Mimar gözüyle Kur’an ayetlerine bakış 1

Mimar gözüyle Kur’an ayetlerine bakış 1

"Şifa Tefsiri" adı altında 1989 yılının Eylül ayında Eminönü, Cağaloğlu Cezeri Kasım Paşa Camii'nin konferans salonunda başlattığım tefsir derslerine başlamadan önce ben bir ön hazırlık yaptım.

Basılmış tefsir kitaplarının bir çoğu kütüphanemde olduğundan onlardan yararlanacağımı bildiğimden ben bir çok müfessirin yapmadığını yaparak, Tefsir kitabı sayılmayan Mevlana'nın Mesnevi'sini okudum ve Mesnevi'de geçen ayetleri ve Mevlana'nın tefsirlerini tesbit ettim.

İbn-i Haldun'un Mukaddime'sindeki ayetleri, Yunus'un şiirlerindeki ayetleri, Ahmet Yesevi'nin Divanındaki ayetleri tesbit edip Tefsirimi yaparken bu söz sultanlarının hikmetlerinden yararlandım, "Şifa Tefsiri" isimli eserimde yer yer verdikten sonra Türk okuyucularına katkısı olur diye de küçük küçük kitapçıklar halinde yayınladım.

Derken 2007'de yayınlanan "Turgut Cansever Düşünce Adamı ve Mimar" isimli eserde merhum Cansever'in sohbet esnasında bazı ayetlere mimar gözüyle baktığını gördüm ve sizinle paylaşmak istedim.

Tevhid ve Şirk konularında çok derin bilgiye sahip olduğunuzu biliyorum.

Peki, Mimar bu kelimelerden nasıl bir mana çıkarmış bakalım:

"Her şeyin birbiriyle ilişkisini, yeninin var olanla ilişkisini düşünmek... Mimariyi düşünmek, mimarlık mirası karşısında tavrın ne olması lazım geldiğini düşünmek......

Biliyorsunuz, Amerika'da artık gittikçe bir uzman bakışın bir holistik bakışa yerini bırakmasının öneminden bahsediliyor. Yani holistik bakışa ihtiyaç olduğunu söyleyen görüşler var dünyada....

Bakın, benim İslâm eserlerini okuduğumu biliyorsunuz.

Tevhid onların esas konusu. Allah tek. Onun için yarattığı şey birbiriyle mutlak ilişkili bir bütünlük oluşturuyor.

Dolayısıyla vahdaniyete, yani Allah'ın tekliğine karşı olan en büyük yanılgı, "şirk."

Bir alana ait bir meseleyi çözmekle o alanın başka meselelerinin çözülmesini sağlayacağınızı düşündüğünüz zaman, o alana tek başına bir yaratıcı gerektiğini kabul etmiş olursunuz.

Modern dünya ihtisaslaşmasında uzmanlar hep tek başına ilahlar.

Bu şirk. Bir hadis-i şerif diyor ki; "Şirk, tam karanlık gecede yalçın kaya üzerinde karıncanın ayak izinden daha gizlidir." Müthiş bir ikaz!

Diyor ki; "Bir kavim şirke düşmedikçe helak etmeyiz." Namütenahi önemli.

Her büyük kültür, varlığın bu asli yapısını fark etmiş." (Turgut Cansever Düşünce Adamı ve Mimar Sayfa 104)

Bir internet sitesi Mostar Dergisinin Ağustos 2007 sayısının ellinci sayfasında Cansever'le yaptığı bir röportajı vermiş.

O sayıda bu konuyu biraz daha açmış ve şöyle demiş:

"Allah kâinatı her ân yeniden dirilen bir biçimde yaratmıştır. Varlık her ân yeniden oluşmaktadır. Bizim yaptığımız şeyler ise yani insanın elinden çıkan şeyler ise yapıldıkları gibi donuk biçimlerdir. Bu Allah'ın yarattığı kâinatın ve dünyanın aslî yapısına aykırıdır. Şehirler ve evler bu aykırılığın en fazla ortaya çıktığı insan ürünleridir. Bu aykırılığa, yani varlığın her an değişmeden kalması aykırılığına karşı olup o aykırılığı en aza indirecek çözümler kâinatı yaratan iradeye en fazla saygı gösteren yaklaşımlardır. Çok kalıcı bina yapmanın bir ucunda firavunluk var, öbür ucunda ise pek çok şey söylenebilir. Yaradılışın icabına uymak. Daha sonra o icaba uyarken bugün yaptığımızla kalıplaştırdığımız bir yaşama biçimini bizden sonraki nesillerin mutlak uyması gereken, onlara hükmeden, onlara âdeta kendi niteliklerini kabul ettiren nesneler hâline getirmek gibi bir yanlışı asgari düzeye indirmektir."

Devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi