Bu ifade CHP İstanbul il Başkanı Gürsel Tekin'e ait. Sultangazi'deki çarşaflı türbanlı katlım törenine itiraz eden bir CHP milletvekiline Tekin, “16 aydır buradayım, kendisinin yüzünü görmedim. Lütfetsin de, sokağa insin. Sırça köşklerde siyaset olmaz. Tombaladan milletvekili olacaksın, sonra taban rahatsız diyeceksin.” cevabını verdi.

Böylece siyasi literatürümüze bir yenisi daha eklendi:Tombala milletvekili.

Tekin il başkanı olarak milletvekilinin bir kez dahi teşkilatına uğramadığından yola çıkarak bir değerlendirmeyi yapmış.

Hem haklı hem haksız.

Haksız çünkü siyasi geçmişi olmayan, teşkilat tabanı olmayan ama partinin kendisinden istifade etmek istediği uzmanların milletvekili yapılması da normaldir. Bunun için seçim sistemimizde kontenjan milletvekilliği vardır. Tabanı olmayacağı için genel merkez ihtiyaç duyduğu uzmanları kontenjandan milletvekili seçtirebilir. O yüzden teşkilat bağı olmayan vekilleri tombala vekil diye aşağılamak isabetli bir söylem değildir. Baykal'ın seçilmiş milletvekillerine yapılan bu ithama itiraz etmesi bir bakıma doğrudur.

Ama anladığım kadarıyla Tekin'in itirazı ve tombala vekil tanımlaması kontenjan vekillerine değildir. Bütün milletvekilleri genel merkezden belirlendiği için tombaladan çıkar gibi çıktıkları için bu ifadeyi kullanmıştır ki bu perspektiften bakılınca yerden göğe kadar haklıdır.

Genel merkezler bir taraftan yarım ağız parti içi demokrasi edebiyatı yaparlarken öte taraftan parti teşkilatlarını, üyelerini ve seçmenlerini dikkate almadan aday belirlemeye devam etmektedirler.

Dolayısıyla seçilen vekiller milletten ziyade liderlerin ve genel merkezlerin vekili olmaktadırlar. Bu yüzden de genellikle milleti değil lideri ya da genel merkezi memnun etmek için çalışmaktadırlar. O yüzden de sırça köşklerinden pek inmezler.

Tekin'in kendi milletvekilini 16 aydır görememesinin altında yatan gerçek te budur.

Sistem böyle olunca milletvekilinin teşkilata inme ihtiyacı yoktur. Oysa halkla iç içe olan ve halka hesap veren teşkilattır. 16 aydır teşkilatına uğramayan vekilin hesabını da il başkanı olarak Tekin vermektedir. Bu sebeple Tekin'in tombala milletvekili tanımlaması yerinde bir söylemdir.

Vekillerin hepsi tombaladan çıkınca -ki şu andaki görüntü odur- halkın nabzını tutmaları beklenmez. Halkı memnun etmeleri de beklenmez. Onların lideri ya da genel merkezdeki bağlantısını memnun etmesi yeterlidir.

Bu sistem maalesef gerçekten halkla kaynaşan vekilleri de şaibe altında bırakan bir sistemdir.

Mutlaka değişmesi gerekir.

Ben geçen dönem mecliste bu sistemi değiştirecek kanun teklifi hazırladım ve parti grubuna verdim. Milletvekili adaylarını seçim bölgesindeki partili üyelerin -delegelerin değil- belirleyeceği resmi önseçimi, ayrıca seçmene tercih hakkı veren bir sistemi önerdim.

Yeterli destek bulamadım!

İlginçtir 26 Nisan 2008 tarihinde yapılan CHP kurultayında konuşan Deniz Baykal benim önerdiğim bu sistemin önseçim kısmını atlayarak önseçimsiz tercihli sistemi savundu. Ama iktidar olduğu zaman uygulayacağını ifade ederek de yan çizdi.

Aslında CHP bunu bir kanun teklifi halinde meclise indirebilir ve yasalaştırabilir. Çünkü AK Parti'nin programında da tercihli sistem önerilmektedir.

Gürsel Tekin'in yerinde olsam tombala vekillere itiraz yerine Baykal'a şu aday belirleme sisteminin realize edilmesini, kanun teklifinin hazırlanarak meclise verilmesini tavsiye ederdim.

O da edeceğe benzemiyor çünkü anlaşıldığı kadarıyla belediye başkan adaylarını belirlemeyi partili üyelere bırakmayacak kadar politikayı iyi biliyor!

Şimdi başkan adayları da -partilerin hepsinde- teşkilattan ve seçmenden ziyade genel merkezlerin ve genel başkanların gözünün içine bakacaklar! Anketler temayüller işin kılıfı olacak. Kim kendisini genel başkanlara ya da genel merkezlere kabul ettirebilirse onlar aday olacaklar.

Partisi güçlü olanlar, ya da adaylığı isabetli olanlar kazanacaklar!

Diğerleri kaderlerine küsecekler!

Tombaladan çıkan vekiller gibi tombaladan çıkan belediye başkanları da vardı, bu sistem sayesinde yine olacak!

Bunun adı da demokrasi olacak!