Buna da şükür!...

Buna da şükür!...

Bosna Hersek takımını 2-1 yendik.. Milli Takımımız adına çok gol kaçtı.. Ama galibiyeti daha fazla hak eden taraf olan Türkiye, müsabakayı kazanmasını bildi..
Eksiktik, sakatımız çoktu muhabbetine girmeye pek gerek yok.. Neticede sahaya on bir kişi çıkıyor..
Ve gördük ki, yedek denilen futbolcularımız yeri geldiğinde as diye tabir edilenlerden daha da arzulu ve istekli oynuyorlar..
Bu maçta; Sabri, Hakan Balta, Arda, Mevlüt, İbrahim Kaş ve Kazım oyuna ağırlığını koyan futbolcular olarak hatırlanacak!..
Özellikle de Sabri..
Bitip tükenmeyen enerjisiyle Bosna takımını çökerten isim oldu..
Mevlüt, uzun süredir gol atamıyordu.. Bu defa makûs talihini kırdı ve şık bir kafa golüyle Bosna ağlarını sarstı..
Keza Arda!..
Sol tarafta aldığı her topla Bosna Hersek defansını yordu..
Kazım da öyle..
Sabri’yle birlikte sağ kulvarı adeta “otoban” gibi kullandılar..
Şimdi bu sözlerimiz üzerine bazı okuyucularımız çıkıp; “İyi de niye o zaman netice 2-1” diye sorabilirler!..
Ben, bunu tek kelimeyle “şanssızlık” olarak değerlendiriyorum..
Kale içinden çıkarılan vuruşlar, rakibin ayağına çarpıp dışarı çıkan toplar, iki metreden avuta atılan şutlar..
Girmeyince girmiyor!.. Ve bunun başka da izahı yok!..
Bir de tenkit yapayım;
Sözüm Fatih Terim’e..
Kendisini Almanya’da kabul ettirmiş ve geçtiğimiz yıllarda Bundesliga’da leblebi gibi gol atan ve şu anda da aynı işi Schalke’de icra eden Halil Altıntop gibi bir futbolcu var elinde..
Ve sen hâlâ 17 yaşındaki Batuhan’la maça çıkıyorsun!..
Çocuk ne kadar iri yarı olursa olsun, gerek tecrübesi, gerekse de kemik yaşı, kendisinden hayli yaşlı olan rakipleriyle mücadele etmeye müsait değil..
Ne oldu?.. Bir ikili mücadelede çocuğun omuzu çıktı..
Yazık oldu Batuhan’a!..
Neden sonra da oyuna Halil girdi..
Halil Altıntop, Batuhan’a yedek olacak futbolcu mu?..
Bence değil.. Çok kişiye göre de değil..
Maça devam edecek olursak; Her şeye rağmen Bosna Hersek takımını beğendiğimi söyleyebilirim.. “Diri bir ekip.. Koşan ve mücadele eden bir takım!..”
Ama bir şey daha söyleyebilirim; Tecrübe noksanlığı var..
Bosna takımında, Misimoviç, Dzeko, Berberoviç ve Rahimiç, beğendiğim futbolculardı..
Bosna Hersek futbolunun unutulmaz yıldızlarından ve Fenerbahçe’de de bir dönem futbol oynayan Elvir Boliç’in geçtiğimiz günlerde verdiği bir demecini okudum. Boliç, bu Bosna Hersek takımının tarihlerindeki en iyi Milli Takım olduğunu söylüyordu.. Zaten, İspanya önünde son dakikalara kadar direnmeleri (87. dakikada 0-1) ve evlerinde Estonya’ya 7 gol atmaları (7-0), Boliç’i haklı çıkarıyordu..
Evet, gerçekten de futbol kumaşı kaliteli olan futbolculardan kurulu bir Bosna izledik..
Ancak, belirttiğimiz gibi; Birincisi, tecrübe noksanlığı.. İkincisi ise, Milli Takımımızın hızlı futbolu.. Bosna Hersek’i İnönü Stadı’ndan mağlup olarak çıkartan faktörler bunlar oldu..
Bosna’yı 2-1 yendiğimiz gece, Belçika’nın Brüksel’de Ermenistan’ı 2-0’la geçmesi ve İspanya’nın da Estonya’yı deplasmanda 3-0’la devirmesi, 2010 Dünya Kupası Finalleri için süren yarışın ne derece ciddi olduğunun da ispatı..
Şimdi gözler, Çarşamba gecesi oynanacak olan Estonya-Türkiye maçına çevrildi..
Estonya’yı da kazasız geçeceğimizi umuyoruz..
¥
NOT; 88.4 frekansından yayın yapan Lalegül FM’de hazırlayıp sunduğumuz “Hayatın İçinden” programının bugünkü misafiri, Boks Federasyonu Başkanı Caner Doğaneli..
Caner Doğaneli’yle önümüzdeki hafta sonu yapılacak olan Boks Federasyonu seçimlerini konuşacağız ve hayatın değişik renklerinden oluşan bir söyleşi yapacağız..
Saat; 16.30-18.00.. www.lalegulfm.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi