Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Seçimde son düzlük hamleleri

Seçimde son düzlük hamleleri

Kaç seçim yazısı yazdım sayamadım. Memleketin en yoğun seçim ve referandum yaşadığı dönem, benim yazarlık yıllarıma denk geldi. Bu seçim dönemlerinde, son 20-25 gün kaldığında, her yazımı muhakkak “son düzlük” diye bir yazıya ayırmışım.

Bunu önemsiyorum, zira tüm seçimlerin kaderi bu son düzlükte belli oluyor. Hatta şunu da iddia edebilirim: Birçok anketin yanıldığı alan da bu dönemde oluyor. Son düzlüğe girmeden önce yapılan anketlerle, son düzlükten sonrakiler arasında fark oluyor genelde.

Seçmen son düzlükte karar veriyor ya da kararını pekiştirmiş oluyor. Şunu da söylediğimizde yanılmış olmayız: Belirsizliği, kararsızlığı yoğun olan seçimler esnasında, birçok seçmen sandığın başında kararını değiştirebiliyor.

Benim iddialarımdan biri şudur: 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde, CHP’nin son on gündeki mitingleri, söylemleri, mesajları sandık sonuçlarını çok önemli şekilde etkilemiştir. Bu, son düzlükte tökezlemek anlamına geliyor.

KARARSIZI YOĞUN SEÇİM

Son düzlüğe girdiğimiz bu günlerde, kararsız oranının yüksek olduğuna dair veriler var. Hatta sandığa gitmeme eğiliminin de bu seçime özgü olarak, yüksek çıktığı söyleniyor. Benim de sahadan edindiğim izlenim, sandığa gitmeyi düşünmeyen insan sayısında artış var.

Lakin son düzlükte bunun da eriyeceğini göreceğiz. Kararsızlık konusu da, sandığa gidip gitmeme konusu da, bu son 25 günde büyük oranda netliğe kavuşacaktır.

Son düzlük liderlerin, partilerin ve adayların depar atacağı süreç oluyor. İşte bu deparı atarken ayağı kayan, tökezleyen ve düşen de çok oluyor. Tökezleyenler, bitişe çok az mesafe kaldığı için bunu telafi edecek bir fırsatı yakalayamıyor.

Son düzlüğün öneminden dolayı, birçok parti kampanyalarının en vurucu kısmını son 20 güne saklar. En önemli projeler, en önemli mesajlar, vurucu polemikler hep son yirmi günde yaşanır genelde.

HEYECAN ARTACAK MI?

Sizin de dikkatinizi çekmiştir, şu ana kadar tam olarak bir seçim atmosferi, seçim heyecanı oluştu denemez. Bunun sebebi nedir acaba?

Bildiğiniz gibi, seçim kampanyalarında afiş, ses arabası, bayrak gibi, önceden alışageldiğimiz malzemeler ve yöntemler kullanılmıyor artık. Bunun görsel ve işitsel olarak bir zayıflık kattığını ve atmosfer oluşumunu etkilediğini söyleyebiliriz.

Öte yandan rekabet ortamının tam olarak oluşmamasından da kaynaklanabilir heyecansızlık. Birçok ilde bazı adayların kazanacağına kesin gözüyle bakıldığından bu heyecan oluşmuyor. Bazı illerde ise rakamsal olarak rekabet olsa da, adayların bu rekabeti heyecana sürükleyecek performans gösteremediğini görüyorum.

Heyecan oluşmamasının bana göre en önemli nedeni, milletin seçim yorgunu olmasıdır. Son 10 yılda kaç seçim ve referandum yaptık? 9 mu? 10 mu? Allahtan bu seçimden sonra 4 sene başka seçim yok. Millet yorgunluğunu atacak!

İKİ SİYASİ HAMLE BEKLİYORUM

Seçimin en gözde şehri İstanbul’da Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında geçen büyükşehir yarışının şimdiye kadar heyecan yaratan bir atmosfere giremediğini söyleyebiliriz. Binali Bey’in son düzlükte atağa geçeceği ve arayı açacağını söyleyenler oluyor. Bakalım bu gerçekleşecek mi?

Ancak İstanbul dahil, tüm yurtta heyecanın son yirmi günde artma ihtimali var. Bu heyecan bana göre katılım oranını da doğrudan etkileyecektir. Eğer partiler bu heyecanı oluşturamazsa, sandığa gitme oranında ciddi düşüş olabilir.

Son düzlükte iki şey bekliyorum:

Birincisi Erdoğan kendi tabanını konsolide edecek, karşıtlık hissi üzerinden partisine ve kendisine seçmenin sahip çıkmasını sağlayacak bir siyasi manevra yapacaktır. Bu hamleyi nasıl yapacak bilmiyorum. Ancak her seçimde yaptığı son hamlesiyle Erdoğan seçimleri kazanmasını hep bilmiştir.

İkinci beklediğim şey ise, son düzlüğe girdiğimiz şu günlerde CHP’den bir tökezleme bekliyorum. Aşağı yukarı (7 Haziran hariç) CHP tüm seçimlerde son anda bir siyasi manevra yaparak, AK Parti’ye yardımcı oluyor! Bu seçimde de CHP’den böyle bir manevra bekliyorum.

Bakalım dediklerim olacak mı?

Son düzlüğe girdiğimizde bana da artık yol göründü. Birkaç kritik şehre sahayı gözlemlemeye gideceğim. Bu şehirler genelde mutfağı ve doğası güzel olan şehirler olsa da yine de siyasi gözlemdir, değil mi? İzlenimleri anlatırım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi