Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Aklımız, acıyan yerimizde...

Aklımız, acıyan yerimizde...

29 Mart seçimleri geride kaldı. Seçimde alınan neticenin iktidara ve tabii ki muhalefette bulunan partilere ne tür mesajlar verdiği tartışılıyor, tartışılacak da...

Ergenekon gözaltıları, tutuklamalar, epey dikkat çekici.

Gözaltı ve tutuklamaların bundan sonra da devam edip etmeyeceği ve nerelere kadar uzanabileceği, hemen hepimizin ilgi alanında...

Bir bir ortaya çıkan, bazıları uygulanmış ve bazıları şükür ki uygulama fırsatı bulamamış karanlık senaryolar bizi ürpertiyor ve bundan sonra benzerini yaşamamak için dualar ediyoruz...

Bu arada arazi arama faaliyetleri sırasında bulunan ve bundan sonra dahası da bulunacağı anlaşılan bombalar, silahlar; ne tür bir tehlike atlatıldığı hususunda ciddi fikirler veriyor...

Medyanın bir kesiminin, 'tutuklananların saygın kişiler olduğu ve sadece muhalif oldukları için başlarına bu işlerin geldiği' iddiasını ısrarla gündemde tutmaya çalışıp, bu arada ortaya çıkan gerçekleri görmeme gayretinin, sadece hukukseverlikle ilgili olmadığı da artık meydanda...

Geçtiğimiz günlerde yapılan son genel seçim ve bu seçimden sonra Ada ile ilgili ne gibi gelişmelerin olabileceği soruları, epeydir ilgi sahamız dışına çıkmış olan Kıbrıs'ı tekrar gündemimize taşıdı.

Kıbrıs'ta çözümün nasıl sağlanabileceği; federasyon tezinin mi yoksa konfederasyon fikrinin mi ağırlık kazanacağı; ya da başka bir formül mü bulunacağı, tartışılacak konular arasında.

Tabii ki Kıbrıs denilince; 35 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı'nın neden yapıldığı, Kıbrıs'ta yaşayanlar tarafından bile unutulduğu ya da onlara bile unutturulduğu için, çözümsüzlüğün de bir çözüm olabileceği konusunu da hatırda tutmak gerekecek...

Azerbaycan'da meydana getirdiği infial bir yana, 24 Nisan öncesi Türkiye-Ermenistan münasebetlerinde yaşanan hızlılık, Obama'nın 'soykırım' yerine 'büyük felaket' demesini sağladı.

Korktuğumuz kelime yerine söylenenin ne kadar yerinde olup olmadığını diplomatlar tartışacaklar ama bundan sonra neler olacağı muamma. Çünkü gelişmelerin sadece Türkiye-Ermenistan münasebetleri ile ilgili olmayıp, bunun ötesinde ABD'nin yeni bölge planları ile ilgili bazı işaretler taşıdığı şeklinde kanaatler de var ve bu durumda ülkemize biçildiği varsayılan rol, haklı olarak bazı kaygılar uyandırıyor...

Yazının başından beri alt alta sıraladığım hususlar, gündemin önemli maddelerinden bazıları ve Millet olarak hepimizi ilgilendiriyor.

Ancak bunların hemen tamamı, sıradan insanları çok fazla ilgilendirmeyen meseleler. İnsanımızın çoğu, bu hususların hemen tamamında gereken her ne ise, kendisini idare etmek mevkiinde bulunanların onu mutlaka yapacakları düşüncesinde.

Aksi durumda, seçimde gereğini yaparız diye düşünüyor olmalılar... Tabii bunun için neler olup bittiğinin farkına varılması gibi bir mesele var ama, neyse...

İnsanımızın aklı, acıyan yerinde.

Acıyan yerinde, yani geçim meselesinde.

Hayatın gittikçe zorlaşması, işyerlerinin birbiri ardına kapanması, işsizlerin sayısına hemen her gün yenilerinin eklenmesi, sabit ve dargelirlilerin hemen tamamının gelirlerinde yaşanan müthiş düşüş...

İnsanımızın aklı bu meselelerde...

Ekonomide öngörülen küçülmenin tam olarak ne demek olduğunu bilmese de, bunun kendisini daha ne kadar zor duruma sokabileceğini düşünüyor insanımız ve Hükümetin birbiri ardına aldığı tedbirlerin kendine bir türlü ulaşamaması da, ciddi şekilde ürkütüyor onu.

Evet, ülkemizde ve çevremizde olup biten bir sürü gelişme var ve bunların her birisi kendi çapında önemli. Ama Milletimizin esas beklentisi, geçim meselesinin bundan sonra ne şekil alacağı ve ülkeyi yönetenlerin bu husustaki sıkıntılarla baş edebilmek için ne gibi adımlar atacağı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi