Halil Mert

Halil Mert

Milli Şuur… İman Kardeşliği

Milli Şuur… İman Kardeşliği

         Allah emreder, rica etmez.. Hükümlerinde boşluk yoktur. Hele de topluma dair tanımları yaparken..

         Mü’min, Münafık, Kâfir, Ehl-i Kitap, Adalet, Zulüm vd.

 

         "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin!

Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayın ki size merhamet edilsin! Hucurat/10"

         Allah rica etmez emreder.. İdrak edene..

         Demek ki neymiş?.. Türk, Kürt, Arap, Acem, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Pomak, Sünni, Alevi vb. demeden Mü'min ise seveceğiz..

 

          Topraklarımız 200-250 yıldır zor günler geçiriyor. Sebep mi? Çok!.. En başta Merhum N. Fazıl’ın ifadesiyle; “Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre...

         Birincisi iki buçuk asır... Aşk, vecd, fetih ve hâkimiyet...

         İkincisi üç asır... Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet...

         Üçüncüsü bir asır... Allahın, Kur'an'ında "belhümadal-hayvandan aşağı" dediği cüce taklitçilere ve Batı Dünyasına esaret... Ya dördüncüsü ?...

         Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkûmiyet...

         İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören... Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan…”

 

         Batı, Doğunun tekâmülünü Batıya taşımayı, İslam’ın bilimsel aydınlığını üniversitelerine aktarmayı ve kilisenin taassubunu aşmayı bildi. Bilimsel yenilikler, keşifleri, keşifler işgal ve yeni kaynakları, kaynaklar zenginliği getirdi. Bunları yazarken Batıya özenmiyorum. Batı’nın insanlık dışı zenginliğini tasvip de etmiyorum. Kim köle ticaretini, vahşeti ve barbarlığı savunabilir? Ancak, şu görülmelidir. Son 150 yılda yıkılan tüm devletlerimiz ve işgalleri İngiliz ve Fransızlar denizcilikte geldikleri seviye ile becerdiler. Düşünün gemiler ve motorları… Dünyanın istedikleri her yerine denizden büyük birlikler sevk edebildiler. Ya biz?..

         Batı, teknolojik yeniliklerle ve çok çalışarak güçlendi. Kendi iç kavgalarına rağmen.. Biz neredeyiz peki?

         İdeoloji üretenler ve İslam Âlimleri artık ekonomik ve sosyal hayatla tanışmalıdır. Düşünün namaz ve zekât hep ikili olarak emredilmiştir. Bunda bir hikmet yok mudur?

 

         İslam Dünyası, ilimle de, bilgiyle de, teknoloji ile de barışmalıdır. İlim ve bilgi bizim yitik malımız değil mi?

         Son yüz yıl ne kadar acınası bir süreç. Hele de son 50 yıl.. İslam Coğrafyası’nda oynanan oyunlara bakın… Terörle anılan bir coğrafya, terörle anılan bir din… Paralı askerler, Müslüman kılığına girmiş Batılı ajanlar, lejyonerler.. Karıştırılmış kafalar, dini tanımlar.. Kaybolmuş estetiğimiz. Terörle gelen ırkçılık ve kavmiyetçilik belası.. Yıkılan, yakılan medeniyetimiz, katledilen insanlarımız, tecavüze uğramış kızlarımız, kadınlarımız.. Sürgün ve muhacir milyonlar.. Yok edilen varlıklarımız.. Çalınan petrolümüz.. En kötüsü de birbirine düşman edilmiş İman Kardeşleri..

         Afrin.. Oluşturulan terör statükosunu maalesef halkımızın bir kısmına anlatamıyoruz. “Kürtler’e düşmanlık yapılıyor.” algısı oluşturmaya çalışan emperyalist düşmanlarımızın değirmenine su taşıyanlar ihanet içindeler. Tabii bu ihanet iki tür. Bir gurup farkında değil. Ancak elebaşları yani, terörü arkalayanlar, ideolojik hesapları ile destek olanlar, ÖSO, RTE düşmanlığı vb. görünümü ile Millet ve Ümmet menfaatlerine karşı olanlar bu toprakları parçaladıklarının, insanımıza düşman olduklarının farkında ve bilincindeler. İnsanımıza bunların gerçek yüzleri gösterilmelidir.

 

         İslam’la taçlanan, İman Kardeşliği ile yücelen Medeniyetimize ve değerlerimize dönmekten başka çaremiz yoktur. Çok değil, 30 yıl öncesi gibi, Medeniyetimizin ruh köklerinin yiğitleri Türk Alparslan, Kürt Selahaddin, Arap Ömer Muhtar vd. yiğitleri anarken her birimiz onların Hz. Hamza’nın, Hz. Ali’nin mirasçısı, Gül Muhammed (SAV)’in yolunun mücahidi olduğu bilinciyle tanıdık ve sevdik. Gelinen noktada bakıyorum bu gün Ertuğrul, Kut’ül Amare, Abdulhamid Han gibi dizileri özellikle Kürt kökenli gardaşlarımıza izlettirmemeye çalışıyorlar. Oysa buradaki miras sadece Türk kökenlilerin mi mirası? Suudi Emekli Orgeneral “Ertuğrul’u izliyorum heyecanla takip ediyorum.” dediğinde “Siz ne buluyorsunuz? Ortak tarihimiz değil.” dedim. Cevap “Ne demek ortak tarihimiz değil, Müslüman Türkler, bu toprakları ümmete nasıl yurt yaptı merak ediyoruz.” dedi. İşte ortak bilinç..

 

         Ey Müslüman Milletim…

         Türk, Kürt, Arap, Acem, Laz, Alevi, Sünni, Şii, Arnavut, Gürcü, Boşnak vd. hepimiz kutlu bir ecdadın, büyük ve fedakâr bir medeniyetin evladlarıyız. Fatih’in Hocaları Kürt Molla Gürani ile Türk Akşemseddin birlikte bir Fatih büyüttüler. Gelin gelecek nesillerin fatihlerini büyütelim. Âlimlerini, bilim adamlarını büyütelim.. AB bünyesinde kendi sınırlarını kaldıranlar bize yeni yeni bölünmüş sınırlar oluşturma derdindeler. Oyunlara gelmeyelim. Oyunları bozalım.. Çözüm gerçekten, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Din, Tek Millet.. Buradaki Millet, batının tanımları değil.. Allah’ın Millet tanımı ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi