Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

"28 Şubat bin yıl sürecek" ve sürüyor

"28 Şubat bin yıl sürecek" ve sürüyor

"28 Şubat bin yıl sürecek" denilmişti, hatırlarsınız.

Şimdi 28 Şubat'ın bin yıl süreceği şeklindeki sözün anlamını yitirdiği ve o sürecin tarihe karıştığı, bundan sonra benzer süreçlerin bir daha yaşanmayacağı... söyleniyor.

Doğru mu bu peki?..

28 Şubat süreci, bütün etkileriyle birlikte, bitti mi?

Açtığı yaraları, verdiği sıkıntıları, canını yaktığı insanları... bir tarafa bırakalım. Ama başörtüsü hâlâ neden yasak?..

Mevzuatta olmadığı halde, neden uygulanıyor?..

2547 Sayılı YÖK Kanunu Ek 17. Madde, yürürlükten kaldırıldı mı bu arada?

Hani o kanuna göre, 'yüksek öğrenim kurumlarında kılık kıyafet serbest'ti?..

Kanun yürürlükte ise neden yasak var?

O kanun kaldırıldı ise, bizim haberimiz neden yok?..

Hem başörtüsü yasağına temel ittihaz edilen şu meşhur YÖNETMELİK, yani Kılık Kıyafet Yönetmeliği, başörtülü talebelerin okula dahi alınmamasını nasıl temin edebiliyor?..

'Başörtüleriyle okula giren talebelerin önce uyarılmasını, tekrarı halinde tekdir edilmelerini ve ardından en fazla bir süre okuldan uzaklaştırılmalarını...' amir olan bu yönetmelik, nasıl oluyor da çocuklarımızın okullara girmesine mani olabilmek için kullanılabiliyor?..

Var oluşu bile mevcut sistem açısından suç teşkil ediyor olması gereken o yönetmelik, Anayasa'nın tanıdığı 'Eğitim-Öğrenim Hakkı'nı gasp için nasıl kullanılabiliyor?..

Var mı bu soruların cevabı?..

Okul kapılarındaki 'özel güvenlik görevlileri'nin 'kılık kıyafet kontrolü' yapıyor olmalarının yasal dayanağı nedir peki?..

İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, 'özel güvenlik görevlilerinin kılık kıyafet kontrolü yapmalarının suç olduğu' ve 'bu uygulamayı yapanların cezalandırılabilecekleri' yönünde görüş bildirmişti... Ne oldu o görüş?..

Kur'an Kurslarımızla ilgili sınırlama, ondan ne haber?..

Anayasa'nın 24. Maddesi'nden hareketle yazılan kanun ve yönetmelik, nasıl oluyor da yaş sınırlamasına zemin teşkil edebiliyor?..

Yaz Kur'an kurslarına ilköğretim 5'i bitirmemiş çocuklarımızı gönderebiliyor muyuz?

İlköğretim 8'i bitirmemiş çocuklarımıza hafızlık eğitimi aldırabilme şansına kavuştuk da haberimiz mi yok?

Tamam, çocuklarına küçük yaşta müzik ya da bale eğitimi aldırmak isteyenler için problem yok, onu biliyoruz da, diğerlerinin durumu ne olacak?..

İlla da 8 yıl diye tutturup '5 3 ya da 5 5 verelim' teklifine 'hayır' diyenlerin derdi, sahiden çocuklarımızın layıkı veçhile iyi bir eğitim alması mıydı, yoksa başka dertleri mi vardı?..

Eğer dertleri eğitim idiyse, 8 Yıl Temel Eğitim kararından sonra bu kadar yıl geçtiği halde, sınıfların çoğu neden hâlâ 50 kişilik?..

Neden öğleye kadar okuyanlar sabahın karanlığında okula gitmek, öğleden sonra okuyanlar akşam karanlığında eve dönmek zorunda kalıyor hâlâ?..

Hani en çok 30 kişilik sınıflarda, tam gün eğitim verilecekti?..

Peki katsayı meselesi, o ne oldu?..

İmam-Hatipleri saymasak bile, meslek eğitiminin önündeki engeller olsun kaldırılabildi mi?..

Hayır!..

Bütün bunları unuttuk mu yoksa?..

Şimdi başa dönüp tekrar soralım:

28 Şubat bitti mi sahi?..

Bitti ise bütün bunlar ve benzerleri nedir?..

Bitmedi ise, neden bittiğini söyleyip duruyoruz ki?..

Ve asıl önemlisi, o süreci neden bir an evvel bitirmiyoruz?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi