Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Hakkımı arıyorum!

Hakkımı arıyorum!

İslam medeniyetinin ‘dayanma noktası’ ‘hak’tır. Hakkın küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Hak, haktır. Hak sahibinin dinine, rengine, ırkına, yaşına, cinsiyetine, zenginliğine bakılmaz. Haklı haklıdır.

Dünyanın son yıllardaki ‘hak ihlalleri’ dağılımına dikkatle bakan her ‘insaflı’ göz, bu ihlallerin çoğunun İslam dünyasında gerçekleştiğini görebilir.

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM)’in yeni yayınlanan 136 sayfalık 2012 Dünya Hak İhlalleri Raporu da bu tespiti teyit ediyor.

Rapor, siyaset-hukuk, çevrebilim, sağlık, kültür-sanat, ekonomi, medya, eğitim ve tarih-toplum sahalarındaki hak ihlallerine dikkat çekiyor.
Fransa’nın Mali’nin gelecek 50 yılını ipotek almaya yönelik operasyonu, Filistin, Patani, Arakan, Keşmir ve Doğu Türkistan’daki mezalimi ele alan çalışmada ‘küresel aktörler’in Afrika ve Asya’daki hak ihlallerine karşı tavırları ayrı ayrı ele alınıyor.

İslam dünyasına yönelik hak ihlalleri sadece İslam coğrafyasında gerçekleşmiyor. Nüfus hareketleri sonucunda her biri birer ‘İslam şehri’ olan Avrupa, ABD ve Rusya’nın muhtelif şehirlerinde İslam karşıtı, ırkçı ve ayrımcı uygulamalar, yayınlar ve politikalar geçen yıl daha da arttı.

Batılı güçler bir yandan İslam coğrafyası üzerinde çeşitli oyunlar oynarken, kendi ülkelerindeki Müslümanlara hakaret ve baskıda sınır tanımıyorlar. UHİM’in raporunda bu mesele de örneklerle kaydedilmiş.

Tüm bunlar olup biterken beş daimi üyenin menfaat şebekesi gibi çalışan Birleşmiş Milletler (BM), küresel güçlerin askeri kanadı gibi hareket eden NATO, insanlık dramlarına karşı sessiz ve etkisiz kalan, buna rağmen Nobel Barış Ödülü verilen Avrupa Birliği (AB), yani uluslararası sistemin müesseseleri ise ‘hak ihlalleri’nin çoğu zaman ya müsebbibi yahut çanak tutucusu oluyor.

Ortadoğu ve Arap Baharı coğrafyası ise 2012 senesinde hem on yılların hak ihlallerini gün yüzüne çıkardı hem de yeni ve dehşetli ihlallerine sahne oldu. İsrail, insanlık dışı uygulamalarına devam ederken Esed, Suriye’de İsrail’i aratmayacak bir vahşete imza attı.

UHİM raporunda Suriye’ye, asrın en büyük hak ihlali hadisesine yeterince yer verilmemesi sadece ‘Medya ve Manipülasyon’ bölümünde (s.98-100) değinmesi ciddi bir eksiklik olmuş.

Çalışmanın ‘Kültür-Sanat’ kısmında (s.71-80) önemli noktalara işaretler var: Küresel aktörlerin İslam medeniyetinin izlerini tahrip etmek için geçmişte Irak’taki İslam medeniyetinin kadim şehirlerinin talan edilmesi, Afganistan’daki tarihi eserlerin, kütüphanelerin yıkılması, yağmalanması, müzelerdeki eserlerin Avrupa’ya kaçırılması uygulamaları 2012’de de devam etti.

Suriye’deki tarihi şehirlerin yerle bir olması, Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs’teki Osmanlı eserlerine yönelik kazı ve yıkım çalışmaları, Bosna-Hersek’te yaşanan soykırımla ilgili olarak ahlaksızca beyanatlar veren, buna rağmen Altın Portakal Film Festivali’ne çağrılan Nemanja Kusturica ismindeki sanatçı bozuntusunun Drina Köprüsü yakınına 50 taş binadan oluşan ‘Andricrad’ Projesine de raporda yer ayrılmış.

Raporun her bölümü önemli olmakla birlikte ‘Eğitim’ kısmı bilhassa dikkatle incelenmeli. (s.105-122) Hâlâ ‘devrim kanunları’nın cari olduğu bir ülkede elbette sağlıklı bir eğitim sistemi olmaz! Eğitimde zihniyet değişikliğinin gerçekleşmesi için Cumhuriyet döneminde inşa edilen 1982 Anayasası ile de güçlendirilen duvarların bir bir yıkılması lazım. Rapor, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan (1924) 1982’ye ve 2012’ye kadar ‘tek tipçi’ eğitim anlayışının değişmediğini örneklerle ortaya koyuyor.

UHİM Raporu, ders kitaplarındaki bilgi yanlışlarını da hak ihlali olarak değerlendirmiş ki kesinlikle doğrudur. Mesela, 11. Sınıf İnkılâp Tarihi kitabının 106. sayfasında ‘Harf İnkılâbı’ndan bahisle “Türk Milleti bu yeni alfabeyi kısa zamanda benimsedi” denilmiş ki külliyen yalan! Zorla ve gece dersleriyle Latin Harflerinin öğretildiğini bilmeyen var mı hâlâ? 1933 tarihli, Dr. Reşit Galip imzalı “Andımız” saçmalığı da ciddi bir hak ihlalidir. “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” lafı dönemin faşist zihniyetini hatırlatıyor. Hitler de çocuklara benzer yeminler ettirmişti. (s.113) Benimsediğimiz 24 Kasım Öğretmenler Günü ve kesinlikle izleri silinmesi gereken okullardaki militarist uygulamalar da 12 Eylül’ün mirasları...

Bugün gerçekleşen bazı normalleşme adımları karşısında feveran edip patırtı koparanlara aldırış etmeyelim. Bu milletin, İslam dünyasının hakları on yıllardır ihlal edildi, edilmeye devam ediyor. Dinine, ırkına, rengine bakmadan hakkı haklıya teslim edelim. Hakkımızı arayalım! Söke söke alalım!

UHİM’e teşekkürler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi