Yusuf Kaplan

Yusuf Kaplan

Eğitim, kültür ve medyada büyük atılımın beş şartı

Eğitim, kültür ve medyada büyük atılımın beş şartı

Eğitim, bu ülkenin en temel, en âciliyet kesbeden sorunudur; varoluş sorunumuzdur.

Terörden daha önemli, daha hayatî bir sorundur.

Eğitimde, medeniyet dinamiklerimiz ekseninde devrim yapar ve büyük bir atılıma imza atarsak, kimse durduramaz bizi.

Eğer eğitimi ihmal edersek, yanlış işler yaparsak, yok olmaktan kurtulamayız -Allah muhafaza.

EĞİTİM MESELESİ, BİR MEDENİYET MESELESİDİR

Eğitim meselesi, bir medeniyet meselesidir. Güçlü bir medeniyet tasavvuruna sahip olmayı gerektirir.

Medeniyet tasavvuru, bir toplumun, Yaratıcı, Kâinât ve İnsan tasavvurundan oluşur.

Tarih yapan, tarihin akışını değiştiren bütün büyük toplumlar, tarih yapmalarını, tarihin akışını değiştiren büyük atılımlar gerçekleştirmelerini, güçlü, köklü, kuşatıcı bir medeniyet tasavvuruna sahip olmalarına borçludur.

Bütün büyük toplumlar, eğitim sistemlerini, kendi medeniyet tasavvurlarının sunduğu anlam haritaları çerçevesinde inşa ederler. Medeniyet tasavvuru güçlü ve köklü toplumların eğitim sistemleri, her alanda insanlığın önünü açan, yüzyıllarca, binyıllarca yaşayan çaplı, öncü insanlar yetiştirirler.

Bir eğitim sistemi bunun için vardır esas itibariyle.

Bir eğitim sistemi, yüzyıl, ikiyüzyıl bu tür öncü isimleri yetiştirmek için seferber eder bütün kaynaklarını.

Başka türlü olmaz çünkü.

Bir toplumun sahip olduğu güçlü ve köklü medeniyet tasavvuru, o toplumun çocuklarının dünyaya kompleksiz bakmalarını sağlar.

Medeniyet tasavvuruna, dolayısıyla medeniyet iddialarına dayalı bir eğitim sistemi, fikir dünyası, kültür, sanat ve ahlâk sistemleri inşa eden toplumlar, hem kendi ruh köklerini imajinatif şekillerde kullanmasını, hayatın her alanına uyarlamasını hem de dünyanın bütün kültürlerinden, medeniyetlerinden imajinatif şekillerde yararlanmasını iyi bilirler.

SÖMÜRGECİ EĞİTİM, KÜLTÜR VE MEDYA REJİMİYLE KENDİ AYAĞIMIZA KURŞUN SIKIYORUZ!

Türkiye’de kendi medeniyet iddialarını önce inkâr eden, sonra da yok etmeye kalkışan sömürgeci bir eğitim sistemi; yozlaştırıcı, mankurtlaştırıcı bir kültür, sanat ve medya dünyası vardır.

Türkiye’deki eğitim sistemi de, kültür, sanat ve medya dünyası da sömürgeci bir zihniyetin ürünü olduğu için birinci sınıf öncüler yetiştirememiştir; sadece Batılıların gönüllü acentası gibi yaşayan, Batılıların ürettiklerini (üstelik de postası çıkmış döküntü ürünlerini, fikirlerini) burada tepe tepe tüketen celladına âşık tasmalı çekirgeler yetiştirmiştir ve yetiştirmeye de devam ediyor hâlâ!

O yüzden kaygan zeminlerde patinaj yapıp duruyoruz ya iki asırdır!

Böyle gitmez!

Bu ne demektir peki, hiç düşündünüz mü?

Bir toplumun kendi elleriyle kendi çocuklarını intiharın eşiğine sürüklemesi demektir.

Bu sömürgeci eğitim sistem; mankurtlaştırıcı kültür ve sanat dünyası; bütün değerlerimizi yozlaştırıcı yoz ve sığ medya rejimi yıkılmadığı ve eğitim de, kültür de, sanat da, medya da kendi medeniyet dinamiklerimiz ekseninde silbaştan yeniden inşa edilmediği sürece bu toplum, hem iki asırlık zihinsel prangalarını kıramaz hem de insanlığın önünü açacak, (Batı uygarlığı gibi başka medeniyetlerin kökünü kazımayacak, başka kültürlere hayat hakkı tanımayacak, aksine bütün medeniyetlerden bizim medeniyetimizin kurucu kaynağını oluşturan vahyin ışığında, beslenmesini bilecek ve başka medeniyetleri de besleyebilecek) hakikat medeniyetini yeniden sunamayız insanlığa, yeniden ve yenileyerek, taze bir ruh üfleyerek...

Bırakınız insanlığa bir medeniyet fikri sunmayı, bu topraklardaki varlığımızı bile koruyamayız.

Bunu görebiliyor muyuz acaba?

KÜLTÜR VE MEDYAYI ISKALAYAN BİR EĞİTİM PROJESİ, KISA DEVRE YAPAR...

Burada altını çizmek istediğim hayatî nokta şu: Eğitimde gerçekten devrim yapabilmek için, fikir ve sanat, kültür ve medyayı da işin içine dâhil etmek lazım.

Kültür, medya ve eğitim artık iç içe geçmiş durumda.

Dün bizim öğretmenlerimiz öğretmenlerdi sadece.

Bugünkü kuşakların öğretmenleri sadece öğretmenleri değil.

Öğretmenlerin öğretmenleri de medya ve kültür dünyası aynı zamanda.

Kültür dünyasından ve medyadan bağımsız bir eğitim sistemi kısa devre yapar.

Genç kuşakların zihin dünyalarını aile de, okul da şekillendirmiyor artık. Kültür endüstrisi, özellikle de medya şekillendiriyor. Film kültürü, müzik kültürü, dijital kültür, genç kuşakların zihin dünyalarının, zevklerinin, beğenilerinin şekillenmesinde okuldan daha fazla etkili bir işlev görüyor çağımızda.

O yüzden eğitimde yapılacak bir atılım, kültür ve medyayı da eğitim sürecine dâhil edemezse, genç kuşaklara ulaşma, onların dünyalarını zenginleştirme imkânını yakalayamaz.

BÜYÜK ATILIMIN 5 ŞARTI

Yazının son bölümünde sadece eğitimde değil, kültürde ve medyada da büyük atılım yapılabilmesinin olmazsa olmaz beş şartını, kurucu ilkesini kısaca, özlü bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum:

1-Ruh köklerinin keşfi

2-Ruh köklerimizin kaynağını oluşturan bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde ufuk, zihin ve çığır açıcı bir eğitim sisteminin, fikir hayatının, kültür dünyasının ve medya rejiminin inşası.

3-Medeniyet iddialarını adım adım hayata geçirecek, ruh köklerini özümsemiş pergelin sâbit ayağını bizim medeniyet dinamiklerimize basacak, pergelin hareketli ayağıyla bütün dünyalara açılacak yetenekli, özgüveni yüksek genç kuşakların yetiştirilmesi.

4-Fikir özgürlüğünün hiç bir engelle karşılaşmaması. Fikir özgürlüğünün olmadığı yerde, çığır açıcı atılımlar gerçekleştirilemez. Bütün terörizm biçimlerinin fikir özgürlüğüyle bir alakası olmadığını burada söylemek bile gerekmiyor elbette ki.

5-Sonuncusu ve önemlisi de, bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak, bu dünyayı aşacak, çağ aşacak, çağ açacak, çağrısı çağını kuracak, önümüzü açacak, fikir ve oluş çilesi çeken öncü bir kuşağın hazırlanması...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Kaplan Arşivi