Halil Mert

Halil Mert

İHMAL, İHANET, DARBE, DERSLER….

İHMAL, İHANET, DARBE, DERSLER….

Giriş:

Sürekli söyledik.. Bu adamlar 28 Şubat Mağduriyetimizi kullanıyorlar. Oysa kendilerinden atılan kimse yok.

ERGENEKON SÜRECİ’nin haklılık payı vardı. Cumhuriyet Mitingleri, Yargıtay Cinayeti ülkeyi bir yerlere götürme çabasıydı. Bu süreci de çok iyi kullandılar. Hükümetin ve halkın gözünü boyadılar. Aldattılar.

TSK içindeki paralelci hücrelere hiç dokunulmadığını sürekli yazdık, söyledik. Cumhurbaşkanımız ve farkında olanlar basbas bağırırken kimse inanmadı. Herkes somut delil peşindeydi. Oysa bu adamların tedbir dedikleri her kılığa rahatlıkla girebildikleri bir münafıklıkları vardı. TSK gecelerinde en öndeydiler. Eşlerinin başını açmışlardı. Orduya soktukları çocukların aileleri de başlarını açıyordu. Evlere açık resimler, Atatürk resimleri asılıyordu. Çünkü içi boşaltılan devlet değerleri basit şeylere indirgenmişti. Gelinen süreçte tüm değerlerin içi boşaltılmıştı. Atatürkçülük laikliğe, baş açıklığına ve kamuda içki içmeye endekslenmiş, dinimiz A hocaefendinin, B tarikat şeyhinin söylediklerine indirgenmişti.

Peki, devlet ne yapıyordu?

MGK’nda kararlar alınıyordu ama bunlar ne sokağa, ne gerçek manada Milli Güvenliğe, ne Milli Eğitime ne de devletin kurumlarına yansımıyordu. Cemaat ve tarikat yapıları “Allah Rızası!” diyordu ya.. Ensar’ın tecavüzcüsünü bile savunma durumuna düştük. Kimse cemaat, tarikat liderlerini sorgulayamıyor.

Paralel Yapı, en çok TSK’da kadrolaştı. Allah Rızası, Nam-ı Celil-i Muhammedi’yi dünyaya yaymak gibi ulvi gayeler ifade ediliyor, tüm dünyaya hizmet götürülüyordu ya.. Aslında 2000’li yılların başından itibaren CİA ajanları bu okullarda İngilizce öğretmeni vb. kadrolarla bizzat yerleşiyordu. Ama sarhoş olmuştuk bir kere. Göremiyorduk…

Cemaatler Siyasal İslamcıları hiç desteklememişlerdi geçmişte. AKPARTİ rüzgârına kadar.

Fetullahçılar’ın mücadele yöntemleri hem çok sinsiydi, hem de örgüt içi menfaat teminine ve tatmine dayalıydı. Adam lise mezunu ve sözleşmeli memur olarak girdiği kuruma Genel Müdür oluyordu üç beş yıl içinde. TSK ve emniyette hızla terfi ediyor, emsallerine çelme atıyor, suça bulaştırıyor, sorular veriliyor, kurmay oluyor, general oluyordu.

Cumhurbaşkanı bağırırken ne AKPARTİ teşkilatları ne de devlet kurumları PDY ile gerçek manada mücadele etmiyordu. Şikayetçi olduğunuz, ihbar ettiğiniz savcı gelip ifadenizi alıyordu, darbe gününe kadar hem de..

Darbenin ilk saatleri darbecilerin gittiği devlet memurlarının tamamına yakını da zaten itaat etmiş ya da bağlılık arzetmişlerdi. Darbecilere biat etmeyen sadece halktı.

Darbe Süreci:

Darbe hafife alınacak cinsten değil. Düşünün, tüm ayrıntı düşünülmüş. Suikast timlerinden tutun, işgal edilecek yerler, komuta ve görevlendirme listeleri, İstanbul ve Ankara’ya destek verecek Şırnak, Denizli ve Isparta’dan gelecek birlikler… Düşünün!

Darbeye katılmayan komutanlardan kim vardı ortalıkta. Başlangıçta hiç kimse. Herkesten önce halk vardı. Ne siyasiler, ne darbe karşıtı kamu görevlileri. Çevik kuvveti, emniyet binalarını dahi adeta halk kurtarıyordu. Sonra emniyet kuvvetleri harekete geçti. İlk olarak Devlet Bahçeli’nin sesini duyduk. “Başbakanı aradım, yanınızdayız diyor, akabinde de halka sokağa çıkın!” diyordu.

Akabinde 1. Ordu Komutanı’nın emrini duyduk. Askerleri kışlaya çağıran.. Akabinde, Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız.. Darbenin özeti. Aynen Kasım seçimleri sonucunda söylediğimi tekrarlıyorum. “Kimse kendine paye çıkartmasın. Millete teşekkür, Allah’a hamd.”

Bu adamlar özellikle öncesi de var ancak 1994 devresinden sonra en az %50-70 oranında öğrenci soktular. Kurmay subayların ise % 75-80’i kendi adamları..

Sorular ve değerlendirmeler:

1. İstihbarat dökülüyor, MİT Başkanlığına enişte de geçebilir. Ancak uygun başka adaylar var. Neden değerlendirilmiyor? FETÖ, MİT Başkanı’nı kasıtlı olarak kötüleyebilirler, ancak alınan verim ortada.

2. Hainlerin Komutanların en yakınında olmaları benim komutanlarla ilgili kuşkumu artırıyor. Genel Kurmay Başkanı ve diğerleri masum mu gerçekten? Bilgiyi 16:00’da aldıktan sonra ne yaptılar? Hava Kuvvetleri Komutanı ve yakın generaller toplu olarak düğünde. Bu nasıl darbe karşılama? İstihbaratı MİT Başkanı ve Komutanlar neden sivil iktidarla paylaşmadılar? Görünen ve ifadelerden anlaşılan o ki hiçbir tedbir alınmamış. Darbeye katılmayan ordu ve kolordu komutanları karargâhlardan güvendiği personeli kuşkulandıkları birliklere gönderebilirler, alarm verip, birlikleri kendi kontrollerinde kışlada tutabilirlerdi. Darbenin ilk 12 saati her seviyede sorgulanmalıdır. Bana göre Güvenlik ve İstihbarat kurumlarındaki herkes şüphelidir. Komutanların kendi emniyetlerini bile alamadıklarını da üzülerek gördük. Kabul edilemez. Bu manada Bursa Bölge Komutanı’nı tebrik ediyorum. İlk darbeciyi, İl Jandarma Komutanını eliyle tutukladı, emniyete teslim etti.

3. Güneydoğudaki tüm komutanlar aktif darbeci çıktı. Hava kuvvetleri de malum. Bu meyanda;

   a. Uludere’de kaçakçı ailelerinin çoğu korucuydu. Bu katliam yeniden araştırılmalı. Özellikle, MİT, Jandarma ve Hava Kuvvetleri kapsamında.

   b. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinde delil yok eden askeri personel aktif darbecilerin arasında. Bu cinayet de enkaza ısrarla ulaşmayan jandarma ve helikopteri düşüren uçaklar kapsamında yeniden gündeme alınmalı.

   c. Düşürülen Rus Uçağı ile ilgili yeni bir inceleme yapılmalı.

4. Darbe tehlike ve tehdidi artmıştır. Tepe kadrolar olmadan da darbe yapabilirler. Nasıl mı? üst komutanların yerine TSK İmamını, kuvvet imamlarını koyun. Bu bağlamda Hava Kuvvetleri imamı hava üssünde yakalandı ve ilgili hâkimce serbest bırakıldı. Savcı itiraz ediyor, üst mahkeme hâkimi yeniden serbest bırakıyor. Normal mi? Hani paralelci hâkimler, savcılar açığa alınmıştı?

5. Bundan sonra atamalarda Liyakat ve Ehliyet aranmalı diyorduk. Yeter mi? Hayır! Bu darbe yapanlar da çoklukla liyakatli. Ya güvenilirlik? Düşünün vaktiyle kollanan göz yumulan cemaatçiler ülkeyi kana bularken hem de 17-25 Aralık Sürecinden sonra bile, Cumhurbaşkanımıza Suikast için geliyorlar. Onları durdurmak için çatışıp şehit olan polis ise Tunceli, Nazimiye’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun akrabası polis evladımız.. Dolayısı ile daha önce de ifade ettim defalarca, “Bizden” kavramı da, Devletin Güvenilirlik parametreleri de gözden geçirilmeli. Kritik görev ve mesleklere personel alırken çok dikkatli davranılmalı ve insani vekâlet sistemi vb. de getirilmeli. Siyasiler biryerlere birilerini tavsiye ederken kefil oluyorlar mı? Bence imzalı kefalet ve taahhütname alınmalı.

6. Darbeciler akademiye 3-4’lü guruplar halinde çalışıyorlar. Sorgulamada kimlerle çalışıp akademiye girdikleri de sorgulanmalı. Onları akademiye hazırlayanlar da mutlaka sorulmalı. Adam samimi itirafçı ise en az 10 kişiyi daha bilir ve tanır. İtiraf eder.

7. Tümgeneral Mehmet Dişli ibret bir örnektir. Kendisini Üsteğmen iken tanıdım. Cemaat mensubu olacağını tahmin ediyordum. Ancak aile terbiyesine, vatanseverliğine, ağabeyinin siyasi bağlantısına istinaden yapmaz diyordum. Yanılmışız. Bu aşamadan sonra, benim açımdan herkes potansiyel şüphelidir. En az 20 yıl hem de.

8. Bu darbe dış merkez desteklidir. Bolivya Devlet Başkanı diyor ya; “Dünyada askeri darbe olmayacak tek ülke var. ABD. Çünkü ABD Büyükelçiliği yok.” Dolayısı ile yeni darbe girişimleri daha dikkatli gelebilir.

9. Artık cemaatin tabanı da ibadet değil, tamamı ihanet.. Bunlara göz yuman herkes onlar gibi haindir ve zalimdir. Mücadele devlet eliyle zor yapılır. Bu mücadeleye millet girmelidir. “Cadı avı”na da dönüşsün gerekirse.

10. Darbe girişimine katılan tüm subay astsubay suçludur. Habersiz olmaları mümkün değil. 2003 yılından itibaren ağabeyler, mensupları subay, astsubay ve uzmanlara “Bir darbe teşebbüsü olsa ne yaparsın?” diye hep yoklama çekmişler, onları bu tür kalkışmalara hazırlamışlardır.

11. Cumhurbaşkanımız, tüm kamuoyunu arkasına almıştır. Artık geçmişin Gezi İhaneti vb. dile getirilmemelidir. Taksim projelerini şimdi dile getirmek fayda getirmez. Danışmanlar bunlara dikkat etmelidir.

12. MGK toplantılarına CHP ve MHP genel Başkanlarının davet edilmesinin uygun olacağını, Milli Birlik ve Sorumluluğu artıracağını değerlendiriyorum.

13. PDY mensuplarının en çok sızdıkları ve paralel oluşturdukları guruplar diğer cemaat, tarikat ve İslamcı görünümlü siyasi duruşlardır. Bu bağlamda, kadrolaşmalarda dikkatli davranılmalıdır. Kadro verdiğiniz insanlarda artık nereye bağlı olduğuna değil, Vatan, Millet, Din ve Devlete ne kadar bağlı. Bu bağlılıklara bakılmalıdır. Yoksa çorba iç, bir yere bağlısın, herkes kefil, el-etek öp, diğerine bağlısın, herkes kefil. Böyle atama kriteri olur mu?

14. Irak ordusunu ABD ve İngiltere’ye silah bıraktırıp teslim eden Kesnizani Tarikatını, Pakistan’ın diyalogcu vaizi, Kanada’da yaşayıp darbe yapan cemaat lideri Muhammed Tahir Ül-Kadiri’yi hatırlatırım. İslam Dünyasında Alevilik dâhil, tüm İslami gurup, cemaat, mezhep ve tarikatlar, siyasi ve sosyal yapılanmalar dış güçlerin istismarına açıktır. Unutmayın dünyada insanlar çoğunlukla din adına kullanılmaktadırlar.

15. Devlet, tüm okul ve öğrenci evlerini kapatmalıdır. Ancak özellikle üniversite öğrencilerinin barınma ve iaşe ihtiyacı için tedbir almalıdır.

16. Ülke çapında Psikolojik Harp ve harekât faaliyetleri MGK koordinesinde MEB ve Diyanet öncülüğünde planlanıp etkin bir şekilde harekete geçirilmelidir.

Sonuç ve değerlendirme;

İcra yönü ile askeri bir darbe olarak görünen bu darbe esasında dış güçlerin kontrolünde yürütülen bir sivil darbedir. Emir ve koordinasyon sivil imamlar aracılığı ile yapılmıştır. Bu gurubun ne İslami, ne de insani yanı yoktur. Vicdansız, menfaatlerinin zebunu olmuş bir suç örgütüdür. 17-25 Aralıkta hedef devlet ve milletti. Yine devlet ve millettir. Necip Milletimiz her şeyin farkındadır.

Ey Muharip ve Gazi Milletim. Darbe gecesi de gördüm ki, Allah (CC) 1300 yıl önce sana tevdi ettiği öncülük görevini üzerinde tutuyor. Darbeye karşı duruşta adeta Sevk-i İlahi ile yönetildin. Hamdolsun…

Ordu bizim ordumuzdur. Asker de bizim, silahlar da kışlalar da.. Darbecilere karşı ilk dik duranlarda ordumuzun mensuplarıdır. Onlar da kışlalarda yiğitçe durmuşlar.

Ey Ülkemin yönetici ve karar vericileri, bu muvaffakiyetten kendinize hisse çıkartmayın. Hisse Rabbimizin ve istihdam ettiği Yüce ve Mazlum Milletimizindir. Baba oğul şehid olan yiğitlerden daha fedakâr kim var? Tankın önüne yatan yiğitten daha yürekli kim var?

Ey Ülkemin okumuşları, siyasiler ve yöneticiler.. Artık halkımıza karşı daha saygılı olun. Şımarık olmayın. Bu millet her türlü tevazuu hak ediyor.

Saygıdeğer Cumhurbaşkanım. Yükünüz bin kat daha arttı. Ülkemi satan bu güruh ve dış destekçilerinin hedefindesiniz. Siz ve aileniz çok daha dikkatli olun. Milletimizin de ümmetin de size çok ihtiyacı var. Rabbim size ve hepimize yardımcı olsun.

Gün birlik günüdür, gün diriliş ve dik durma günüdür. Gün çok çalışma ve feraset günüdür. Ne mutlu İmandan yana olanlara, ne mutlu Milli Birlik ve beraberlikten yana olanlara, Ne mutlu Milletimizin güçlü yarınlarına inanıp, emek verenlere, ne mutlu fitne ve bölücülüğe karşı dik duranlara..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Halil Mert Arşivi