Akif Emre

Akif Emre

Obama'dan Baykal'a “imkansız ittifak”

Obama'dan Baykal'a “imkansız ittifak”

Belki ne alakası var denilebilir ama Obama gibi siyah birinin Amerika gibi küresel imparatorluğa başkan seçilmesi ile Baykal'ın çarşafa rozet takması arasında çok ciddi bir benzeşim var. Bu ikili arasındaki benzerlik sadece birinin başkan seçilmesinden hemen sonra diğerinin (henüz seçilmeden) çarşafa rozet takması arasındaki zamanlama olarak örtüşmeden ibaret değil.

Obama'nın renginden dolayı yapılan çoğulculuk, farklılık vurgusu tam da Amerika'nın daha doğrusu kapitalist ilişkilere dayalı kültürün bir bakıma sahte yanına vurgu yapıyor. Londra, Paris, New York gibi metropolitan kentlerde rastlanan, tahammül edilen, bir çeşni olarak anlamı olan dünya mutfağını yansıtan lokantaların varlığı o toplumların gerçekten farklı olana kucak açtığı demesek bile tahammül edebildiği anlamına gelmez. Öteki olan farklı renkler, kültürler lokantadan başka anlam kazanmaya, "fundamental" yanı ile temsil edilmeye başladığı andan itibaren farklılığa tahammülün sınırına gelinmiş demektir. Bu açıdan bakıldığında Obama'nın temsil ettiği farklılık 'egzotik farklılık'tır.

Yine Obama üzerinden devam edecek olursak; "Küresel Roma" olma iddiasındaki Amerika'nın siyah bir devlet başkanının temsil ettiği düşünce ve dönüşüm talepleriyle Roma'nın Hristiyanlıkla ilişkisi arasında benzerlik gözden kaçırılacak gibi değil. Egemen bir ideolojiye daha doğrusu egemenlerin ideolojisine/dinine dönüştükten sonradır ki Hıristiyanlık müntesiplerinin arenada aslanlara atıldığı bir dava olmaktan çıktı.. Yani bu Hıristiyanlık impartorluğun merkezine çekildiği/içselleştirildiği andan itibaren ezeli hakikati canları pahasına savunanların dini olmaktan da çıkmıştı. Zaten hegomonik çarkın işleyebilmesi için kitlelerin kendinden bir parça buldukları, özlemlerini görebildikleri, kendilerini içine katacak bir söylemin görünür olması gerekirdi.

Etienne Balibar'ın bu bağlamda çarpıcı tespiti hayli açıklayıcı; "egemen fikirler doğrudan doğruya eğemenlere ait olmayan fikirlerdir". Obama bir Hıristiyan havarisi olmasa da ona yüklenen anlam adeta Roma'nın Hıristiyanlaşması ya da en hafif tabiriyle Roma'nın merkezine Afrika lokantası açılması gibi duruyor. Obama için iki durum söz konusu, eninde sonunda Roma'nın dinini kabul ettiği bir havari ise bu durumda o dinin içeriği boşaltılmış, dönüştürülmüş biçimde bir imparatorluğun ideolojik aygıtı haline getirilmiş Hıristiyanlık söz konusudur artık. Ki verilmeye çalışılan imajına rağmen böyle bir iddiası yoktur.. Ya da renginden dolayı merkeze egzotik meyvalar, tatlar sunduğu ölçüde hoş görülen bir siyahtır.

Deniz Baykal'ın çarşafa rozet takması Obama'nın iktidar oluş hikayesiyle temelde örtüşüyor. Baykal'ın rozetleme hikayesei çok kaba biçimiyle müesses nizamın "Komünizm gelecekse onu da biz getiririz" mantığıyla işleyen iktidar-talep ilişkilerini yansıtıyor. Bir gösterge olarak çarşafın temsil ettiği ezilen, horlanan, dışlanan kesimlerin bir anda 'rozetlenme'si tam da egemen iktidar ideolojisi ile vatandaş ilişkisinde ortaya çıkan talep ve düşüncelerin iktidar oluş macerasının yerli versiyonu olarak karşımızda camlı örnek olarak duruyor. Çarşafın temsil ettiği tesettürü dönüştürerek, içini boşaltarak "Komünizmi de devlet eliyle" getirme söylemimim çarşafa bürünmüş halinin postmodern örneği olsa gerek.

Burada Türkiye'de, her türlü dönüşümün muarızları eliyle gerçekleştirilmesi geleneğinin ortaya çıkaracağı sahte umut beklentisinin siyasete aktarılmasını yaşıyoruz sanki. Obama'nın temsil ettiği siyah deri kadar egzotik tat vermese de siyah çarşaf Türk siyasetinin iki yüzlülüğünü bir kez daha açık ediyor. Bu noktada iktidar olmasına, büyük toplumsal beklentiye rağmen AKP'nin bu talebi karşılayamamış ve bizzat Baykal tarafından engellenmiş olmasının siyasal sonucu olarak yeni bir beklentiye yelken açılması olarak da okunabilir.

Aslında hiç de bize özgü olmayan bu durum Slovoj Zizek'in "imkansız siyasi ittifak" dediği şeye karşılık geliyor. Postmodern darbenin ezdiği kitleler iktidara gelerek egemen olsalar da egemen olan idealleri değildi. Özlemlere karşılık gelen bir takım görüntüden başka bir içerik kalmamıştı çünkü. Bu karşılıksız bırakılma durumu ve bunu icbar eden zihniyetin temsilcisi olarak ana muhalefet "ikna odaları"ndan 'rozetleme'ye geçerek "imkansız siyasi ittifak"ı zorluyorsa buna cesaret veren aktörlerin siyaseti hakkında düşünmek gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi