Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kızım öğretmen, imza atmam ona zarar verir mi?

Kızım öğretmen, imza atmam ona zarar verir mi?

Seçimi seçim olmaktan çıkarmaktan fayda umanlar yanlış yaptıklarını anlayacaklar. Özellikle de cumhurbaşkanı adayları için gelip imza verenlerin hakkında incelemeyapılması, bu yolla FETÖ’nün siyasi ayağına ulaşılması gerektiğini ileri sürerek bazı insanları korkutanlar sanıyorum bu tavırlarından yarar görmeyeceklerdir. Ancak pek çok insanı tedirgin etmiş olacaklar. Bunun ötesinde gerçekten korkmuş olanlar da bulunabilir. Ancak ne kadar korkuturlarsa korkutsunlar istedikleri sonucu elde edemeyecekler. Bunu oturduğum yerden söylüyor değilim. Ankara’da Sincan İlçe Seçim Kurulu’na cumhurbaşkanı adayları için oy vermeye gelenlerin bazılarının endişelerini  görerek ifade ediyorum. Böylesine bir hava oluşturanların kendilerini Cumhur İttifakı’nın üyesi olarak takdim etmeleri inandırıcı olmaktan çıkıyor. Çünkü adı ister Cumhur ister Millet İttifakı olsun tüm partiler milletten oy almak için ortaya çıkarak seçim kampanyası yürütürler. Bir seçim kampanyasında iktidar partilerinin muhalefete göre bir üstünlükleri olamaz. Onlar istedikleri gibi konuşup bazen toplumu korkutarak, bazen bağırıp çağırarak oylarını artırma hakkına sahip değillerdir. Aksini iddia eden ve savunanlar var ise onların kafalarındaki sistemi demokrasi olarak nitelendirmelerinin anlamı yoktur.

Hemen her ilçe seçim kurulunun önünde yaşanan benzer olaylardan iki örnek aktarmak istiyorum. İlk olay, yaşlı bir amca seçim kurulu önündeki bir partinin görevlisine yaklaşarak endişesini şöyle dile getiriyor:

- Evladım... Ben emekliyim, yapacakları tahkikat konusunda hiçbir endişem yok. Ancak kızım öğretmen. Burada benim imza atmam evladıma zarar verir mi?

Görevli genç, “Amcacığım, böyle bir şey olmaması lazım. Ancak içinizde böyle bir endişe varsa tercih yapmayabilirsin, karşılığını veriyor. Soruyu soran amca gence inanmış olacak ki, içeri girerek tercihini yapıyor, imzasını atıyor.”

Yine aynı ilçe seçim kurulunun kapısında yaşanan ikinci olay da yukarıdakine benzer.

Orta yaşlarda bir bey içeriye girmeden parti görevlisine giderek, “Evladım, Bahçeli’nin açıklaması beni tedirgin etti. Çünkü öğlum memur, gelinim kamuda çalışıyor... Ben emekliyim onun için kendi açımdan korkmuyorum ama, oğlum ve gelinim için bir tehlike olabilir mi? Böyle bir tehlike var ise onlara tercih kullandırmak istemiyorum” diyor. Bu sözler karşısında parti görevlisi ne diyeceğini şaşırıyor. Bir yandan soru sahibini ve oğlu ile gelinini tercih yapmaya, bunun için bir tehlike olmdığına ikna etmeyi düşünürken, öbür yandan da soru soranın yaşadığı endişeyi de görmezden gelemiyor. Sonunda parti görevlisinin söylediklerinden ikna olarak ailecek içeri girip imzalarını atıyorlar.

Öncelikle belirteyim ki, insanları böyle bir soru sormak zorunda bırakanların bundan utanmaları gerekir. Her parti iktidar olmak için gayret sarf eder. Bunun ters bir tarafı yoktur. Toplumun tercihini sağlamak için programlarını ortaya koyarak bu kampanyayı yürütmeleri gerekir. Yoksa, topluma korku salarak, seçim kurullarına giderek cumhurbaşkanı adayı konusunda tercih koymalarını engellemeye çalışarak sonuç almaya çalışmak kendilerine yarar sağlamayacağı gibi bir yandan siyaset çirkinleştirilir öbür yandan toplum kutuplaştırılır ki, birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz.

Aktardığım iki olayı değerlendirirken söylenebilecek çok söz var ama, bir seçim kampanyasında sevgi ve saygıyı bir kenara itmiş, çıkarcılığı öne almış olanların seviyesine düşmemek için yorumu okuyucularıma bırakıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi