Engin Ardıç

Engin Ardıç

Kazıklandık ey Muharrem, unutma bizi

Kazıklandık ey Muharrem, unutma bizi

Bankalar tarafından soyulmaktan bıktık.
Evet, "finanskapital" bizi gaddarca soyuyor. (Bu terimi hayatında hiç duymuş muydun solcu lider Kemal Bey?)
Banka yönetimlerinin çalışanlarına verdiği talimat da "müşteriyi........" şeklinde, buraya yazılamayacak kadar ağır ve çirkin bir emirdir.
Yapmayanı zaten kapının önüne koyuyorlar. Küfürü yiyenler de banka yöneticileri değil, üç kuruşa çalıştırılan bu çocuklar oluyorlar.
Zaten "telefon bankacılığında" da belirtiyorlar, "bu konuşma kendi güvenliğiniz için kayıda alınmaktadır"...
Küfür etmeyelim diye...
Yok canım? Nereden benim güvenliğim oluyormuş, asıl senin güvenliğin için!
Kenan Evren'in 1980 yılında Demirel, Ecevit ve Erbakan'ı "kendi güvenlikleri için" içeri tıkması gibi bir şey yani.
Üç dakikada bir çalan telefonlardan da bıktık.
Hastan var, yolda yolcun var, beklediğin haber var... Zırrr telefon, acaba kötü bir şey mi oldu diye sarılıyorsun telefona... Hayır, banka kredi veriyormuş, ya da müteahhit apartman dairesi satıyormuş.
Şabalak bir kızı oturtuyorlar telefonun başına, yüz vermezsen "görüşmeyi sonlandırıyorum"diyor...
"Konuşmayı bitiriyorum" demeyi bilmiyor, görüşmeyi sonlandırıyor.
Hani, "tedavisi yapılıyor" demek yerine "tedavisi gerçekleştiriliyor" diyen hamşolar gibi...
Arada "aman iyi be tamam, krediyi almazsan alma, bana ne" diyebilen cesur, mert ve kahraman Türk kızları da çıkmıyor değil tabii!
Kimi zaman da soğuk ve sevimsiz bir bilgisayar sesi... Hani havaalanındaki, Cem Yılmaz'ın deyimiyle "deli karının" sesi gibi: Üç... Beş... Dört... Numaralı kapıdan...
Kredi kartı borcunu istediğin kadar kuruşu kuruşuna öde, mutlaka ve mutlaka beklenmedik bir borç daha çıkarıyorlar. Cart ücreti, curt parası, zırt kesintisi, pırt tutarı, mutlaka eksik kalan birşeyler icat ediyorlar.
Birşeyler ödenmemiş kalacak ki "tamamı ödenmemiş muamelesi" yapsınlar da haşırt diye faiz geçirsinler!
On yedi lira yetmiş altı kuruş için hadi kalk tekrar banka şubesine...
Bunu telefon şirketi de yapıyor, nasıl oluyorsa mutlaka "eskiden kalmış ve ödenmemiş bir fatura" icat ediyorlar. Bunlar çoğu zaman on lira, yirmi lira gibi "müşteri için önemsiz, can yakmayacak" miktarlar.
Ama bu milyonlarca kişiyle çarpılınca ortaya amansız rakamlar çıkıyor.
Bankaların ATM makinelerinin "küsuratı" tuttuğu, vermediği gibi...
Bu yoldan toplam kaç milyon lira zorunlu olarak bir süre daha bankada tutulmuş oluyor, bir düşünün.

***
Bu memlekette solcu olduğunu ileri süren bir sürü siyasi sahtekar var.
Hiçbirinden de bizi finanskapitalin bu amansız soygunundan koruyacak bir tepki, bir çaba, hiç olmazsa iki çift laf duymadık.
Senin bu konuda bir bilgin, bir fikrin, bir diyeceğin var mı Muharrem?
Yoksa kuantum teorisinde yeri yok mudur emekçi kazıklamanın?
"CHP'yi kurtarırlarsa vatanı kurtaracaklarını" sanan basın yiğitleri, alo?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi