Hicret

Hicret

Bu gün 01 Muharrem 1430 hicri yılbaşı ve 29 Aralık 2008. Aslında insanlığın tarihi bir hicret tarihidir.

Atamız ve ilk peygamberimiz Hz. Adem ile annemiz Hz. Havva, Cennetten dünyamıza göç ettirilmişlerdir.

Hz. Nuh, kendisine isyan eden kavmin yurdundan gemiyle hicreti başlatmıştır.

İbrahim aleyhisselam “Ben Rabbime doğru hicret ediyorum” der ve küfür diyarından çıkar.

Musa aleyhisselam, Mısır’da Nil’in bereketli topraklarında Firavun’a itaat ederek yaşamaktansa çölde hür olarak yaşamayı tercih eder ve Tih sahrasına yerleşir.

Hicret, sorunlardan kaçmak değil, uzun atlayan sporcunun daha ileri atlayabilmesi için geriye gidip ileriye hız alma işlemidir.

Hicret, kıyamete kadar devam edecektir.

Güneş batıdan doğmadıkça, tevbe kapısı kapanmadıkça hicret devam eder.

Güneş hicret ederken, ay dünyayı dolaşırken, çekirdekler çiçekliğe hicret ederken, çocuklar ergenliğe geçerken, kuşlar göç yaparken, rüzgarlar bulutları önüne katarak diyar diyar dolaşırken insanın durması yakışık almaz.

Yağmur yüklü bulutların bereket saçtığı gibi iman yüklü insanların cimrilik yapması hiç şık olmaz.

Allah için yerinden yurdundan olan insanların da yeryüzünde daha geniş imkanlara sahip olacağını Rabbimiz bildirir:

“Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde yerleşecek çok yer ve bolluk bulur. Kim, evinden Allah’a ve Rasülüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da ölüm kendisine erişirse, muhakkak onun sevabı Allah’a düşer. Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa 100)

Mekke’den Medine’ye hicret eden ashabı kiram, Medine’de imkanları daha genişlemiş ve bir gün gelmiş çıkarıldıkları Mekke’nin fatihi olmuşlar.

Denizlerden buharlaşarak hicret eden yağmur taneleridir bereketi yağdıran dünyamıza.

Aslında hepimiz her an hicret yapıyoruz.

İlim için hicretlerimiz hepimizin hayatında gerçekleşmiş durumdadır.

Helalından ailemizi geçindirmek için gurbete çıkışlarımız da mali hicrettir.

Hicret, pis inkârcıların arasında kalıp da onların huyundan ve suyundan etkilenmemek için bulaşıcı hastalıktan kaçar gibi küfür diyarından uzaklaşmaktır.

Dünya sevgisinden Allah sevgisine hicret edip, Allah sevgisiyle dolduktan sonra yarattıklarını da O’nun Kur’an filtresinden geçirerek sevmektir.

Arkadan düşmanlık yaptığı halde önden sırıtan müstekbir devletlere güvenmekten Allah’a güvene hicrettir.

Kabrimizi kazanlardan yardım istemek yerine yalnız Allah’tan istemeye hicrettir.

Kanına ekmek doğrayanlardan korkmanın fayda vermediğini anladıktan sonra karanlıkları ve aydınlıkları yaratandan korkmaya yönelmektir hicret.

Kanımız, servetimizi, beynimizi emenlere boyun eğmekten vazgeçip Allah’a boyun eğmeye geçiştir Hicret.

Efendimizin haber verdiği gibi “Allahın yasakladığı şeylerden uzaklaşmaktır hicret. (Buhari, Vahy, hadis no: 10)



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi