Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Ortadoğu’nun yandaş, yoldaş, candaş basını!

Ortadoğu’nun yandaş, yoldaş, candaş basını!

Ne demişti Malcolm X: “Eğer dikkatli değilseniz, gazeteler sizin zulüm gören insanlardan nefret etmenizi ve zulmü uygulayan insanları sevmenizi sağlar.” 

Bugün bu çarpıklığı en şiddetli ve yaygın hâliyle yaşıyoruz. Geleneksel medyanın ‘etki pabucu’nu dama atan internet medyası ve sosyal medya vasıtasıyla, ne kadar kaçmaya çalışırsak çalışalım, ağır, kirli ve çok yönlü bir haber bombardımanına tâbi tutuluyoruz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu araştıracak ve test edecek mekanizmalara sahip değilsek Malcolm X’in ifade ettiği hayli vebâli olan bir duruma düşmemiz kuvvetle muhtemel. 

Son günlerin ‘popüler’ konusu ve sıcak gündemi IŞİD ve Ayn El-Arab (Kobani) üzerinden öyle bir algı operasyonu yapılıyor ki meselâ bugünlerde kafası karışık olmayan kimse yok neredeyse. İslam karşıtları, barış süreci muhalifleri, müzmin Erdoğan düşmanları bu operasyona var güçleriyle destek oluyorlar ve âdetâ kin, nefret, fitne soslu haberler kusuyorlar! 

Kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belli olmayan Ortadoğu’da hemen hepsi istihbarat örgütlerinin kontrolündeki bölge ülkeleri basını ve ABD ve İsrail’in akla hayale gelmeyecek çeşitlilikte ve derinlikte mekanizmalarla yönlendirdikleri küresel basın marifetiyle statüko taraftarları algıyı yöneterek bölgedeki çatışmalara da hükmetmek istiyor. 

Küresel medyayı yönlendiren aktörler ‘medya dili’ni de inşâ ediyor. Böylelikle medyanın terörist diye etiketlediğini halklar da terörist biliyor, medyanın masum gösterdiğini halklar da masum görüyor. Mesela son dönemde İhvan, Hamas, AK Parti, Nahda veya Erdoğan, Mursi, Meşal, Gannuşi’yi aynı kategoride değerlendiren; tüm bunları bir şekilde IŞİD ve El-Kaide ile irtibatlandıran bir dil pazarlanmaya çalışılmadı mı? Veya Arap Baharı sürecinde tüm direniş hareketlerini Amerikan yanlısı gibi gösteren ve ayaklanmaları da Amerikan komplosu gibi gören haberler, köşe yazıları okumadık mı? 

Anlı şanlı yazarlar, hayatlarında hiç Suriye’yi görmemiş, tek bir Suriyeli muhalifle görüşmemiş sözde entelektüellerimiz oturdukları yerden küresel basının veya bölgesel-mezhepçi basının “kullanışlı aptalları” olmadılar mı? 

Saha bilgisi olmadan masada üretilen fabrikasyon veya tercüme haberler, bilinçaltı mesajlar veren manşetler, hiçbir ahlak ve sınır tanımayan itibarsızlaştırmalar ve nüfuz mücadelelerinin seyrini değiştirecek çarpıtma arazi haberleri her gün sıkça şahit olduğumuz durumlar. 

Bölgeyle ilgili derin stratejisi olan ve dengelerin ve düzenin yeniden inşasında söz sahibi olmak isteyen ülkeler bölge dillerinde ve olağanüstü yoğunlukta yazılı, sesli ve görüntülü haber üretiyorlar. Kolaycılığa, edilgenliğe, mahkûmiyete, manipülasyona teşne basınlar da servis edilen bu haberleri filtrelemeden kullanıyorlar. İşte sabahları milyonlarca insanla birlikte liderler, karar alıcılar, entelektüeller de bu gazeteleri okuyup politikalarını şekillendiriyor ve bölgenin istikbalini etkileyecek kararlar alıyor. 

Şimdi arkanıza yaslanıp şu sorulara cevap verin lütfen: 1- Türkiye’nin Arapça, İngilizce, Farsça, Rusça yayın yapan kaç gazetesi, televizyonu, dergisi var ve bunlar kimin? 2- Türkiye’nin bölge dillerini bilen kaç entelektüeli, yazarı ve gazetecisi var? 3- ABD, İngiltere, İran, Rusya, İsrail için durum nedir? 

İddianız varsa bu sorulara cevap bulmak zorundasınız. Yoksa zaten akşam en capcanlı haber bültenini açar, sabah sizin gibi düşünen bir gazete okur dünyayı anladığınızı zannedersiniz! Yandaş, yoldaş, candaş basının kölesi olursunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi