Halil Mert

Halil Mert

Gelecek İçin Geçmişi Yazmak…

Gelecek İçin Geçmişi Yazmak…

Tarih, ders alınsa tekerrür eder miydi? Elbette etmezdi.
 
Daha da önemlisi, “Aptal adam her şeyi kendisi tecrübe eder, akıllı adam başkalarının tecrübesinden istifade eder.”
İngiltere ve Batı, Devlet-i Aliye taassup içinde boğulurken, teknoloji devrimi yapıyor. Büyük gemilerle büyük kıtaları dünyanın istediği yerine naklederek büyük bir sömürge coğrafyası oluşturuyor, dilini ve medeniyetini enjekte ediyor, güzel dinimizi ve Müslümanları düşman gördüğü için içimize fitne ve tuzaklar sokuyor. Farklı mezhepler, cemaatler, tarikatlar oluşturuyor. En kanlı DEAŞ gibi terör guruplarından, Ilımlı, diyalogcu FETÖ terör örgütüne, bölücü PKK’ya, kendisinin adamları aracılığı ile kurdurduğu ülkelere varana kadar.. Düşünün ABD’nin devlet kuran Tugayı var. 
 
ABD mi? 
 
200 yıllık bir mazi..
 
Amerikalı olmak üstünlük.. Büyük bir çark kurulmuş, dünyanın her yerinden gelen farklı farklı insanlar çarklarda öğütülüyor. ABD menfaatleri için ölüyor, çalışıyor, paralı askerlik yapıyor. Düşünün ABD tüm insanlığın başına bela. Tabii ABD’ni tek başına düşünmeyin. İngiltere ve derin Avrupa tepesindedir. Yani eskinin kraliyet aileleri ve derebeyleri.. 
 
Bir araya geliyoruz. Hemen iki büyük düşman devreye giriyor. Birinci içi boş hamaset. Neden mi böyle. Hamaset bilgiye dayanmazsa ne olur? Boş teneke misali manasız sesler çıkıyor önce, sonra da tartışmaya dönüşüyor. 
Bize bakın. Solcularımız bir sürü fraksiyon. İslamcılarımız bir sürü mezhep, tarikat, cemaat, okul, ekol.. Ne derseniz deyin. Muz tarikatı bile çıktı değil mi? 
 
En çok Kitap, Sünnet deyip de, kitap ve sünnette olmayan meselelerden bölünen, tartışan, birbirine kendi cehaletini dikte eden Müslümanlara üzülüyorum. STK bir araya geliyor. Herkes lafın içinde hemen kendi özel hassasiyetlerini diğerlerine öğretmeye hatta zorla kabul ettirmeye ve baş eğdirmeye zorluyorlar. Cemaat taassubundan ve darbesinden az kalsın devletimiz yıkılacaktı 15 Temmuzda. Hala kadrolaşma derdindeyiz.
 
Çözüm ne?
 
İttihad-ı İslam’ın Farz-ı ayın olduğu bilincine varılmalı önce. Namaz kılmak gibi, Oruç tutmak gibi, Müslüman, Müslüman kardeşini sevmek zorunda… 
 
Sonra tarihi bir bilinç gerek. Bunun için Âlimlerimiz ve tarihçilerimiz kompleksten kurtulmalı önce. Tarihimizin, gerek Türk Dünyası yönüyle, gerek tüm İslam Âlemi yönüyle yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
 
Kim yapacak peki?
 
Bakın tarihçilerimize.. Bir gurup Osmanlıcı, diğeri Atatürkçü… Böyle cehalet olur mu? Arkadaş hepinizde önce Milletçi ve Devletçi olacaksınız. Osmanlı evet büyük bir medeniyet kurdu. Peki, nasıl yıkıldı? Neden İngiltere yıkılmadı? Atatürkçüler.. İstiklal Harbini yapıp, cumhuriyeti kuran kadrolar gökten zembille mi indi? 
 
Bakıyorum şu anda tarihi seyir içinde ders çıkartılarak politika üretilmesi gereken onlarca sorun var. Ama bu statik tarihçilerin siyasilere bir tane çözüm önerileri yok. Ya her şeyi onaylıyorlar, ya da karşılar….
 
Cengiz Han’ı tartışıyoruz. Hem de aptalca.. Türk mü değil mi? İslam düşmanı vs. Fatih Sultan Mehmed Han ve sonrası neden HAN ünvanı ile anılır? Cengiz’in mirasını halifelik gibi Kırım Han’ından aldıkları için O’nun manevi mirasını sahiplendikleri için değil mi? Şimdi Diriliş dizisinde Moğollar yerden yere vuruluyor. İyi de o ordularda Moğol diye aşağıladığınız askerlerin çoğu Müslüman Kıpçak boyları.. 
 
Cengiz Han’ı Çin sahiplenmiş, Ogeday Han’ı sahiplenmiş. Neden? Çünkü Asya Türklerini ve Moğolları emperyal kültür baskısı ile uzun dönemde tüketip, topraklarını savaşsız işgal etme derdinde.. Çin Kazakistan, Moğolistanve Kırgızistan’a zengin damat ihraç ediyor. Neden acaba? 
 
Ya biz? 
 
Biz hala Cengiz Han tarafından Otrar’ın yakılmasını tartışıyoruz.
 
Tarihten ders alalım.
 
Büyük Medeniyetler kurmuş Aziz Milletimizin dirilmesine engel olacak tüm unsurlar ortadan kaldırılmalıdır.
 
Tasavvuf Tarihimiz..
 
Hoca Ahmed Yesevi Atasız, Hacı Bayram’sız, Hacı Bektaşi Veli’siz tasavvuf anlatılabilir mi? Bir gurup kocaman bir tasavvuf kitabı yazmış. Tasavvuf, adeta Erbil, Cizre, Hakkâri, Bitlis yöresinde kemale ulaşmış. Nedir bu Allah aşkına? Ruslara karşı savaşmışlar, İran içlerine seferler yapmışlar.. Eyvallah da bizim neden haberimiz yok bunlardan? Bakın bu mübarek insanların ferdi gayret ve kemalatlarını değerlendiremem. Ama bırakında devleti ve vatanı ordularımız kurtarsın. Nedir bu gerçek dışılık? 
 
Sonra tarikat deyince akla kusura bakmayın ama o daracık bölgeden 1000 yıl öncesinden Türkistan gelir. Yani Taşkent gelir, Semerkant gelir, Buhara gelir. Şah-ı Nakşibend nerede? Buhara’da istirahatgahında değil mi? Tarihten ve gerçeklerden bazı şeyler neden kopartılır? Kimse kusura bakmasın bunda sosyal bir sinsilik ve arka plan ararım ben..
 
Siz hiç objektif yani yansız yazılmış bir tarih ve tarih tasavvuru duydunuz mu? Okudunuz mu? 
 
Bakıyoruz, Azeriler’e Şah İsmail ve Safavi’lerin yiğitliği, Osmanlı’nın Onlara karşı Ruslar ve Batı ile sürekli ittifak yaptığı anlatılmış. Bize de tam tersi.. Timur? Ayrı bir dert.. Tüm Türk Dünyası’ında Tarih kitapları yeniden yazılmalıdır. Dedelerimizin birbiri ile yaptıkları gereksiz taht ve toprak kavgalarını öğretmek zorunda değiliz. Ya da hepsini bu hatalarından dolayı ayıplayalım..
 
Bir başkası hem de etnik sporlarımızın başındaki adamlardan biri. Tarihimizi Bedir Harbi ile başlatıyor. Yapmayın bu riyakârlığı! Kim Bedir’in, her şeyden önemlisi Gülümüz (SAV)’in mücadelesini küçümseyebilir? Haşa!.. Devamlı 1400 yıl önce atılan oktan söz ediyor. Bir dakika! O ok en az 6000 yıl önce Altay Dağları’ndan atıldı. Gülümüz (SAV) havada giden o oka istikamet verdi. O ok, İslam ile şereflenmeye müteakip, Nil’e düştü, Tuna’ya düştü, Viyana’ya düştü, Yemen’e düştü, Libya’ya düştü. Hâsılı Eski Dünya’nın her yerine düştü.
 
Aziz Milletim, peki ne yapmalı?
 
Önce ülkemizde, sonra çevre coğrafyada Milli Birlik ve Güvenliğe katkı sağlayacak bir tarih tezi geliştirmeliyiz. Bu tarih tezi, kandaş ve dindaşlarımızı kucaklaştırmalıdır. Fitneye sebep olabilecek netameli konulardan kaçınmalı, sürekli Birlik ve Beraberliğimizi pekiştirecek bakış açısı oluşturulmalıdır. İçi boş hamasete meydan vermeden, ancak gelecek nesilleri çalışmaya, kendine güvenmeye, milletimizi sevmeye matuf bir tarih tezi oluşturulmalıdır.
Ülkemizde Mikromilliyetçilik ve unsuriyetçilik sürekli özgürlük ve din kardeşliği kisvesi ile pompalanmaktadır. Biz tarihin hiçbir döneminde ırk, soy, nesep bağlamlı milli mülahaza içine girmemiş bir büyük milletiz. Bizim için temel değer dinimiz, milli terbiye, edeb ve törelerimiz olmuştur. Bu meyanda yurdumuz ve çevre coğrafyamızda bir çatışma alanı yoktur. Cumhurbaşkanımızın TEK VATAN, TEK DEVLET, TEK BAYRAK, TEK MİLLET söylemi değerlidir. Altını dolduracak tarihçilerin sesi çıkmamaktadır. 
 
Bizim Milletimiz bin yıllardır VATAN ve MİLLET, DİN ile DEVLET temelleri üzerinde yükselmiştir. Bu temel değerleri birbirine çatıştıranlar ihanet içindedirler. Tarih tezimiz de Milletimizin bu değerleri ile barışık geliştirilmelidir.
Milli Tarih kelimesine bile vaktiyle karşı çıkanların bu milletle nasıl bir kavganın içinde oldukları herkesçe görülmelidir.
Milli Tarih yazmak, geleceğe yön vermektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi