir günde unutulacağını sandılar.

Merhamet ve hoşgörü çağrıları yapmaya başladılar. Millete ve ülkeye saygısını ve bağlılığını kaybetmişlerin bu manevrasına bu saatten sonra inanacak kimse olmamalı. Af dilekleri arasında yeni müttefikler aradıklarından kimsenin kuşkusu yok çünkü.

Bütün hesapları alt üst oldu. Kanatları kırıldı, kurşunları tükendi. Onlara “silahlarınızı bırakıp teslim olun” demiştik. Aslında silahlarını bırakmayı beklemeye bile gerek yok. Ülkeye ve millete kurşun sıkanların bütün silahları ellerinden alınmalı, teslim olmaları beklenmeden teslim alınmalıdır.

Üçüncü Altın Çağ başlıyor
Bu zafer sadece Türkiye'yi değil bütün coğrafyayı rahatlattı. Sadece Doğu'yu değil Batı'yı da sarstı. Türkiye'yi küresel ölçekte iddialı ülke haline getiren o derin siyasi aklın tükenişe geçtiğini zannettikleri bir dönemde hepsini şoke eden yeni bir sıçrama yakalandı.

Bu, yeni bir 'Altın Çağ'ın başlangıcıdır. Bizler Haçlı Savaşlarıile tükenmek üzereyken çok büyük bir sıçrama yakaladık. Moğolistilasıyla bittik derken çok daha büyük bir yükseliş dönemine geçtik.Üçüncü Şok dediğimiz 1. Dünya Savaşı ile paramparça olduk. Yüz yıl boyunca sabrettik, ayakta kalmaya çalıştık. İşte Üçüncü Altın Çağ şimdi başlıyor.

“Acımasız direniş” ve kültürel iktidar
Rehavete kapılmayın. Şımarmayın, kibre yenik düşmeyin.Küçük kırgınlıkları, kişisel hesapları bir yana bırakın. Eskisinden çok daha fazla dayanışmaya, birlikteliğe ihtiyaç var. Bu büyük ruhu ayakta tutmak ve zafere ulaştırmak için çok daha büyük bir mücadele dönemi başlıyor. “Acımasız direniş” dediğimiz şey bu milletinbüyük tarih yürüyüşüdür. Artık tek dava budur. Yerli olan ülke, coğrafya mücadelesi budur.

Bırakın kırıntıları, döküntüleri, onları muhatap bile almayın.Onları konuşup, tartışıp vakit kaybetmeyin. Onlara yönelik komplekslerinizden sıyrılın. Kötülükleriyle kalsınlar ortada.Onlara hak ettiklerinin ötesinde değer biçmeyin. Ülkeye kurşun sıkanlarla ve bu büyük yürüyüşü durdurup ülkeyi dize getirmek isteyenlerle asla ortak olmayacağız, barışmayacağız.

Bu iki kesim dışında hep birlikte yeni bir mücadele başlatacağız.

Siyasi güç daha fazla sınırları aşacak. Ekonomik büyüme çok daha şaşırtıcı olacak. Toplumsal değişim ve eğilim daha güçlü tarih yapıcı rol alacak. Bu dönemde en güçlü yatırım “kültürel iktidar” için olacak. Bu dönem, “entelektüel teröristler”in kurşunlarının bittiği dönem olacaktır.

Artık HDP muhatap alınmayacak
Artık iç işgal girişimine dönüşen teröre karşı amansız bir mücadele yürütülecek. HDP hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. HDP'li vekillerin ve avukatların İmralı şovuna son verilecek. İmralı da muhatap alınmayacak. HDP ve PKK'nın Türkiye'ye açılanuluslararası savaşın ön cephesi olduğu gerçeği ile hareket edilecek. Belki yeni siyasi partiler, yeni temsil mekanizmalarıoluşacak.

Paralel ihanet örgütü ile mücadele, aralıksız devam edecek. Türkiye'ye savaş açanlar destek aldıkları ülkeler tarafından bile yalnız bırakılacak. Paralel örgüt bulunduğu ülkeler tarafından da tehdit görülecek. Artık onlar sadece Türkiye için iç tehdit değil,bulundukları ülkeler için de iç tehdit olacak.

Eskinin iktidar tayin edici oligarklarının silahları ellerinden alınacak. Bu silahlar ebediyyen susturulacak. Onların medyadaki suikastçileri için de tarihin bittiğini söyleyelim.

Fitneye karşı tetikte olun
Yeni bir dönem başladı ve bu, bir tarih dönüşümüdür. Bu büyük dönüşümü anlamayanlar yollarda kaybolup gidecek. Anlayanlar içinse şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük sorumluluk, fedakarlık ve mücadele dönemi başlıyor.

Bu yolda en büyük mücadele fitneye karşı verilecek. Hadi,yüreklerinizi temizleyin ve coşkuya katılın. Üçüncü Altın Çağ'ın temellerini atanlardan olun...asım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletin ülke meselesine el koymasıdır.

Vatan-millet için bir kader çizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi, yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı, ülkemizin yetiştirdiği o güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah önüne geçen ferasetinin ve vizyonunun son kararıdır.

Coğrafyamızda özgürlük mücadelelerinin ardı ardına darbe yediği,ülkelerin birer birer devrildiği, haritaların değiştiği, toplumların lime lime çözüldüğü büyük fırtınada son kalenin korunması, tahkim edilmesi, milyonlarca elin bağımsızlık ve onur bayrağını ayakta tutmasıdır.

Milletimizin idraki, bu toprakların derin siyasi birikimi,Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ilk kez tanık olduğumuz siyasi liderlik ve devlet aklı, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü tamamlayacaktır. 1 Kasım sonuçları, öyle dar siyasi analizleresığdırılamayacak, büyük sıçramanın başlangıcı olarak tarihe geçecektir.

Utancınızla, ihanetinizle kaldınız ortada
Bugüne gelene kadar, çok ağır sınavlardan geçti Türkiye. Bu büyük yürüyüşü durdurmak için çok büyük ihanet örnekleriyle mücadele etti. Gezi olayları ile terör üzerinden bir dış müdahale yaşandı. Maksat Türkiye'yi durdurmak, diz çöktürmekti. Bu müdahalede rol oynayanlar, tarihin ihanet sayfasına kaydedilecektir.

Bu başarılı olamayınca Paralel örgüt devreye sokuldu. Maksat yine Türkiye'yi durdurmaktı. Devlet içine sızmış, muhafazakar bir kadrotam bir yabancı istihbarat operasyonu için kullanıldı. 17 AralıkTürkiye'ye yönelik bir dış müdahaleydi. Büyük yürüyüşü durdurmak, yürüyüşün öncülerini tasfiye edip ortadan kaldırmaktı. Utançlarıyla, ihanetleriyle kaldılar ortada.

Son kurşunu kafalarına sıktılar
Son koz olarak terörü yeniden devreye soktular. 7 Haziran'da edinilen demokratik kazanımın şımarıklığına kapılan HDP, kendince bağımsızlık mücadelesine girerken, PKK Doğu illerimizde işgal girişimine başlarken, aynı güç merkezleri bunların üzerinden Türkiye'yi diz çöktürmeye, teslim almaya çalıştı. Ama bu operasyon sadece dışarıdakilerin, HDP'nin ve PKK'nın savaşı değildi. En büyük ihanet “iç işgalciler”inkiydi.

Bazı medya ve sermaye çevreleri PKK'nın kurşunlarına sığınıp Türkiye'de darbe yapmaya kalkıştı. Bukonsorsiyumun intihar eylemcisi ise Doğan grubu oldu. Son kurşunu PKK silahları ile sıktılar. Onlar ülkenin siyasi öncülerini hedef almış olsalar da aslında son kurşunu kendi kafalarına sıktılar. Amaç yine Türkiye'yi durdurmak, susturmak, teslim almak, “tarih yapıcıları”nı tasfiye etmekti.

Silahları ellerinden alınacak
1 Kasım sonuçlarını görür görmez çark ettiler. Yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. “Teslim olduk, itaat ettik“ dediler. Aslında bu konjonktüreldi, taktik manevraydı. Hiç kimse inanmadı, inanmayacak da. Daha dün, bu milletin öncülerine, ülkenin bütünlüğüne PKK ile ortaklık kurup saldırılar yapanlar bu ihanetin bir günde unutulacağını sandılar.

Merhamet ve hoşgörü çağrıları yapmaya başladılar. Millete ve ülkeye saygısını ve bağlılığını kaybetmişlerin bu manevrasına bu saatten sonra inanacak kimse olmamalı. Af dilekleri arasında yeni müttefikler aradıklarından kimsenin kuşkusu yok çünkü.

Bütün hesapları alt üst oldu. Kanatları kırıldı, kurşunları tükendi. Onlara “silahlarınızı bırakıp teslim olun” demiştik. Aslında silahlarını bırakmayı beklemeye bile gerek yok. Ülkeye ve millete kurşun sıkanların bütün silahları ellerinden alınmalı, teslim olmaları beklenmeden teslim alınmalıdır.

Üçüncü Altın Çağ başlıyor
Bu zafer sadece Türkiye'yi değil bütün coğrafyayı rahatlattı. Sadece Doğu'yu değil Batı'yı da sarstı. Türkiye'yi küresel ölçekte iddialı ülke haline getiren o derin siyasi aklın tükenişe geçtiğini zannettikleri bir dönemde hepsini şoke eden yeni bir sıçrama yakalandı.

Bu, yeni bir 'Altın Çağ'ın başlangıcıdır. Bizler Haçlı Savaşlarıile tükenmek üzereyken çok büyük bir sıçrama yakaladık. Moğolistilasıyla bittik derken çok daha büyük bir yükseliş dönemine geçtik.Üçüncü Şok dediğimiz 1. Dünya Savaşı ile paramparça olduk. Yüz yıl boyunca sabrettik, ayakta kalmaya çalıştık. İşte Üçüncü Altın Çağ şimdi başlıyor.

“Acımasız direniş” ve kültürel iktidar
Rehavete kapılmayın. Şımarmayın, kibre yenik düşmeyin.Küçük kırgınlıkları, kişisel hesapları bir yana bırakın. Eskisinden çok daha fazla dayanışmaya, birlikteliğe ihtiyaç var. Bu büyük ruhu ayakta tutmak ve zafere ulaştırmak için çok daha büyük bir mücadele dönemi başlıyor. “Acımasız direniş” dediğimiz şey bu milletinbüyük tarih yürüyüşüdür. Artık tek dava budur. Yerli olan ülke, coğrafya mücadelesi budur.

Bırakın kırıntıları, döküntüleri, onları muhatap bile almayın.Onları konuşup, tartışıp vakit kaybetmeyin. Onlara yönelik komplekslerinizden sıyrılın. Kötülükleriyle kalsınlar ortada.Onlara hak ettiklerinin ötesinde değer biçmeyin. Ülkeye kurşun sıkanlarla ve bu büyük yürüyüşü durdurup ülkeyi dize getirmek isteyenlerle asla ortak olmayacağız, barışmayacağız.

Bu iki kesim dışında hep birlikte yeni bir mücadele başlatacağız.

Siyasi güç daha fazla sınırları aşacak. Ekonomik büyüme çok daha şaşırtıcı olacak. Toplumsal değişim ve eğilim daha güçlü tarih yapıcı rol alacak. Bu dönemde en güçlü yatırım “kültürel iktidar” için olacak. Bu dönem, “entelektüel teröristler”in kurşunlarının bittiği dönem olacaktır.

Artık HDP muhatap alınmayacak
Artık iç işgal girişimine dönüşen teröre karşı amansız bir mücadele yürütülecek. HDP hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. HDP'li vekillerin ve avukatların İmralı şovuna son verilecek. İmralı da muhatap alınmayacak. HDP ve PKK'nın Türkiye'ye açılanuluslararası savaşın ön cephesi olduğu gerçeği ile hareket edilecek. Belki yeni siyasi partiler, yeni temsil mekanizmalarıoluşacak.

Paralel ihanet örgütü ile mücadele, aralıksız devam edecek. Türkiye'ye savaş açanlar destek aldıkları ülkeler tarafından bile yalnız bırakılacak. Paralel örgüt bulunduğu ülkeler tarafından da tehdit görülecek. Artık onlar sadece Türkiye için iç tehdit değil,bulundukları ülkeler için de iç tehdit olacak.

Eskinin iktidar tayin edici oligarklarının silahları ellerinden alınacak. Bu silahlar ebediyyen susturulacak. Onların medyadaki suikastçileri için de tarihin bittiğini söyleyelim.

Fitneye karşı tetikte olun
Yeni bir dönem başladı ve bu, bir tarih dönüşümüdür. Bu büyük dönüşümü anlamayanlar yollarda kaybolup gidecek. Anlayanlar içinse şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük sorumluluk, fedakarlık ve mücadele dönemi başlıyor.

Bu yolda en büyük mücadele fitneye karşı verilecek. Hadi,yüreklerinizi temizleyin ve coşkuya katılın. Üçüncü Altın Çağ'ın temellerini atanlardan olun...asım seçimlerinde alınan sonuç, yeni Altın Çağ'ın başlangıç tarihidir. Sadece bir siyasi kadronun iktidar olması değildir. Sadece bir siyasi söylemin milletin ezici çoğunluğu tarafından tercih edilmesi değildir. Bu sonuç, milletin ülke meselesine el koymasıdır.

Vatan-millet için bir kader çizgisinin oluşması, 20. yüzyılın başlangıcında olduğu gibi, yüz yıllık yeni bir sayfanın açılışı, yeni bir tarihin başlangıcı, ülkemizin yetiştirdiği o güçlü siyasi aklının zaferi, milletimizin aydınların fersah fersah önüne geçen ferasetinin ve vizyonunun son kararıdır.

Coğrafyamızda özgürlük mücadelelerinin ardı ardına darbe yediği,ülkelerin birer birer devrildiği, haritaların değiştiği, toplumların lime lime çözüldüğü büyük fırtınada son kalenin korunması, tahkim edilmesi, milyonlarca elin bağımsızlık ve onur bayrağını ayakta tutmasıdır.

Milletimizin idraki, bu toprakların derin siyasi birikimi,Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ilk kez tanık olduğumuz siyasi liderlik ve devlet aklı, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü tamamlayacaktır. 1 Kasım sonuçları, öyle dar siyasi analizleresığdırılamayacak, büyük sıçramanın başlangıcı olarak tarihe geçecektir.

Utancınızla, ihanetinizle kaldınız ortada
Bugüne gelene kadar, çok ağır sınavlardan geçti Türkiye. Bu büyük yürüyüşü durdurmak için çok büyük ihanet örnekleriyle mücadele etti. Gezi olayları ile terör üzerinden bir dış müdahale yaşandı. Maksat Türkiye'yi durdurmak, diz çöktürmekti. Bu müdahalede rol oynayanlar, tarihin ihanet sayfasına kaydedilecektir.

Bu başarılı olamayınca Paralel örgüt devreye sokuldu. Maksat yine Türkiye'yi durdurmaktı. Devlet içine sızmış, muhafazakar bir kadrotam bir yabancı istihbarat operasyonu için kullanıldı. 17 AralıkTürkiye'ye yönelik bir dış müdahaleydi. Büyük yürüyüşü durdurmak, yürüyüşün öncülerini tasfiye edip ortadan kaldırmaktı. Utançlarıyla, ihanetleriyle kaldılar ortada.

Son kurşunu kafalarına sıktılar
Son koz olarak terörü yeniden devreye soktular. 7 Haziran'da edinilen demokratik kazanımın şımarıklığına kapılan HDP, kendince bağımsızlık mücadelesine girerken, PKK Doğu illerimizde işgal girişimine başlarken, aynı güç merkezleri bunların üzerinden Türkiye'yi diz çöktürmeye, teslim almaya çalıştı. Ama bu operasyon sadece dışarıdakilerin, HDP'nin ve PKK'nın savaşı değildi. En büyük ihanet “iç işgalciler”inkiydi.

Bazı medya ve sermaye çevreleri PKK'nın kurşunlarına sığınıp Türkiye'de darbe yapmaya kalkıştı. Bukonsorsiyumun intihar eylemcisi ise Doğan grubu oldu. Son kurşunu PKK silahları ile sıktılar. Onlar ülkenin siyasi öncülerini hedef almış olsalar da aslında son kurşunu kendi kafalarına sıktılar. Amaç yine Türkiye'yi durdurmak, susturmak, teslim almak, “tarih yapıcıları”nı tasfiye etmekti.

Silahları ellerinden alınacak
1 Kasım sonuçlarını görür görmez çark ettiler. Yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. “Teslim olduk, itaat ettik“ dediler. Aslında bu konjonktüreldi, taktik manevraydı. Hiç kimse inanmadı, inanmayacak da. Daha dün, bu milletin öncülerine, ülkenin bütünlüğüne PKK ile ortaklık kurup saldırılar yapanlar bu ihanetin bir günde unutulacağını sandılar.

Merhamet ve hoşgörü çağrıları yapmaya başladılar. Millete ve ülkeye saygısını ve bağlılığını kaybetmişlerin bu manevrasına bu saatten sonra inanacak kimse olmamalı. Af dilekleri arasında yeni müttefikler aradıklarından kimsenin kuşkusu yok çünkü.

Bütün hesapları alt üst oldu. Kanatları kırıldı, kurşunları tükendi. Onlara “silahlarınızı bırakıp teslim olun” demiştik. Aslında silahlarını bırakmayı beklemeye bile gerek yok. Ülkeye ve millete kurşun sıkanların bütün silahları ellerinden alınmalı, teslim olmaları beklenmeden teslim alınmalıdır.

Üçüncü Altın Çağ başlıyor
Bu zafer sadece Türkiye'yi değil bütün coğrafyayı rahatlattı. Sadece Doğu'yu değil Batı'yı da sarstı. Türkiye'yi küresel ölçekte iddialı ülke haline getiren o derin siyasi aklın tükenişe geçtiğini zannettikleri bir dönemde hepsini şoke eden yeni bir sıçrama yakalandı.

Bu, yeni bir 'Altın Çağ'ın başlangıcıdır. Bizler Haçlı Savaşlarıile tükenmek üzereyken çok büyük bir sıçrama yakaladık. Moğolistilasıyla bittik derken çok daha büyük bir yükseliş dönemine geçtik.Üçüncü Şok dediğimiz 1. Dünya Savaşı ile paramparça olduk. Yüz yıl boyunca sabrettik, ayakta kalmaya çalıştık. İşte Üçüncü Altın Çağ şimdi başlıyor.

“Acımasız direniş” ve kültürel iktidar
Rehavete kapılmayın. Şımarmayın, kibre yenik düşmeyin.Küçük kırgınlıkları, kişisel hesapları bir yana bırakın. Eskisinden çok daha fazla dayanışmaya, birlikteliğe ihtiyaç var. Bu büyük ruhu ayakta tutmak ve zafere ulaştırmak için çok daha büyük bir mücadele dönemi başlıyor. “Acımasız direniş” dediğimiz şey bu milletinbüyük tarih yürüyüşüdür. Artık tek dava budur. Yerli olan ülke, coğrafya mücadelesi budur.

Bırakın kırıntıları, döküntüleri, onları muhatap bile almayın.Onları konuşup, tartışıp vakit kaybetmeyin. Onlara yönelik komplekslerinizden sıyrılın. Kötülükleriyle kalsınlar ortada.Onlara hak ettiklerinin ötesinde değer biçmeyin. Ülkeye kurşun sıkanlarla ve bu büyük yürüyüşü durdurup ülkeyi dize getirmek isteyenlerle asla ortak olmayacağız, barışmayacağız.

Bu iki kesim dışında hep birlikte yeni bir mücadele başlatacağız.

Siyasi güç daha fazla sınırları aşacak. Ekonomik büyüme çok daha şaşırtıcı olacak. Toplumsal değişim ve eğilim daha güçlü tarih yapıcı rol alacak. Bu dönemde en güçlü yatırım “kültürel iktidar” için olacak. Bu dönem, “entelektüel teröristler”in kurşunlarının bittiği dönem olacaktır.

Artık HDP muhatap alınmayacak
Artık iç işgal girişimine dönüşen teröre karşı amansız bir mücadele yürütülecek. HDP hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. HDP'li vekillerin ve avukatların İmralı şovuna son verilecek. İmralı da muhatap alınmayacak. HDP ve PKK'nın Türkiye'ye açılanuluslararası savaşın ön cephesi olduğu gerçeği ile hareket edilecek. Belki yeni siyasi partiler, yeni temsil mekanizmalarıoluşacak.

Paralel ihanet örgütü ile mücadele, aralıksız devam edecek. Türkiye'ye savaş açanlar destek aldıkları ülkeler tarafından bile yalnız bırakılacak. Paralel örgüt bulunduğu ülkeler tarafından da tehdit görülecek. Artık onlar sadece Türkiye için iç tehdit değil,bulundukları ülkeler için de iç tehdit olacak.

Eskinin iktidar tayin edici oligarklarının silahları ellerinden alınacak. Bu silahlar ebediyyen susturulacak. Onların medyadaki suikastçileri için de tarihin bittiğini söyleyelim.

Fitneye karşı tetikte olun
Yeni bir dönem başladı ve bu, bir tarih dönüşümüdür. Bu büyük dönüşümü anlamayanlar yollarda kaybolup gidecek. Anlayanlar içinse şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük sorumluluk, fedakarlık ve mücadele dönemi başlıyor.

Bu yolda en büyük mücadele fitneye karşı verilecek. Hadi,yüreklerinizi temizleyin ve coşkuya katılın. Üçüncü Altın Çağ'ın temellerini atanlardan olun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İbrahim Karagül Arşivi