İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

15 Temmuz direnişi neyse Kudüs için direniş odur. Mekke ve Medine için..

15 Temmuz direnişi neyse Kudüs için direniş odur. Mekke ve Medine için..

15 Temmuz direnişi neyse Kudüs için direniş odur. Mekke ve Medine için direnmek de bize kalır..

15 Temmuz’da Türkiye çok ağır bir saldırıya uğradı. Hedef Anadolu’yu paramparça etmek, bu topraklarda başlayacak yeni yükselişin önüne geçmekti. Çokuluslu saldırılar altındaydık...

Ülkenin milli direncine omuz verenler Yenikapı’da buluştu. Türkiye ve dünyaya bir söz verdi. Bu ülkenin diz çökmeyeceğini, yıkılmayacağını, ayakta kalacağını, güç kazanacağını, yükselişini devam ettireceğini, düşman cephesi ne kadar geniş olursa olsun direneceğini, ABD/AB güçlerinin yüz yıl öncesi senaryoyu bir daha uygulamasına asla müsaade etmeyeceğini dünyaya haykırdı.

Kudüs ikinci kez işgal edildi. 1917 neyse bugün oradayız

Bir meydan okumaydı, bir duruştu, mücadele diliydi Yenikapı’dan yükselen. O gün milli direnç hattında olanların bazıları, daha sonra karşı cepheye geçti, şimdi onlarla birlikte milli direnci zayıflatmaya, kırmaya çalışıyor. Çokuluslu ittifakların içinde yer alıyor, Türkiye karşıtı cepheyi güçlendiriyor. 24 Haziran’a, Çanakkale’de karşımızda oluşan cephe ile birlikte hazırlanıyor. İrili ufaklı proje adamlar, siyasiler, gruplar bu amaçla harekete geçiriliyor. Yükselişe karşı yıkım ittifakları kuruyor.

İsrail ve ABD, Müslüman dünyayı aşağılarcasına bir karara imza attı. Ardından uyguladı. ABD büyükelçiliği Kudüs’e taşındı. Bu karar, Kudüs’ün ikinci kez işgaliydi. 1917’den yüz yıl sonra bir kez daha işgal yaşanıyordu. Birinci Dünya Savaşı neyse, o dönemdeki işgal ve istila neyse bugün yaşanan oydu. Kudüs’ün ikinci kez işgali de 15 Temmuz’da Anadolu’nun topyekun saldırıya uğraması da, yüz yıl sonra başlatılan istila projelerinin aşamalarıydı.

Kudüs’ü savunmak vatanı savunmaktır

PKK ve FETÖ bunun için kullanılıyordu, PYD ve DEAŞ bunun için kullanılıyordu, Irak işgali bu yüzdendi, Suriye savaşı bu yüzden çıkarıldı, 1990’dan bu yana bizim coğrafyaya dönük bütün saldırı, işgal, iç savaş, istikrarsızlık projeleri bu büyük planın parçasıydı.

Öyleyse Kudüs’ü savunmanın vatan savunması olduğunu, Anadolu’yu savunmak olduğunu bileceğiz. 15 Temmuz gecesi sokaklarda neyin direnişini vermişsek bugün Kudüs için de aynı direnişi verdiğimizi bileceğiz. 1917’de Gazze savaşlarında, Filistin cephesinde Anadolu evlatları neyin mücadelesini vermişse, neyin savunmasını yapmışsa bugün Kudüs için, Filistin için aynı şeyleri yapacağız, yapıyoruz.

Yenikapı yeni siyasi dile, direniş diline dönüşüyor..

Coğrafya bütündür. Haritamız, kalbimiz, aklımız, zihnimizdir. İstanbul’u savunmakla Kudüs’ü savunmak, Bağdat’ı savunmakla Saraybosna’yı savunmak bir bütündür, hepsi vatan savunmasıdır. Bu şehirler birbirini tamamlar güç verir, tarih böyle yazılır böyle oluşur. Hafızamız kadar varız.

Coğrafyamız kadar varız. Ve bu coğrafyada bütün şehirler birbirini kollar, korur. Bu coğrafyada Filistin’de direnmek ile Anadolu’da direnmek, Balkanlar’da direnmek aynıdır.

Yenikapı’da, bu anlamda, ikinci buluşma gerçekleşiyor. Bundan sonra bölgemize, coğrafyamıza dönük bütün saldırılara Yenikapı Ruhu ile direnmek bir siyasi anlayışa, geleneğe, dile dönüşecek. Bundan sonra coğrafyamıza dönük her saldırıya bu ruhla cevap verilecek. Bundan sona Türkiye’ye yönelik her girişime bu direnç hattıyla cevap verilecek. Yenikapı bu anlamda direniş geleneğinin temsil edildiği bir siyasi dile dönüşüyor, dönüşecek.

Bu iki ülke Kudüs’ü sattı

15 Temmuz savunması burada yapılmış, milli direnç ekseni burada kendini göstermişti. 24 Haziran’da da Yenikapı ruhu ile bu ruha karşı konumlananlar mücadele edecek. Kudüs için böyle, 24 Haziran için böyle, İstanbul için böyle.

Yarın Mekke ve Medine’ye de birer Kudüs senaryoları uygulanacak. Biz yine böyle karşı duracağız. Ne pahasına olursa olsun bunları yapacağız. Bu duyguyu, düşünceyi, duruşu, siyasi dili bütün coğrafyaya yayacağız.

Bugün sadece Yenikapı değil, Türkiye’nin çağrısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) da toplanıyor. Kudüs için, Türkiye’nin zorlamasıyla bir araya geliyor. Ama Türkiye ve birkaç ülke dışında hiçbiri bir şey söylemeyecek. O liderler, o rejimler, o ülkelerin birçoğu ABD ve İsrail ile anlaştı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve S. Arabistan’ın yeni yönetimi Kudüs’ü sattı.

Mekke ve Medine için de direnmek bize düşecek..

Dahası onlar kendi vatanlarını, coğrafyayı sattı. Onlar Mekke ve Medine’yi sattılar. Bugün Kudüs için sokaklara dökülüyorsak yarın aynı şekilde Mekke için Medine için sokaklara döküleceğiz. Fahrettin Paşa’nın Medine savunmasını didik didik okuyacağız.

İşte Yenikapı böyle bir ruh olacak, direniş ruhu olacak. İklim iklim yayılan, bütün coğrafyayı etkisi altına alan bir direniş geleneği olacak. Sakın unutmayın, Kudüs’ü savunmak Anadolu’yu, İstanbul’u savunmaktır. Kudüs’ü savunmazsan vatanı savunamazsın.

15 Temmuz gecesi bütün dünyaya direndiğimiz için Kudüs direnişi de bize nasip olacaktır. Çünkü kaderdir bu, coğrafyanın kaderidir ve siyasi genetiğimiz bize bu yükü yüklemektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi