Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Demokrasi sakızını çıkarın ağzınızdan

Demokrasi sakızını çıkarın ağzınızdan

Bazıları ne hikmetse ya lâikçiliğe takar, ya da demokrasi lüksüne...
Takıntı ile bari bir yerlere varabildik mi?..
Lâikçiliğe Tanzimat’tan beri takıldık...
Umut bağladığımız batının standartlarına, Sevr antlaşmasıyla...
Aşağı yukarı 100 yıl geçti, dile kolay...
Hem demokrasi ırmağında, hem de lâikçilik bataklığında ne kazandığımızı söyleyeyim mi?.. Birisinde boğulduk, diğerinde bele kadar çamura battık.
İthal malı olan lâikçiliği hadi din ve vicdan hürriyeti kapsamında ele alsak bir derece... Almıyoruz, ille de dinden soyutlanacakmışız... Gerçi lâikliğin her türlüsüne ihtiyatîmiz hiç yok. Çünkü bizim tarihi lâikliğimiz var... Senin dinin sana, benim dinim bana...
Demokrasiye gelince, her kuşun eti yenmez...
Ülke terörizmden kan ağlarken kimi sorumlular demokratik hak hukuk diye tutturuyorlar... Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek buyurdu... Demokratik kurallardan asla taviz vermeyiz.
Verme... Verme, nasıl olsa, kalan sağlar bizimdir!
Normal şartlarda bu söylemler doğru olabilir de, olağanüstü hallerde “demokrasi” afyon sakızı gibidir, çiğnedikçe uyuşturur...
Terörist senin kalbine namluyu dayayacak, sen “demokrasiden taviz vermem” diyeceksin. Terör senin 40 bin insanını katledecek, sen katillere anayasadan, babayasadan ahkam keseceksin!
Bari anlıyorlar mı?...
Vahşet, demokrasi adını verdikleri batılılara has dilden anlamaz...
O, Osmanlı tokadından anlar... Vurdun mu yere yapışır...
Dünya öyle yapıyor... ABD Müslüman’ı alıyor, ta Küba’daki Guantanamo hapishanesine götürüp yargılıyor... Sen ise, 40 bin kişinin katiline, üstüne bir de ada tahsis ediyorsun.
Allah öyle buyuruyor... Kısasta hayat var...
Özellikle bu emir terörün panzehiri...Terör senin evladını katledecek, sen o haini ömrü boyunca hapishanede halkın parası ile besleyeceksin. Yanı halka iki türlü ceza; hem canı, hem parası...
Üstelik bu çarpıklığın adı demokrasi olacak!
Toplantılar, açıklamalar, kararlar, tehditler... Karşılıklı suçlamalar. Kaybettiklerimizi geri getirmediği gibi bir yaraya da merhem olmuyor.
25 yıldır yapılanlar hep aynıdır...
O hükümet de gelse aynısını yaptı, bu hükümet de gelse aynısını yaptı. Terör olaylarında azalma yerine çoğalmalar var... 1992’de 927 terör olayı varken bu sayı 1993’te 6 bine fırladı...2003’te 4 bin 373. 2004’te 3 bin 546. 2005’te 3 bin 876. 2006’da 4 bin 500. 2007’nin ilk 6,5 ayında 4 bin eylem... Bu sayılardan anlaşılıyor ki terör olayı karakucak güreşi değildir... Düzenli ordularla dağların arasında terörist avlamak olayı tarihe karışmıştır.
Teröristler nasıl ki senin yoluna mayın döşüyor, kampına kadar sürünüp gelebiliyorsa, sen de aynısıyla ona mukabele edeceksin.
Mayın döşeyeceksin, sürünerek kampına kadar gidip orasını havaya uçuracaksın...
O gelmeden sen gideceksin...
Hava kuvvetleri bu olayda etkin ama, lazım olduğunda kullanılacak... Değilse, dağları taşları bombalamakla bir yere varılmadığını görüyoruz...
ABD ile İngilizler yıllardır Afgan dağlarını bombaladıkları halde, El Kaide yine vardır...
Kandil dağına attığımız bombaların demir ve kurşunları ile İstanbul’un bir semti satın alınır. Buna rağmen PKK toplantılarını hâlâ orada yapıyorsa, bunun bir anlamı olmalı...
Artık reformların zamanı geldi... Jandarma mutlaka asayişten çekilmeli...
Askerin tek bir görevi vardır, askerlik...
Cezaevlerini sivil güvenlikler ya da özel kuvvetler korusun... Terör konusunda idam cezası acilen geri getirilmeli... Değilse, “şehitlerin kanı yerde kalmayacak” sözünün bir anlamı kalmaz...
Dünya iğne deliğine varıncaya kadar her sahada uzmanlaşırken, biz de giderek kalınlaşıyoruz. Terör konusunda acemi asker yerine uzman asker... Gerillâ eğitimi...
Bir de aceleden harp sanayii kurulmalıdır...
İğneden ipliğe İsrail’den alıyoruz... Şifreli uçaklar, şifreli silahlar... İsrail ona da satıyor, sana da satıyor... Yanıbaşımızdaki İran ise silahını, füzesini kendisi yapıyor...
Hep ithal... Kafamız ithal, sefamız ithal...
Bir de işimize gelmediğinde ağzımızda sürekli demokrasi sakızı...
Kolay sağılan ineklere mahsus bir nevi geviş getirme sitili...
Sakın ola ki taviz vermeyin!..
(*) Emekli Hakim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi