Halil Mert

Halil Mert

TOPYEKÜN SAVAŞ VE ABD’NİN YURDUMU KUŞATMA KORİDORU

TOPYEKÜN SAVAŞ VE ABD’NİN YURDUMU KUŞATMA KORİDORU

Türkiye…

Coğrafyamızın paramparça edildiği, her yanımızın kanadığı şu döneme güçlü girmenin avantajını yaşıyor. Düşünün bu olayları 50 sente muhtaç olduğumuz dönemlerde yaşasaydık!...

Bir yandan 40 yıldır terör adını verdiğimiz aslında dış güçlerin ülkemizdeki lejyonları ile savaşıyoruz. Evet, 40 yıldır devam eden sıcak savaş bu. 50 yıldır devletin içine din adına çöreklenen bir başka dış güçlerin maşası ihanet..

Uzmanlar diyor ya düşük yoğunluklu savaş diye. Kısaca savaştayız.

 

Önce sözde ABD’li askeri uzmanlarca bölgemizin bölünme planları uçuruldu yıllar önce. Adeta emperyalizmin ön emri gibiydi haritalar. Felaketlerin habercisiydi.

Sonra Irak işgal edildi. Libya darmadağın edildi. Libya’da ve Yemen’de iç savaş. Bunlar bizi yakından ilgilendiriyor elbette. Ancak en yakın tehdit Suriye’de akan kan.

 

IŞİD: Irak, Şam İslam Devleti.. Ne güzel bir proje değil mi?

Emperyalizm bu örgütle; Müslüman’ı Müslüman’a vurduruyor. Terörü bölgenin her yanına yayıyor. Dünyanın farklı bölgelerindeki katliamlar ve sabotajları sonucu artık, Müslüman deyince akla terörist geliyor. Türkiye, güneyden kuşatılıyor. Türkiye’den geçmek zorunda olan enerji ve ulaşım hatlarına alternatif Akdeniz’e inecek yol ve koridor oluşturuluyor. Türkiye’nin tarihi ve dini bağlarının olduğu Medeniyet Coğrafyası ile bağları kopartılıyor.

Yetti mi?

Hayır!

PKK sınır ötesinde de büyütülüyor. Irak ve Suriye’de.. YPG/PYD ile emperyalizm bizi bir kez daha kuşatma derdinde. Hem de kandaşlarımız Kürt adını kullanarak.. diyorlar ya Kürt Koridoru.. Hayır, bu Kürt Koridoru değil, İngiliz-ABD Koridoru. Petrol Şirketlerinin Ortadoğu’dan çaldıkları petrolü Türkiye’ye uğramadan Akdeniz’e yani dünyaya ulaştırmaları lazım.

Tabii sadece bu kadar mı? Kurmaya çalıştıkları seküler, İslam Düşmanı sosyalist bir Kürt Devleti de var. Geçmişten beri demiyor muyuz, “PKK, Kürt’ü imanından ve ülkemizden koparma operasyonunun adıdır.” diye. Çok değil 30 yıl öncesinin dindar Kürt Halkı nerede şimdi? Bu soruyu Türk, Kürt tüm vicdan sahiplerine soruyorum. Ülkücü, İslamcı Kürtler nerede? Ülkenin bütünlüğünü savunan Solcu Kürtler nerede?

PKK’yı Anadolu’da İslami gelişmeyi durdurmak için kuranlar hem de bizim istihbarat servislerimizden maaş alarak neredeler? Emperyalizmin köpeği olduklarını fark etmişler midir acaba?

   

Son bir ayımıza bakın..

FETÖ Hain darbe teşebbüsü. Eş zamanlı sınırlarımızda yurdumuza girmek üzere yüklemelerini yapmış PKK/PYD ve DAEŞ Militanları, yani ABD Ordusu’na bağlı yerli milisler… Yıllardır bölgede PKK ile çalışan, koordineli hareket eden bir FETÖ!... FETÖ bağlısı generaller, subaylar, emniyet mensupları, MİT personeli… Ne kadar acı değil mi?

 

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in açıklamalarına bakın, her şeyi özetliyor aslında. “Erdoğan Washington’da sevilmiyor. Erdoğan Avrupa’da da sevilmiyor. Batı daha önce Erdoğan’dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu; Suudlar, Mısırlılar – lisanımı maruz görün – her koşulda bize yaltaklanıyor. F-16’ları, müttefiklik ilişkilerini falan düşünerek bizimle aynı değerleri paylaşıyormuş gibi yapıyorlar. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. Ondan daha otoriter liderler ise dostumuzmuş gibi poz yapmakta beis görmüyor. Çok yakın zamana kadar Putin bile böyle davranıyordu. Erdoğan Washington’da bu yüzden sevilmiyor. Biliyorum hiç adil bir durum değil.

- Mesele sadece Erdoğan mı yani?

Erdoğan’ın da ötesinde Washington’da genel olarak Türklerden hoşlanmama durumu da var. Türk ordusu çok zor, selam çakıp IŞİD’le savaşmaya gitmiyorlar, aylar süren müzakereler oluyor. Başka ülkeler ise 4 uçak gönderip IŞİD’le savaşıyorum diyor. Aslında hiçbir şey yapmıyorlar ama olumlu puan alıyorlar. Yani demem o ki Washington’da genel olarak hükümetinize karşı bir güvensizlik var ve sevilmiyorlar.”

ABD, Cumhurbaşkanımıza, ordumuza düşman.. bir darbe teşebbüsünde bulunuyor. Aynı anda hem Erdoğan’ı hem de Ordumuzu vurmayı planlıyor. Nasıl?...

 

Bu konuşmanın üzerine şunu söylesek bu falcılık olmaz sanırım. “Erdoğan ile birlikte verdiğimiz bu mücadeleyi Türkiye’yi yöneten eski devlet adamları ile verebilir miydik? Hayır!...” Peki, ne yapardık? Onun da cevabı var. FETÖ 1980’li yıllarda yaptığı özel konuşmalarda demiş ya? “Türkiye’de bölünecek 20 ülke arasında. Biz de pazarlığın içinde oluruz. Bize ne vereceklerini sorarız.” Dikkat buyurun lütfen, “Ne bölünmesi, kanımızın son damlasına kadar Müslüman Milletimizle omuz omuza düşmana karşı savaşırız.” cümlesini bekliyordunuz değil mi? Türkçe Olimpiyatları ile tüm Türkleri birleştireceği zannedilen bir cemaat, “Namı-ı celili Muhammediyi tüm kâinata yayacağız.” deyince ümmeti bir araya getireceğini zannettiğimiz bir duruş. Ama sonuç ortada. CIA’nin koordinesinde bir darbe ve işgal kalkışması. Malum ABD başkan Adayı Tramp darbe kalkışmasını bizzat yönetenlerden CIA görevlilerinin adını yayınlamadı mı?

 

Sınırlarımızın dışında yuvalanan bu ihanet ve düzenli ABD Birlikleri (artık onlara ABD’nin YGP/PKK Ordusu diyelim, İngiltere’nin IŞİD/DEAŞ Ordusu diyelim) ülkemizin içinde de saldırı, sabotaj ve bombalama yapıyorlar.

Artvin’de K. Kılıçdaroğlu’na saldırıyorlar, düşünün.. Emniyet Binalarına saldırıyorlar. Artık, asker, polis bir yana sivil halkı da hedef aldılar.

Biz cepheyi net görelim. Cephe sadece sınır ötemizde değil. Maalesef yurdumuz da savaş alanının bir parçasıdır.

Bundan sonra Kürt Koridoru ya da Kürt kantonları demeyelim. Çünkü Müslüman Kürt’ün her şeyi Müslüman Türk’le, Arap’la… Buralar ABD Koridoru’dur, ABD kantonu’dur. Dolayısı ile bağrımıza sokulan bu hançerlere karşılık biz hesabımızı Irak ve Suriye ile birlikte yapmalıyız. Irak ve Suriye’de iç barış için gereken her şey yapılmalıdır. Rusya, İran, Türkiye, S. Arabistan, Mısır… Derhal bir araya gelinmelidir. Eğer çevre ülkeler bu konuda net tavır koymazlarsa, duruşumuzu değiştirmekten başka çaremiz yoktur.

Rusya ve İran başta olmak üzere çevre ülkeler de Avrupa da unutmasın. Hepsinde Türkiye’den yana ciddi bir halk gücü vardır. Herkes Türkiye’ye karşı ayağını denk atsın. Terör eğer biz başvursak bizim için de en ucuz ve kolay savaş yöntemidir. Lafın tamamı deliye söylenir.

 

Malum kurbağa örneğini bilirsiniz. Kurbağayı kaynar suya atsanız, kendisini dışarıya atar. Ancak soğuk suyun içine koyup, yavaş yavaş kaynatırsanız, uyuşur ve haşlanır. İslam coğrafyasında durumu budur. Uyuşturulup eritiliyoruz.

Suriye’de süren askeri harekât, PYD Unsurlarını Fırat’ın doğusuna atana kadar sürmelidir. TSK unsurları Suriye’de iç barış olana kadar orada kalmalıdır. Irak’ta Barzani, Türkmen ve Kürt Unsurlarla görüşüp oradaki askeri varlığımız artırılmalıdır. PKK tamamen bitirilmelidir. Kandil söndürülmelidir.

FETÖ operasyonları sulandırılmadan sürdürülmelidir. Hain geri teslim edilmezse ABD’nde bir suikast ile gereği yapılmalıdır. Putin’in muhaliflerine yaptığını hatırlayın, ABD’nin El-kaide liderlerini nasıl diğer ülkelerde öldürttüğünü hatırlayın…

FETÖ ile mücadele yeterli mi? Jandarmanın en son tayin listesini herhangi bir sivile verin. O bile okullardan özellikle istihbarat ve personel dairelerine yapılan özel atamaları, astsubaylıktan subaylığa geçenler ki, çoğunun neden terfi ettiğini biliyoruz, yine aynı şubelere atandıklarını göreceklerdir. Kimse aklımızla dalga geçmesin. Soruyoruz, madem her şey aynen sürecek, madem Jandarmanın İçişlerine bağlanmasının somut hiçbir sonucunu göremiyoruz, öyleyse bunca tedbirin ne önemi var?

Kurumların şu bakanlığa, bu bakanlığa bağlanmasının sebebi ne? Sivil iradenin kontrolünü arttırmak değil mi? öyle ise, Jandarmanın atamalarını kim kontrol ediyor?

 

Ülkem bu zor günleri Milli Birlik ve Siyasi Kararlılıkla aşacaktır. Üç kıtada izimiz, kanımız, terimiz vardır. Topraklarımız kan, iç savaş ve tehdit altındadır. Askeri tedbirler kadar ekonomik tedbirler de gereklidir. Tam bağımsızlık, askeri direnç ve kararlılık için güçlü bir ekonomi şarttır. İşadamlarımız ve iş dünyası da kendisini Bayrak ve Yurdumuzun savunmasında cephedeki bir komutan gibi görmeli, aynı sorumluluğu hissetmelidir.

Tehditleri Milli Birlik, gayret ve çalışkanlıkla, fedakârlıkla aşacağız. Başka çaremiz yoktur. Yanılmayacağız, aldatılmayacağız… Eski Türk Devletleri’ni yönetenlerin Çin’in güzel kadınları ve paraları ile aldatıldığı gibi ilgililer aldanmamalıdır….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi