“Farzet ki Öldün…”

“Farzet ki Öldün…”

Bütün sistemlerin baş belasıdır bedel.
Pratiğin aksine teoride her sistem bir mükemmeliyetçilik içermekteyse de zamanın koşulları, uygulanmak istenen toplumun yapısı ve içeriği göz önünde bulundurulduğunda uygulamada büyük sıkıntılar yaşanabilmektedir.
Bu Sosyalizm, Komünizm, Faşizm ve sonu izmle biten bütün ideolojik sistemler için de böyledir...
Temeli insana dayanan(beşeri sistemler) bütün sistemler farklı coğrafya ve farklı toplumlarda farklı uygulama biçimleri gösterdiği gibi farklı karşılıklar da bulur.
Rusya'da uygulanmış, Çin'de, Çekoslovakya'da, Polonya'da uygulanmış bir sistemin Türkiye'de de uygulanabilirliğini düşünmek, aynı sonucu beklemek büyük bir ahmaklıktan öte bir durum değildir.
İnançlara dayanan sistemlerin beşeri sistemlerden farkı ise tek temellidir: ADALET
Hitler gibi, Lenin gibi, Mao gibi, Musollini gibi kendi egolarını tatmin etmek için, içinde bulundukları ruh hali gereği insanları piyon gibi kullanan, çevresindekileri ve kendisine tabi olanları robotlaştıran, kitleleri etkilemek için tek tipleştirmeyi, üniformayı ve sesini bile kullanan sapık ruhlu diktatörlerin aksine, din temelli sistemlerin bir yaratıcı ekseninde insanlara ebedi saadeti vaat etmesi, bunun için insanlara bir imtihan sahası sunması, tercihi yine insanlara bırakması bu farkın en temel özelliğidir.
Arabistan çöllerinden doğarak, yeryüzünün bütün kara parçalarına yayılan İslam dininin, bütün sistemlerden ayrılan özelliği de buradadır. ALLAH'a dayanan bir adaletle hükmetmesi, insanlar arasında renk, ırk ve cinsiyet ayırımı yapmaması, komşu hakkını gözetmesi, ana babaya sonsuz saygı ve itaati emretmesi(genel bir değerlendirme olduğundan ince nüansları hesaba katmıyorum), insanı merkeze oturtan bir sistem olması... Saymakla bitmeyen bu özelliklerinden ötürü İslam, tarih boyunca hükmettiği topraklarda ADALET'i sağlamıştır.
Diğer bütün semavi dinlerin temelinde de bu adalet vardır ancak, son din olan İslam geldikten sonra hükümlerinin ortadan kalkması, yazılı kaynaklarının yok olması, geriye sadece insanların kendilerinin oluşturduğu ve çoğu uydurma olan, ALLAH'a dayanmayan hükümlerin kalması nedeniyle günümüzde insanlığa hiç bir huzur ve mutluluk verememektedirler.
Tam bu noktada, günümüz Müslümanlarının ve onlara bağlı olarak insanlığın içinde bulunduğu buhranın, savaşların, katliamların, felaketlerin kısacası hepsinin temelinde İslam adaletinden uzaklaşmışlığın izleri yatmaktadır.
Tüm nesillere ve çağlara hitap eden bir sistemin, kendi uygulayıcıları tarafından unutulmaktan öte ihmal edilmesi, hapsedilmesi, görmezden gelinmesi, küçük parçalar halinde uygulanarak bütünden uzaklaştırılması buhranlı bir dünyanın gerçek nedenidir.
'Asra andolsun ki insanlar hüsrandadır.'
Her şeyin olduğu gibi bunun da bir bedeli olacaktır elbette. Ya kendimizi bunun için sorgulayacak ve doğru yolu bulacağız, ya da temelli inkâr edenlerden olacağız.
Bugüne kadar süregelmiş ihmalkârlıkların ileride daha büyük felaketlere yol açacağını bilmemek, düşünmemek büyük bir gaflet olacaktır.
İslam'a ait değerlerin, emirlerin, kural ve nizamların unutulması, hafife alınması; İslam'a ait emir ve yasakların yine kendisine İslam âlimi süsü vermiş sahtekâr kişilikler tarafından tahrip edilmesi korkunç bir sonun işaret fişeği olacaktır.
Örtünmek, kurban kesmek, ibadetlerin şeklini değiştirmeye kalkmak, namaz vakitleri ile oynamak, bu fiillerin sahibi için dehşet verici bir azabın habercisi değil midir?
Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk, Şahin Filiz, Ertuğrul Günay, Zafer Üskül... Uzar gider.
Kökeni sol olan siyasetçileri kendi geçmişlerinden gelen alışkanlıklarıyla başbaşa bırakırsak, geriye İslam Âlimi kılıklı Tağut yalakaları kalacak.
Müslümanlar elbette ki, böylelerine itibar ettikleri için bedel ödeyeceklerdir. Zaten bugün yaşadıklarımız, geçmişteki ihmalkârlıklarımızın bir bedeli.
Benim naçizane bir önerim olacak Zekeriya Beyaz ve Yaşar Nuri Öztürk'e:
Haris el-Muhasibi'nin, Doç. Dr. Abdulaziz Hatip tarafından Türkçe'ye çevrilen "Farzet ki öldün..." isimli kitabını okuyun. Aslında bu öneri, İslam âlimi kılıklıları kaale alan bütün zavallılar için de geçerli.
Kendisini İslam Âlimi olarak bilen bu zatlar, Haris el-Muhasibi'yi mutlaka tanıyorlardır(!)
Zira "evliya ve ilk mutasavvıflardan olan Cüneyd-i Bağdadi'nin hocası ve İmam Şafii'nin talebesi" Haris el-Muhasibi aynı zamanda Gazali üzerinde de büyük etki bırakması ile ünlüdür. (1)
İslam'ı gerçek kaynağından değil de, sizin gibi yalakalardan öğrenmeye kalkan cahilleri kandırmak kolay. Gerçekten Müslüman olduğunuzu iddia ediyorsanız, gerçekten Allah'ın hükümlerinin yeryüzünde hâkim olması için bir çabanız varsa, İslam nizamının insanlığa huzur getirecek yegâne sistem olduğuna inancınız tamsa, kısacası samimiyseniz bunu gösterin. Yok değilse-ki bugüne kadar ki söylemleriniz, yalancı, yalaka ve aldatan halleriniz hep bunu gösterdi-o halde bu kitabı okuyun.
Görün, rabbim sizin için nasıl bir Ahiret hazırlamış.
Ee ne de olsa her şeyin bir bedeli var di mi?
Hadi bunu da inkâr edin

(1)”Farzet ki Öldün...” isimli kitabın Takdim'inden

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi