Cemal Nar

Cemal Nar

Eğitimle Evliliği Ertelemek Ve Zina 4

Eğitimle Evliliği Ertelemek Ve Zina 4

Evet, cinsel arzular ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaçtır ama Müslüman onu nikâhla karşılarsa, hem meşru yoldan bir ihtiyaç karşılamış olur, hem de sevap kazanır. Haramdan karşılanırsa bu ihtiyaç, hem bu dünyada bir utanç olur, hem çeşitli hastalıklara, sosyal bozukluklara, fitnelere, kavgalara, cinayetlere, israfa sebep olur, hem de ahirette bir cehennem vesilesidir.

Buna inanmayanlar, Allah Teâlâ’nın Kur’an ayetleriyle kesin olarak yasakladığı bu işi inkâr eden, alaya alan, hafife alanlar, kesinlikle dinden çıkar ve kâfir olurlar. Onlara “dönek” anlamında “mürted” denir.

Evet, zinayı suç ve ayıp saymamak, kesinlikle dinden çıkıp küfre düşmektir, onlar kendini Müslüman sansalar ve saysalar bile.

*  *  *

Bir başka sorun da, çok geç evlenmeler veya evlenmeden nikahsız yaşamalardır. Bugün cemiyetin bir sıkıntısı da, gençlerin evliliklerinin geciktirilmesidir.

Sevgili Peygamberimiz, tıpkı  “vakti giren namazın kılınması ve teçhizi hazırlanan cenazenin defnedilmesi” gibi, çağı gelen bekârların da evlendirilmesini tavsiye buyuruyor.

“Efendim okul bitsin, iş güç sahibi olsun, aradan askerlik çıksın” derken yaş otuzu, bazen kırkı buluyor. Kızlar, “ekonomik bağımsızlığını kazanma” adına otuzunu beklerken, bazen yerli bekâr kalıyor. O zaman eğer kadınlığını yaşayacaksa, zinadan başka yol var mıdır?

Bu ertelemelerin, evliliğe yabancı kalma, uyumsuzluk, kaçırılan saadetler kadar bir de günah boyutu oluyor haliyle. Acaba bu yüzden kaç masumun iffeti yara alıyor, kaç temiz defterlere “zina” gibi kara lekeler düşüyor, kaç temiz alınlara iffetsizlik damgası vuruluyor, kaç gözlerden sicim gibi pişmanlık gözyaşları akıyor kim bilir!

Bize bu seküler, laik, din dışı materyalist hayatı dayatanlar, zaten “zina”yı “ayıp” saymayanlardır. Bize göre zina olan o çirkin işler, onlara göre ekmek gibi, su gibi bir ihtiyacın karşılanmasıdır.

Televizyon programında izliyoruz, “zina yapmadığını” söyleyen öğrencilere hayretle bakan erkek sunucu ve bayan konuğu, “buna inanamam. Bu duvara tırmanarak yürüdüğünü söylemek gibi imkânsız bir şey” diyorlardı.

Bunların aklı bu iffet ve temizliği alamıyor, nefsin şehvet ve arzularına Allah için gem vurmayı kavrayamıyordu.

Ne günlere kaldık değil mi?

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi