Halil Mert

Halil Mert

Sıcak Günler.. Kenetlenme Zamanı

Sıcak Günler.. Kenetlenme Zamanı

         Kıyamete kadar günlerimiz sıcak ve düşmanlıklarla dolu geçecek…

         Neden mi?

         Dünyanın merkezindeyiz çünkü.. Uçak Gemisi adeta yurdumuz.. Tüm ulaşım ağlarının üzerinde.. Eski Dünyanın tamamını kontrol eden, enerji kaynak ve yollarını kontrol eden bir coğrafya.. Büyük Medeniyetlerin ve dünyayı yöneten büyük ve vaktin süper devletlerinin toprağı..

         Düşünün!...

         Büyük Pers, İskender, Büyük Roma, Selçuklu ve Osmanlı.. Hepsi bu topraklardan doğdu. Bu toprakta ya büyüyeceksin ya da “Öz yurdunda parya olacaksın..” Ortası yok…

         Şunu da unutmayalım. Türk Milleti varlığından bu yana hep cihan devletleri yani süper devletler kurdu. Nasıl mı? Öncelikle, lojistik planlamayı ve uzun seferleri bilen, büyük birlikleri uzak mesafelere sevk eden imkân ve kabiliyetleri vardı. Muhariptiler. Gittikleri toprakları adaletle yönetirlerdi. Anadolu kıtasında en uzun soluklu Hâkimiyet Devletini kurdular. Artık Kızıl Elma, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, İ’lay-ı kelimetullah’a dönüşüp sınıf atlamıştı. Artık dünyanın tüm mazlumları Müslümanlara emanetti. Ya sonra!

        

         2. Abdulhamid Han bir gün dedi ki; “Dünya Savaşı’nda bir deniz devleti ile ittifak edelim.” Dünya Tarihindeki Karaya dayalı Hâkimiyet teorileri değişiyordu çünkü. Artık, “Denizlere hâkim olan Dünyaya hâkim olur.” teorisi gerçekleşiyordu. Bakıldığında en büyük kazanımlarımız da Akdeniz’i Türk Gölü haline getirdiğimizde gerçekleşmişti. Maalesef önce ilimde, sonra bilimde, sonra da teknolojide yenildik. Artık, “Ham yobaz, Kaba softa”ydık. Sonucunda kaybettik.

         Uçak yapan, silah/mühimmat yapan insanları da 1950’li yıllara kadar tasfiye ve imha ettik. Ardından “Hoş geldin NATO, Hoş geldin ABD”. Beraberinde onların çocuklarının yaptığı askeri darbelerle halkımıza verilen fiili ayarlar.. Madde planında da esir aslında..

 

         12 Eylül Sürecinde iç savaş. 28 Şubat, büyük tasfiye… Bölücülük süreci ve Müslüman Kürt’ün iman, ahlak ve toprağından kopartılıp, tüm mukaddesatına düşman, seküler kimlikli bir yapıya sosyal olarak dönüştürülmeye çalışılması.. Bu ateşin 100 yıl önce Arap Aşiretlerine uygulandığı gibi sınırlarımızın dışındaki Kürt Kökenli insanımıza da bulaştırılması..

         Aslında Araplar, bölücüler için ne kötü bir örnek. Bu gün birbirine komşu 20’nin üzerinde Arap Devleti var. Bunlar Devlet-i Aliye’de bir iken şimdi her birine farklı resmi tarihler ve Milli ideolojiler oluşturtuyorlar. Bu hal Medeniyet Coğrafyamızın tüm insanlarına ders olması gerekirken hale bakın ki Emperyalist Devletlerden satın ya da hibe aldığı silahlarla Müslümanlar birbirini, komşusunu boğazlıyor. Irzına geçiyor ve yağmalıyor.

         Son 10 yıla kadar İslam Dünyası’nda yöneticiler halka yabancı idi. Devlet de bu şekilde yapılanmıştı. Şimdi Ümmete öncü ve büyük bir güç olan Türkiye’mizde Devlet ile Millet bütünleşti. Kim ya da kimler bu bütünleşmeye karşı? Bunlar iki gurup.. İlki bilerek ve taammüden Milli Birliğe karşı olanlar. İkinci gurup ise neye karşı olduğunu bilmeden birinci guruptaki hain ve işbirlikçi en hafifinden kendine ve Milletimize güvenmeyen manda ve himayecilerin peşine takılanlar. Bu ikinci guruba ulaşmak zorundayız. Birinci gurupla da her zeminde mücadele etmekten başka çaremiz yoktur.

         Peki, bu ihanet gurupları nerelerde? Geleneksel, sol, seküler, Masonik kesimlerde varlar. Bölücülük bunlarsın içinden çıktı, maalesef İslamcı geçinenlerin içine de nüfuz etti. En kötüsü de İslamcı ve Cemaatçi gurupların içinde de bu ihanet ve mandacı unsurlarla işbirliği yapan birileri var.

 

         Aziz Milletim.

         Birlik zamanı..

         İdeoloji ve siyaset üretenler, Dini hizmet adına topluma önderlik edenler, etmeye çalışanlar.. Şehidlerimize bakın. Onlardaki şuura bakın. Her birinin hayatı biz “Hayat süren leşlere” adeta mektup niteliğinde. Operasyonlarda çatışan Mehmedcik’e yemek gönderen, kazak ören, yiyecekler gönderen masum Anadolu’nun mazlum insanına bakın. Anadolu kalesinin bu fedakârlık ve cesaret abidesi insanlarından ders almamız gereken çok şey var. Bir baba, bir dede düşünün şehid evladının cenaze namazını ferasetle kıldıran.. Kolay mı gözyaşını yenmek?.. Aynı insanlar dökülmedi mi sokaklara 15 Temmuz’da. Aynı insanlar önüne geçmedi mi ihanetin?

 

         Çok çalışmalıyız..

         Teknoloji ve bilimi yakalamadan tekâmül mümkün değil.

         Üretmeden zenginlik mümkün değil. Çalışmadan üretmek mümkün değil.

         Bu gün ülkemizi birçok saldırıya rağmen ayakta tutan, devletimizi güçlü kılan Liderimizi, O’nu da güçlü kılan Milli Birlik ve Beraberlik ile ekonomik gücümüzdür.

        

         Kahraman ve Fedakâr Milletim…

         Her yerde birliği ve beraberliği anlat. Her yerde Güçlü maziden, münevver ve etkin istikbale gidebileceğimizi anlat..

         İnananlara Allah (CC)’ın vaadi olduğunu anlat.

         Fitnenin ne büyük bir felaket olduğunu anlat.

         Bizim bu topraklarda, Türk, Kürt, Alevi, Sünni vb. ne olursak olalım her şeyimizin müşterek olduğunu anlat. ABD gibi hırsız ve çapulcuların toplandığı bir devlet olmadığımızı, İngiltere gibi insan eti dahi yiyerek zenginleşen bir sömürü ve hırsızlık devleti olmadığımızı anlat.

         Ardına çil çil kubbeler serpen ordunun bizim ordumuz olduğunu anlat.

 

         Bitmeyecek sıcak günler.

         Olsun! Güçlü kılar bizi.

         Yeter ki uyuklamayalım. Yeter ki dostu düşmanı iyi tanıyalım. Unutmayalım ki, dünyadaki tüm Müslümanlar bize bakıyor, bizden bekliyor. Anadolu’mun mazisi temiz, istikbali aydınlık, FETÖ, ETÖ, PKK, DEAŞ, DHKPC, TİKKO, DEV-SOL vs. demeden tüm ihanet çevrelerini görüp yenen, ekonomik ve fiili kuşatmayı yarıp dağıtan insanından bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi